18. Bölüm

13.4K 959 46
                                    

Selamlar! Her gün bir bölüm nasıl olur? Sormam bile hata, güzel olur. Ben her gün bir bölüm yazmaya hazırım ancak sizden de ufak tefek bir ricam var 100 oy ve 15 yorum. Sadece bu kadar, zaten dün yayımladığım bölüm bir günde bu orana ulaşıyor, gittikçe büyüyor ve daha fazla kişiye ulaşıyoruz. Bir saat içinde bu sınır geçilsin, o saat içinde bölümü yayınlarım, o gün içinde geçilsin görür görmez bölümü yayınlarım. 

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın!

Annabelle ve Lord Beast bahçe kapısından kutlamanın olduğu salona girdiklerinde Prens Henry onları izliyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Annabelle ve Lord Beast bahçe kapısından kutlamanın olduğu salona girdiklerinde Prens Henry onları izliyordu. Grace'in söyledikleri zihninde dolaşıyor, görüdüklerinin aksine inanmaya çalışıyordu ancak başkaydı... Grace aralarında çok sık kavga olduğunu ve Annabelle'in Lord Beast'in çirkinliği yüzünden onu reddettiğini söylemişti ancak değildi. Annabelle'in Lord Beast'e her bakışında hayranlık ve sevgi vardı. Lord Beast'in onu sevmediği konusu ise... Yalan gibi geliyordu. Sık sık Annabelle'i izliyor, Annabelle'e ona döndüğünde başını başka tarafa çeviriyordu. Dışarıdan bu kadar dikkatli bakan birisi görebilirdi aralarındaki ilişkiyi. Dikkatli bakan birisi sadece aralarındaki uyuşmazlığı görebilirdi.  Kendi etraflarına duvarlar örmüşler, o duvarın arkasına hapsolmuşlardı. İlk duvar çevreye yaptıkları gösterişti, ikincisi ise birbirlerine karşı ördükleri ince bir paravan ve üçüncüsü ise sadece Prens Henry'nin görebildiği duvardı.

Lord Beast kolunu Annabelle'in beline sararken gözlerini Henry'e dikti. Ünvanını umursamadan ona dik dik bakarken Prens Henry kadehini kaldırarak selam verdi. Lord Beast buna karşılık heybetli vücuduyla Annabelle'in önünü kapatarak ona sırtını döndü. Elli Annabelle'in sıvı alev gibi görünen kızıl saçlarının arasından belini sarmıştı tatlı tatlı okşuyordu.

Lord Beast, Annabelle'in parmaklarını kırılgan birer parçaymış gibi hassasiyetle tutarak karşısına geçti, ona zor da olsa çocuksu bir hava veren gülümsemesi ve etraftaki on binlerce mumdan yansıyan parlak gözleriyle "Bu dansı bana lütfeder misiniz, Leydi McMyers," dedi.

Annabelle şakacı tavrıyla "Madem o kadar ısrar ettiniz," diye mırıldanarak Lord Beast'in teklifini kabul etti. Birlikte dans eden kalabalığın arasına karışıp kendini Lord Beast'in kollarının arasında bulduğunda Annabelle inanılmaz bir rahatlama hissiyle ürperdi. Düğünlerinden bu yana bu ilk danslarıydı. Belki de gerçek anlamda ilk dansları olabilirdi. Lord Beast bu gece farklıydı... Çok farklıydı.

"Bir anda sana ne oldu?" diye sordu Annabelle onun kollarının arasında bulutların arasında yürüyormuş gibi süzülürken.

Lord Beast'in kaşları çatıldı "Ne demek, ne oldu?" diye sordu. 

"Değiştin. Sanki dün tartışıp birbirine hakaret eden o iki kişi değiliz," diye mırıldandı. Saçları kendi etraflarında dönerken, Lord Beast'in becerikli ve güvenli kollarında savrulurken etrafa saçılıyor, birer kızıl dalga halini alıyordu.

Annabelle & the Beast | Kraliyet Düşmanları Serisi - 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin