10. Bölüm

15.5K 989 35
                                    

Selamlar! On günün üzerinde bölüm gelmedi, kusuruma bakmayın. Wattpad'te yazmak... Yani düzenli olarak yazmak benim yeni yeni yaptığım bir şey. Elbette denemelerim, taslaklarım var ancak böylesine okurla bütünleştiğim ve sorumluluk gereken bir mecrada ilk defa yazıyorum. E, haliyle de kendimi oldukça kasıntı hissediyorum. Alışırım diye düşünüyorum, alışamazsam da affedin. Lafı çok uzattım.

Oy vermeyi ve bölümün sonunda yorum yaparak bana yol göstermeyi ihmal etmeyin!

🍂

Annabelle dirseğini koltuğunun koçağına yaslamış baş parmağının tırnağını saatlerdir farkında olmadığı gibi hala farkına varmadan kemirmeye devam ediyordu. Önünde Lord Beast'in kitaplığından bulduğu bir kitap açılmış olsa da gözleri şöminenin yanındaki maşalara takılı kalmıştı. Lord Beast'in bu evliliği istediğini düşünmüş, daha sonra mektupların ona ait olmadığını öğrenerek sarsılmıştı. Düne kadar birbirlerine alışıp mutlu olabileceklerini düşünürken gece Lord Beast ona kesin bir dille onu istemediğini söylemişti. Teknik olarak yüzüne söylese de uyuduğunu düşünüyordu ve... Annabelle başını iki yana sallayarak silkindi.

Onun gözleri uzaklara dalmış dün gece olanları, birkaç günde olanları zihninde tartarken  yardımcısı Alfred, Lord Beast'i kapıda karşılıyordu. 

Lord Beast parmaklarını saçlarının arasından geçirirken "Annabelle nerede?" diye sordu.

"Oturma odasında," dedi. Sesindeki sıkılgan tonlama Lord Beast'in gözünden kaçmamıştı.

Cüsseli bedenini Alfred'e çevirirken "Bir şey mi oldu?" diye sordu.

Ellerini önünde birleştirdi "Bütün gün salondaydı, hiçbir şey yemedi. Evde olduğu birkaç gün boyunca mutlaka birkaç saatliğine yürüyüşe çıkardı ancak bugün tek yaptığı oturmak oldu. Sağlığı hakkında ben ve ailem endişeliyiz, Efendim." dedi. Bunu öylesine söylemiyordu Alfred, Annabelle'i gerçekten o ve karısı önemsiyordu. Lord Beast'e olan saygıları dolaylı yollardan Annabelle'e de sinmişti.

"Söylediğin iyi oldu, teşekkürler Alfred. Alfred başını usulca aşağı eğdi.

Lord Beast çizmelerini yere vura vura gürültüyle salona girdiğinde Annabelle tüm gürültüsüne rağmen onu duymadı. Lord Beast kollarını altın varaklı kanepenin kenarlarına koyarak ona doğru eğildi. Lord Beast'in ılık nefesini boynunda, saçlarının arasında hisseden Annabelle irkilerek oturduğu yerden sıçrayarak kalktı. Elbisesinden taşan göğüsleri hızla inip kalkarken Lord Beast yüzüne yerleştirdiği çarpık gülümsemesiyle sırtını dikleştirdi.

"Yavru ceylanım, bu kadar korkmana gerek yok," dedi alayla.

Annabelle küçücük burnunu havaya kaldırarak başını başta tarafa çevirdi "Tilki gibi yaklaşıyorsunuz, Lordum," dedi ve gözlerini halının üzerinde gezdirip yere düşürdüğü kitabı aldı.

"Savaş taktiklerimden birisi," dedi Lord Beast ve omuzlarını usulca kaldırıp indirdi. Annabelle doğrulurken gururla parlayan yüzüne baktı.

"Ben düşmanınız değilim," dedi göğsüne bastırdığı kitapla birlikte ayağa kalkarken "Ben sizin eşinizim," dedi ancak sonuna doğru sesi iyice kısılmış, şatonun soğuk duvarlarında kaybolmuştu. Lord Beast onun sesi havada kaybolurken titreşen tınısında üzerinde kalan artıklarını hissedebilmişti. Dün gece ona karşı bir şeyler saçmalamıştı ve onun canını yakmıştı. Normalde Annabelle onunla atışmaktan geri kalmazdı.

Annabelle bakışlarını ondan kaçırıp yere indirerek yürüdü. Hedefi yanında geçip gitmek, karşılık beklemeksizin iyi geceler dilemekti. Tam bunun için ağzını açmıştı ki ayaklarına dolanan şey ile dengesini kaybetti.

Annabelle & the Beast | Kraliyet Düşmanları Serisi - 1Where stories live. Discover now