Depo

814 33 2
                                    

        Makyajımı ve kendi makyajını tamamlayan Ayça'yla elbiseme uygun bir ayakkabı seçiyorduk. Sonunda elbise ile aynı renkte olan topukları neredeyse bir ben edecek uzunlukta sade, mat siyah renk bir ayakkabı seçmiştik.  Tabii ki ayakkabı benim değildi. Annemindi. Ayakkabılarıda giydikten sonra bahçeden bir korna sesi geldi. Ayça heyecanla;

"Semih geldi. Hadi çabuk ol bekletilmek en nefret ettiği şeydir. " dedi ve kendisine son kez aynada çeki düzen verdikten sonra beni kolumdan çekiştirerek merdivenlerden aşağıya sürükledi. Kapıyı açtığında Semih denilen gizemli sevgliyide tanımış oldum. Sarı saçlara sahip, karanlıkta bile parlayan masmavi gözleri ve uzun boyu ile Ayça'nın nasıl sevgili olarak Semih'i seçtiği anlaşılıyordu. Bizi görünce yaslandığı 2010 model renault megane arabasından çekilip Ayça'nın yanına gitti. Onu belinden tutup sıkıca sararak ayaklarını yerden kesecek bir şekilde öpmüştü. Bense onlar dışında etrafımda ki her şeyle ilgileniyormuş gibi yüzüm yerde ve büyük ihtimalle kıpkırmızı bir şekilde dikiliyordum. Sonunda benimde aralarında olduğumu hatırladıklarında, kendilerine çeki düzen verdiler. Ayça hafif kızarmış yüzüyle bana dönüp, "Semih bu Çisem, Çisem bu da Semih. Birbirinize merhaba diyin!" Semih'e elimi uzatmıştım ki oldukça samimi davranarak direk sarılmayı tercih etmişti. Evet beklemediğim bir hareketti. "Tanıştığıma memnun oldum Çisem" diyerek beni bıraktı.  "Be bende memnun oldum Semih." Ayça Semih'i dürtükleyerek "Kusura bakma kendisi insan canlısı biridirde." diye söylendi. Belli ki aralarında ciddi bir ilişki yoktu. Normalde sevgili olsalar herhalde beni Ayça şuan burada öldürürdü. Arabada ön yere Ayça oturmuştu ve zevkle alka koltuğun rahatını kabul etmiştim. 1 saat boyunca yolda kendimi araba dışında hissetmeye çalışmıştım. Semih'in elleri sürekli Ayça'nın vücudunda dolaşıyordu ve dilleri birkaç dakika dışında hep iç içeydi. Midemin bulanması gayet normaldi yani. Sonunda araba eski ve büyük bir deponun önünde durmuştu. Küçük bir çocuğun oyuncağına kavuştuğu mutlulukla arabadan kendimi attım. Ayça'ya abartılacak derecede gözlerimi dikip biraz ağırdan al bakışlarımı gönderdikten sonra Semih bize seslenmişti; 

"Evet kızlar geldik, ben araba için yer arayayım  sizde içeri geçin ben sizi bulurum." dedi. Hemen Ayça'nın yanına gitmiştim çünkü üzerimdeki elbise çok kısaydı ve ben burada kimseyi tanımıyordum. 

"Küçük bir kedi yavrusu gibi gözüküyorsun şuan Çisem."

"Alay etmesene, ilk kez böyle bir ortama giriyorum."

"Emin ol çok belli oluyor. Kendine güven, yoksa avlanmaya çıkan çok insanın listesine girersin benden söylemesi."

"Burası neresi tam olarak? Yani parti falan bir amacı var mı?"

"Angel diye bir fabrikaydı burası sonra kapadılar, bizim yaş gruplarından bir kaçı alıp düzenlemiş sanırım, sonra da bar haline getirmişler işte. Bar olmadan öncede burada partiler verilirmiş ama olaylı bitiyormuş geneli hep."

"Sen ciddi misin? Annem benim burada olduğumu duysa büyük ihtimalle ikimizi de öldürürdü" korkuyla etrafıma bakındım, özellikler kızlara, hepsi benden daha açık şeyler giymişlerdi ama hiçbiri benim kadar utanmıyordu. 

"Annelere göre bir yer değil zaten. Duymayacak Çisem rahatla artık." diyerek destek olmaya çalışıyordu Ayça bana merakla kafamı kaldırıp; 

"Sen çok rahatsız alışkınsın sanırım bu ortamlara?"diye sorudum. 

"Daha büyük ortamlar gördüm ve emin ol hanımefendi oralarda olmak istemezsiniz."

Şeytan ve Melek- "Masum Aşk   #Wattys 2015 "Where stories live. Discover now