33. Bölüm

12.8K 846 60
                                    

Selamlar! Öncelikle arada cümleyle alakasız dandik bir kelime çıkarsa bilin ki şu an telefondan yazıyorum. Bilgisayarım az buçuk çay içmeye heveslendiğinden biraz bozuldu da. Anlatamadım ona ama, dedim içme devrelerin yanar ama yok. Neymiş? Cinder'a bir şey olmamış ona da olmazmış. Peh. Allah'tan telefonum daha akıllı amma velakin bölüm çok çok kısa. Kusura bakmayın.

🍂

Şövalye McMyers;

Bana verdiğiniz görevi hakkıyla yerine getirdim. En yakın zamanda sizden olumlu yanıt bekliyor olacağım.

David Dillon

Şövalye McMyers  okuduğu notu mumun üzerine tutarak mürekkebin hızla yanışını izledi. Emrini duyurduktan bir gün sonra, öğle vakti birliğinden atlı bir asker David'i baygın olarak McMyers'ın şatosuna getirmiş ve asaletinin bir parçası gibi "Onu öldürmekten zevk alacağınızı düşünerek size canlı getirdim," dedi. Maximilian tavrından ödün vermeyerek atlıya teklif ettiğinin iki katı para ödemişti.

Sonucunda Lord Dillon ikna etme kabiliyetini konuşturarak Rosie Humpert'tan intikamını alacağına yemin etmişti. Onun yüzünü mahvedip dökülen derilerini köpeklere yedireceğini ve bunu ona izleteceğine yemin etmişti. Bu fikir pek de cazip gelmese de sonunda bir pazarlık oluca Maximilian kabul etti.

Çadırından çıktığında Dillon'ı ona getiren ve mektubu ulaştıran asker karşısındaydı. Soluk soluğa kalmış atı çoktan götürülmüş, adam titreyen bacakları ve şakaklarından süzülen terle göğsü inip kalkarken onu bekliyordu.

"Şehirdeki son durumu öğrenmek istiyorum," dese de asıl öğrenmek istediği Rosie'den ibaretti.

Asker başını eğerek onayladıktan sonra "Rosie Humpert yürüyüşü sırasında ayının saldırısına uğramış. Söylentilere göre bu durumdan sonra dili tutulmuş. Konuşamıyormuş ve yemek yemeyi, odasından çıkmayı reddediyormuş," dedi.

Lord Beast'in gülümsemesi genişlerken eliyle askerine gitmeyi emretti ve çadırına dönerek şarap testisine yürüdü. Rosie Humpert bir zamanlar onun için dünyanın en değerli insanı olsa da şu an yaptıklarından kontrolsüzce zevk alacak kadar nefret ediyordu. Bu hale getiren oydu. Bunu reddedemezdi ya da geriye almazdı. Almak da istemiyordu. Elinden gelse onu yakarak dünya üzerinden silip, küllerini okyanusun en derinlerine gömmek isterdi.

Şarap kadehi elinde, keyfi yerindeyken masasına oturdu ve kağıdı önüne alıp kalemini mürekkebe batırdı.

Çadır aralandığında eğildiği kağıdın üzerinden ters ters karşısındaki adama baktı. Prens Henry kapıda belirmişti. İçeri girerken "Haberci mi tuttun?" diye sordu.

"Evet,"

"Niçin?"

Şövalye gülümserken maskesinin altındaki canavar meydana çıkmıştı "Burada patron benim Prensim. Lütfen siz sadece keyfinize bakın," dediğinde Henry'nin suratında gözle görülür hale büyük değişme olmuştu.

"Her şeyden öte senin üstünüm," dedi Prens Henry.

Beast başını iki yana sallarken "Sizin topraklarınızda değiliz," dedi ve zehirli yeşil bakışlarıyla Henry'i boğarken "Ve Kral'ın emirlerini doğrudan alan kişi benim," dedi.

Annabelle & the Beast | Kraliyet Düşmanları Serisi - 1Where stories live. Discover now