Bölüm 4

82.3K 3.3K 276
                                    

Medya;Poyraz Demirci
Bölüm müziği;Mahmut Orhan ft.Sena Şener-Feel

Yeni bölümle karşınızdayım. Lütfen yorum ve beğenilerinizi eksik etmeyin:) Eğer anlatımımı beğendiyseniz 'ciddikediler' olarak yazdığımız bir diğer hikaye olan Kamuflaj'a da bakabilirsiniz:)

*****

Atlas'ın bir daha ondan asla kaçmamam doğrultusunda kurduğu emir cümlesinden sonra yatına gelmiştik. Çünkü ne o ne de ben paparazilerin yapacakları saçma sapan haberleri düşünmek istemiyorduk. Yatın kıyıdan açılması ve etrafımızın engin maviliklerle kaplanmasını yatın üstündeki koltuklardan birinde neredeyse uyur bir durumda huzurla izliyordum.

Daha dün gece burada yaşananları hatırlamak her ne kadar utanmama ve bunun ardından kızarmama sebep olsa da daha bu sabah kaçtığım bu adamın yanında tekrar kendimi bulmak oldukça ironikti. Bu kesinlikle bana hayatın sen bakarken soyunamıyorum deme şekliydi ya da öyle bir şey.

Gözlerim yatı kullanan Atlas'a kayınca dikkatle bana baktığını farketmek titrememe sebep oldu. O ela gözlerdeki ciddi bakışlar gördüğüm günden beri bir daha silinmemek üzere aklıma kazınmıştı.

En sonunda demir atıp yanıma geldiğinde güçlü adımların ve yapılı gövdesinin bana yaklaştığı gerçeği içimi titrettiği kadar dışımı da titretmişti. Dikkatli ve pür bakışlarını bir an olsun gözlerimden kaçırmadan yanıma oturdu. Ardından yanağımda hissettiğim güçlü parmaklar en derinlerime kadar elektrik akımları yollamayı başarmıştı.

"Ne düşünüyorsun denizkızı?" Boğuk çıkan sesi aynı elektriği onun da hissettiğini bana kanıtlar gibiydi. Mavilerime dikilen ciddi ela bakışlarda kaybolmam an meselesiydi.

"İki gündür yaşadıklarımın kafa karışıklığını düşünüyorum desem." Yorgun çıkan sesime karşılık kaşlarını çatan Atlas, merakla ve biraz da ilgiyle konuşmaya başlamıştı.

"Yaşadıklarımız kafanda ne gibi karışıklıklara sebep oluyor söyler misin?" Kızgın ve otoriter sesinin titreşimlerini iliklerime kadar hissetmiştim.

"Ben iki gündür tanıdığım bir adamla bu kadar yakın olmama oldukça şaşırıyorum aslında."

"Neden Melih denilenden sonra mı bu garip geldi sana?" Melih isminin geçmesiyle kaşlarımın çatılmasına engel olamamıştım. Şimdi neden onun adını aramıza karıştırmıştı ki. O ismin telaffuzu bile modumun hızla düşmesine etkendi.

"Melih hakkında konuşmak istemiyorum."

"O pezevenge karşı suçluluk mu hissediyorsun yoksa? Seni öpenin ben değil de o mu olmasını tercih ederdin?" Çatmış olduğu kaşlar ve yüzüme yaklaştırdığı yüzündeki sert ifade benim biraz olsun içime korku salsa da içimde kabaran öfkeye hakim olamamıştım.

"Suçluluk falan hissetmiyorum! Beni öpenin o olmasını da istemiyorum. Senin dokunuşlarının verdiği hazzın çeyreğini onun yanında hissetmiş olsaydım sanırım şuanda burada değil onun yanında olurdum!" Kızgınlıkla yükselen sesime karşı hissettiğim sadece ama sadece 'oha az önce ben neler dedim?' olmuştu. Gerçekten ben az önce neler demiştim? Resmen ondan haz aldığımı onu arzuladığımı belirtmiştim, hatta belirtmekle kalmamış resmen yüzüne haykırmıştım.

Bir anda oflayıp ayağa kalkmamla Atlas'ın şaşkın bakışlarla tam karşımda duruyor olması bu ciddi suratta nadiren görülen bu ifadeye gülmek istememe sebep olmuştu. Her ne kadar dudaklarımı birbirine bastırmış olsam da dudaklarımdan kaçan kıkırtıya engel olamamıştım. Ardından tamamen kendimi bırakmış kahkaha atmaya başlamıştım. Bu adam feleğimi şaşırtmış, aklımı başımdan almıştı.

Denizkızı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now