Bölüm 43

172 24 5
                                    

Sanki birileri Behzat'ın yazdığı mektubu merak ediyor. Behzat ne nameler döktürmüş ne inciler saçmış bakalım mı?  

***

Pek Değerli Yasemin Hanımefendi'ye,

İzninizle satırlarıma bana yazmış olduğunuz kıymetli kelimeler ile başlamak isterim. 'Ilık bir yaz akşamı, gözlerini kapat ve derin bir nefes al. Aldığın nefesteyim...' Ah, Yasemin Hanım'cığım... Nefes almak isterim amma velakin ne mümkün! Çok yakında, kıymetinizi bilmeyen başka bir erkeğin kolunda, solmaya mahkûm bir çiçek olacağınızı bilerek; soluksuz kalmaya razı, kara bahtıma karşı isyanlardayım. Ulaşmaya çok çalıştım ama beni kabul etmediniz. Sebebi pek açık ama dillendirip beyefendiyi size hatırlatmak istemem. Ne kadar güç bir durumda olduğunuzu biliyorum ve bu kötü halden sizi kurtarmak niyetindeyim. Rica ederim, benim gibi bir ala beyin ilgisini çekmekten korkmayın. O kır gezisinde elime geçen mektubunuzdan beridir, güzelim mavi gözlerim bir tek sizi görüyor. Evet, yanlış duymadınız! Kulun hatasını ilahi kaderin küçük bir cilvesi kurtardı. İsmi lazım değil beyefendiye uzatılan mektup, kendisi tarafından hor görülüp bana takdim edilmişti. Bana olduğunu bilmesem de gönül gözümle okuduğum sizin satırlarınızı bağrıma bastım. Şu anda elimde tuttuğum mektubunuzun hakkı olana teslim edildiğini bilin isterim. Yani, bana...

Ayakta duramayacaktım, ayaklarımı sürüyerek yatağıma gidip kenarına iliştim. Nasıl olurdu? Benim yazdığım mektup nasıl olur da Behzat'ta olabilirdi? Tamam, mektup ona yazılmıştı ama... Ama... Aması şuydu; Salih'in yanlışlıkla da olsa benden aldığı mektubu bir paçavraymış gibi atmasına inanamıyordum. O halde ne demeye bana görücü göndermişti? Başım ağrımaya başlarken okumaya devam ettim.

Aklınıza gelen soruyu duyar gibiyim. Size haber göndermekte neden geciktim? Sakın, benim ilgimi çekmediğinizi sanmayın. Sevenlerim çok, bunun ben de farkındayım ama benim aklımı çelen bir tek siz oldunuz...

Bu kısımları çabucak okudum, çünkü yarım sayfa kadar kendinden bahsetmişti. Çiftlikte yeteri derecede dinlediğimden gözlerimi yormak istemedim. Beni ilgilendiren kısma gelince yavaşladım.

... İşte böyle Yasemin Hanım'cığım, tek suçum dost bildiğim insana içimi açmak oldu. Meğer beni kıskanırmış, ne bileyim! Benim gibi saf yürekli, cesur biri; onun yaptığı gibi, adice bir hinliği nasıl düşünsün? Bu cinayetinin sebebini sorduğumda bana demesin mi, eski sevdamı unutturacak deva olmasını istedim! Nasıl üzüldüm tahmin edemezsiniz. Beni, yani, İstanbul'un ve dahi yarım dünyanın en hoş erkeğini, sizin yolunuzdan çekmek için ne basit bir cevaptı. İspanyol hatunu Nina'yı unutmak adına size yanaşmayı planlıyormuş. Başka türlü kara sevdasını söndüremezmiş. Hatta ilginizi çekebilmek adına yaptığı numaralara ne demeli! Çingenenin tekine para verip benim yerime kendini seçtirmesindeki amaç ortadadır. Düşünebiliyor musunuz? Benim gibi bir erkek dururken, kadının onu seçmesinin başka nasıl bir açıklaması olabilir? Size yalvarırım, onun alçak oyunlarına kanmayınız. Eski sevdasını unutmak adına sizi kullanmasına hala çok öfkeleniyorum, siz ne düşünürsünüz tahayyül dahi edemiyorum.

Mektup titreyen ellerimden kayıp yere doğru süzüldü. Boş gözlerle kağıdın yere serilmesini izledim, aslında tamamen boş gözler değildi, dipleri yaş dolmuştu. Akmasına izin vermeden yutkundum ve başımı geriye attım. Düşündükçe midem bulanıyordu. Şimdi yanına gittiği kadını unutmak adına benimle evlenmek istemesi bir yana; evlenmemize bu kadar yakınken yine o kadına koşması canımı yakıyordu. Bu acının nedeni gururumun kırılması da değildi, keşke öyle olsaydı...

Yatağın üstünde ne kadar oturdum bilmiyorum, sonunda doğrulduğumda tüm bedenim kasılmaktan katılaşmıştı. Boğazımda müthiş bir ağrı vardı, sanki biri iki eliyle boğazıma çökmüştü. Yerdeki kağıdı aldım, yeniden açmak istemesem de sonunu okumam gerektiğini düşünerek ölüm fermanından farkı olmayan soğuk kağıdı açtım.

Kalpten ÖteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin