23. Bölüm

15.4K 976 87
                                    

Bayanlar baylar, çok hızlısınız ve bu benim popo sağlığım sakıncalı. Sınırı biraz yüksek tutacağım, en azından günde bir bölüm getirecek kadar yükselteceğim. Bana kızmayın, söz konusu olan popom :D  Sınır geçerseniz bugün bölümü yazarım ancak geçilmezse yarın öğlen bölüm yayınlanmış olur.

130 oy, 40 yorum.

Öhöm öhöm. Bu bölüm biraz yaş kısıtlaması içerir. Rahatsız olabilecekler hemen bir sonraki bölüme atlasın. Bir sonraki bölüm yoksa biraz bekleyin, gelecektir.

Saygılar, Varja.

🍂

Maximilian dizlerinin üzerine oturarak ona buğulu ve arzulu gözlerle bakan Annabelle'i izledi. Teni sıcak, dudakları ıslak, hiç olmadığı kadar kırmızı ve dolgundu. İnsanın iştahını kabartan tatlı bir yanı vardı, güzelliğiyle sarmalanmış bu davetini karşılıksız bırakamazdı. Lakin bir şey onu frenliyordu. O deneyimsiz genç bir kızdı, diğer kadınlara olduğundan daha naif davranmalıydı. Kılıç tutmaktan nasırlanmış parmaklarını Annabelle'in yumuşak dizlerine koyduğunda gözlerini bir an olsun kırpmadan gözlerine bakıyordu. Annabelle bu küçük dokunuşuyla titredi ve dudakları yeni bir soluk umuduyla aralandı.

Maximilian parmaklarını bacaklarından kalçalarına doğru kaydırırken ağır hareketlerle Annabelle'in üzerine eğiliyordu. Annabelle için şiir gibi akan mısraları andıran bu hareketleri kalbinin ritmini iyice şaşırmıştı. Bu arzudan öte bir şeydi. Bir adam... Böylesine karanlık tarafları olan bir adamı sadece arzuluyor olamazdı. Onun tartışmalarına katlanıp kendini onun kollarına atmaktan çekinmiyordu. Arzu değildi. Binbir duygunun harmanı aşktı ve Annabelle böylesine coşkulu tensel akımın tek taraflı olacağına inanmak istemiyordu.

Maximilian'ın burnu gömleğinin aralık düğmelerinden içeriye girerek Annabelle'in göğüslerinin arasına dokundu. Sıcak dudaklarını ritimsiz kalbinin üzerine bastırdığında dudaklarındaki atışların yankısını kendi göğüs kafesinde hissetti. Hiç kimseden... Onda dokunmaktan korkarken bile kalbi böylesine tatlı bir öfkeyle göğsünü dövmemişti. Maximilian tüm olan bitene anlam veremiyordu. Ona karşı hislerini içi boş fıçı gibi görürken aslında altınla dolu bir sandık mıydı?

Dudaklarını boynuna bastırdığında Annabelle'in sırtı gerildi. Belirginleşen memeleri göğüslerine dokunurken kendini tutamayacağını hissediyordu. Bir an önce onda kaybolmak istiyordu ancak tüm bunlarla çakışan bir yanı vardı. Bu yanı ağırdan almayı ve onun keyfini doyasıya sürmeyi arzuluyordu.

"Ah, Annabelle," diye fısıldadı. Başını kaldırdığında Annabelle alev alev yastığın üzerine saçılmış saçlarıyla tanrıçayı andırıyordu "Tehlikeli sularda yüzüyorsun," diye fısıldadı dudaklarının üzerine.

Annabelle gülümserken "Yem olmayı göze aldım," dedi. Cesareti Maximilian'ı kıvılcımlarının çakmasına ve alev almasına sebep olmuştu.

Alt dudağını dişlerinin arasına alıp çekerken Annabelle'in badem gözleri irileşmişti "Kime yem olduğunun farkında değilsin," diye mırıldandı ve iri parmaklarıyla kalçalarını kavrayıp kendine çekti ve erkekliğini ıslanmış kadınlığına bastırdı.

Annabelle gülümsediğinde Maximilian belini kavrayarak o daha ne olduğunu anlayamadan kucağına aldı. Şimdi Annabelle ona tepeden bakıyordu. Dudakları göğüslerinin arasında onun tüylerini ürperten aheste adımlarla oyalarken parmakları kalçalarını yoğuruyordu. Daha ona tam anlamıyla dokunmamıştı bile lakin Annabelle ilk kez tattığı bu hazzın tüm duyularını tıkadığını ve kontrolünü kaybetmesine sebep olduğunun farkındaydı.

Annabelle & the Beast | Kraliyet Düşmanları Serisi - 1Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang