16. Bölüm

13.8K 954 32
                                    

Bir ya da iki gün önce Tarihi Kurgu'da üçüncü sırada olduğumuzu yakaladım. Yani eğer tahminlerim tutarsa bir sonraki bölümde size birinci sırada olduğumuz için teşekkür edeceğim. Ve neredeyse 20K olduk. Bunu da es geçmeyelim lütfen! Harikasınız. Sizi çok seviyorum ancak söylemem gereken bir nokta var, pek havamda olmadığım için bölüm biraz hayal kırıklığı yaratabilir ancak Beast'in karakterine dair net birkaç bir şey verebildiğim için mutluyum. Umarım beğenirsiniz, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın!

Sevgiler, Varja!

🍂

Annabelle kollarını göğüslerinin altında birleştirmiş elbiseyle her an kavgaya tutuşabilecekmiş gibi dolabına bakıyordu. Diğer tonların arasında koyu, yer yer mora çalan bu elbisenin dikişleri, işçiliği kusursuz olsa da rengi Annabelle'in tüylerini diken diken etmeye yetiyor da artıyordu bile. Eline bir makas alıp elbiseyi parçalasa öyle rahatlayacaktı ki, kelimeler kifayetsiz kalırdı.

Kendine hakim olamayarak elbiseye uzandı. Amacı onu alıp buruşturmak ve ücra köşesine sokmaktı "Giymeye mi karar verdin?" Lord Beast'in sesiyle olduğu elleri elbiseye uzanmış halde irkilerek geri çekildi.

Elleri küçük birer yumruk olmuş, göğsüne bastırılmış vaziyette iri iri açtığı gözlerini kırpıştırarak Lord Beast'e döndü "Elbette, hayır," dedi vücudu gevşerken "Daha çok onu mahvetmek gibi hayaller kuruyordum."

"Bu Leydi Gabarron'a büyük saygısızlık olurdu," dedi Lord Beast ona doğru adımlarken.

"Giymeyeceğimi biliyordu. Asıl sizin bu elbiseyi satın alarak yaptığınız Leydi Gabarron'a saygısızlıktı," diye kendini savundu Annabelle. Bir yandan Lord Beast'in odanın içindeki tok adımlarıyla uyumlu vücudunun dalgalanışını izliyordu. İç geçirmek üzereyken kendini tuttu. Tamam, karizmatikti ama öyle ipleri elinden koyvermek yoktu. Gece uyurken başucunda sarf ettiği kelimelerin intikamını alacaktı önce, sonra mektupların, sonra düğünlerin ve en sonunda da düğün arefesi boyunca bir kez bile yanına uğramamasının intikamını alacaktı. Tüm bunlardan onu sevmeye fırsatı kalırsa değerlendirdi ancak aksi mümkün olmamalıydı Annabelle içine.

"Bu konuşmayı tartışmak istemiyorum, Annabelle," dedi ve masasına yöneldi.

"Ben de Lord Beast zira tartışılacak daha önemli konular var,"

Lord Beast sevimli denecek kadar hoş bir ifadeyle yüzünün yarasız tarafını ona döndü, kaşları belli belirsiz bükülmüştü "Lütfen Annabelle," dedi alayla "Aramızdaki resmiyeti kaldıralım,"

Annabelle güldü "Tamam benim küçük, sevimli, tatlı canavarım," dedi ve gözlerini kırpıştırarak Lord Beast'e baktı. Lord Beast ona dönerken yüzünün yaralı tarafının mimiklerindeki sevimli tavrı kaldırması gibi Annabelle'in de alaycılığı savruldu.

"Küçük? Sevimli? Tatlı konusuna katılıyorum ancak geri kalanı, hayır." dedi. Onaylamaz tavırla başını iki yana sallarken Annabelle kıkırdadı.

Gülümsemesi hala dudaklarındayken "Takıldığın nokta bu mu?" diye sordu.

Beast bir gözünü kısarak "Yani," diye mırıldandı.

"Tamam, düzeltebilirim," dedi Annabelle. Omuz silktikten sonra dudakları düşünürken olduğu gibi büzüldü. Gözleri parladığında inci gibi sıralanmış dişlerini göstererek sırıttı "Benim kocaman, korkunç, acı soslu canavarım,"

Lord Beast güldü.

"Oldu mu?"

Lord Beast baş parmağını havaya kaldırdı "Muhteşem oldu, acı soslu Annabelle'm," dedi ve gülümsemesi devam ederken masasının kilitli çekmecesinin kilidini açtı ve içindeki mührü çıkardı. Annabelle onun hareketlerini izlemekten ve onunla gülmekten zevk alıyordu. Keşke en başından beri böyle olsaydı, diye geçirdi içinden. O zaman belki daha kolay olurdu.

Annabelle & the Beast | Kraliyet Düşmanları Serisi - 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin