Bölüm 19

60.4K 2.7K 177
                                    

Bölüm müziği;Aerosmith-Dream On

Herkese yeniden merhaba yeni bölümle karşınızdayım:)
Biraz uzun bir bölüm oldu umarım okurken keyif alırsınız.Lütfen beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin.Bu hikayenin iyi yerlere gelebilmesi için sizin yardımlarınıza ihtiyacım var.Umarım anlayışınızı benden esirgemezsiniz.Lafı daha fazla uzatmadan hepinize keyifli okumalar diliyorum,umarım beğenirsiniz:)

*****

Denize karşı oturduğum bankta izlediğim eşsiz İstanbul Boğazı manzarasıyla düşündüğüm ve düşünmekte olduğum tek şey aşık olduğum adam Atlas Aladağ'dı.Ela bakışlarına baktığımda bile içimi titreten bu adama nasıl ben yokum diyebilmiştim ya da öncesinde o nasıl bu lafları edebilmişti anlayabilmiş değildim.

Her şey o kadar güzel giderken,Atlas'ı artık ailemle tanıştırmayı düşünürken şuanda buna imkan veremeyecek kadar birbirimizden uzak ve ayrıydık.

Evet sadece yarım saattir ayrıydık ama resmen ömrümden ömür gitmiş,ağlamaktan helak olmuştum.Tanıdığım şu bir ayda bu adam benim resmen her şeyim olmuştu.Ciddi anlamda her şeyim.

Ve ben her şeyimi elimin tersiyle itmiş ruhumdan çok uzaklara göndermiştim.

Ama sanırım ruhum da onunla birlikte gitmişti.Şimdi sadece yalnız bir beden,yalnızca bir kabuktan ibarettim.

"Güzel surat?" Poyraz'ın arkamdan işittiğim sesine hiçbir tepki vermedim.Çünkü şuan ciddi anlamda Atlas'tan başka kimse beni mutlu edemezdi.Bu çok sevdiğim Poyraz bile olsa durum böyleydi.

Yanıma oturan bedene göz ucuyla baktığımda oldukça ilgili ve endişeli bir Poyraz Demirci görmem bir olmuştu.

Onun endişeli hali benim gerçek anlamda berbat göründüğümün resmini çiziyor gibiydi.

"Azra iyi misin?" Bu soruyla az önce sadece birkaç dakikalığına durmuş olan gözyaşım tekrar akmaya başladı.

"Değilim." Poyraz'ın ilgili mavilerinden gözlerimi çekip kucağımda bir bütün olarak tuttuğum ellerime baktım.Bunlar bile yalnızdı,Atlas'ın güçlü parmaklarını arzulayan ellerim bile tamamen yalnızdı.

"Bu kadar çok mu seviyorsun o adamı?" Poyraz'ın sıkıntılı sesi beni kendime getiren tek şey olmuştu.Bakışlarımı onun her daim içinde keyif pırıltıları gördüğüm bakışlarına diktim.Ama keyif pırıltıları bir süreliğine gerisinde derin bir gölge bırakmıştı.

'Poyraz'ı da bu hale getiren ben miyim?' diye kendi kendime düşünmeden edemedim.

Sıra sorduğu soruyu düşünmeme geldiğinde Atlas'a duyduğum derin sevgi ve aşkın benliğimi kaplayan sonsuz bir gereklilik olduğunu düşündüm.

"Ben ona aşığım." Mavilerimle buluşan bakışları kurduğum bu cümleyle derin bir sarsıntıya ev sahipliği yaptı.Yıkılan binaların gölgelerini mavilerinin en derinlerinde görebilmiştim.Ama Poyraz'ı bu denli sarsan şeyin sebebi ne olabilirdi şuan bunu düşünmek istemiyordum.

Bakışlarını benden bir süreliğine kaçıran ve denize diktiği bakışlarıyla bir süre iç çeken Poyraz onları tekrar bana çevirdi.Mavilerimizin buluşmasının ardından konuşmaya başlamıştı.

"O da sana aşık gibi duruyor." Duyduğum bu cümleyle şaşkınlıkla ona baktım.Ağzım bir karış açılmış Poyraz'ın dediği cümleyi idrak etmeye çalışmıştım.

Denizkızı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now