Bölüm 42

33.8K 2.4K 321
                                    

Medya;Azra tasviri.
Bölüm müziği;A Great Big World - Say Something

Herkese merhaba bir haftalık bir aradan sonra yeni bölümle ben geldim:) Malum okullar açıldı ve yoğunluk başladı. Anca vakit bulup hikayelere geri dönüş yapabildim. Dün Enkaz'a yeni bölüm yayımlandı bugün Denizkızı eğer bir aksilik olmazsa yarın da Bal Porsuğu:)

Sizlere belirtmek isterim ki Denizkızı kurgusunda sonlara doğru geliyor ve finale yaklaşıyor. Sanırım bir dört veya beş bölüm sonra final bizleri bekliyor olacak. Umarım bu hikayeyi en iyi şekilde noktalayıp sizi memnun edebilirim:)

Lafı daha fazla uzatmadan sizleri yeni bölüme alıyor ve keyifli okumalar diliyorum:)

*****

Akşam yine salonda Atlas'ın eve dönmesini bekliyorken içimde hüküm süren garip huzursuzluk beni fazlasıyla tesiri altına alıyordu. Uzun zamandır ilk defa geldiğim şu noktada dayanma gücümün sınırlarında olduğumu hissediyordum.

Omuzları çökmüş ve bitik bir Atlas salonun kapısından girdiği an ona şaşkınlıkla baktım, bu halinin sebebini zihnimde sorgulamaya başladım. Yanıma yönelmek yerine içinde içkileri barındıran dolaba doğru yürümüş ve kendisine içki şişesi ve bir adet bardak çıkarmıştı. Bardağı doldurup hızla kafasına diken Kaptan'ım ikincisini de doldurup şişeyle beraber yanıma gelmeye başladı.

Önümüzdeki sehpaya elindekileri bırakmasının ardından koltukta geriye yaslandı ve ellerini yüzüne dayadı. Onun bu haline duyduğum merak içimde delice bir yangın yaratırken hemen yanına yanaştım ve ellerini yüzünden çekmeye çalıştım.

"Atlas neler oluyor?"

Bana cevap vermese de ellerini yüzünden çekmeme izin vermiş delici ela gözlerini bakışlarıma perçinlemişti. Onun bu sessizliği içimde büyük bir endişe ve korku pırıltıları yaratırken fazlasıyla da midemin bulandığını hissediyordum.

"Neyin var?"

Sessizce bana bakan ve yüzümün her zerresinde bakışlarını ayrı ayrı oyalayarak gezdiren Atlas hemen ardından bedeninden zorla çıkarttığı belli olan sesini aramızdaki boşluğa doldurmuştu.

"Oyun yaptılar... Oyun yaptılar bana."

Sorgulayan bakışlarım anlamazca ela bakışlarındaki hareleri turlarken ne demek istediğini anlayabilmem kesinlikle mümkün değildi.

"Ne oyunu? Kim oyun yaptı?"

Sorumla sert çehresindeki hatları hepten sertleşen ve kızgın bir hal alan Atlas'ın yüzü ilk defa böylesine bir öfke silsilesiyle çalkalanıyordu.

"O ahlaksızlar!"

Hızla ayağa kalkan ve sinirden kuduran bedenine şaşkınlıkla bakmıştım.

"O ahlaksızlar babama iftira atmak için oyun yaptılar! Adamı konuşturdum! Adamı konuşturmaya çalıştım! Fakat her defasında ve her seferinde babamın adını verdi! Kundaklama emrini veren sözde benim babammış! Böyle bir şey mümkün olabilir mi? Şerefsizler bana oyun yaptılar. Masum babamı entrikalarına kurban seçtiler!"

Ses tonu kükremeyi andıran Atlas karşısındaki herkesi yakıp yıkmak isterken şuan bu odada sağ bir şekilde durabiliyor olmama şükretmiştim. Şuan Atlas'ın ciddi anlamda bir sinir harbi yaşadığını farkediyordum.

"O şerefsizler babama iftira attılar. Aramızı bozmak istedikleri gibi, babamın polislik olmasını da amaç edindiler. Fakat ben bu oyunlara gelir miyim tabiki gelmem. Ben bu oyunlara gelmem!"

Tüm deliller babasını gösterdiğinde dahi buna inanmayan, inanamayan Atlas'a şaşkınlıkla baktım babasına duyduğu bağlılığın sarsılması zor bir kale olduğunu farkettim. Nusret Aladağ yıllarca oğlunu manipüle etmenin ekmeğini şu dakikalarda yiyordu işte. Sanırım bunun keyfi de bir başka çıkıyor olmalıydı.

Denizkızı (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin