Bölüm 14 / Rade'in Evi

11.5K 582 41
                                    

Bara çöken sessizlik yaklaşık bir dakika sürdü. Zaten benim için diğerlerinin önemi yoktu. Gözlerim sadece Rade'e odaklanmıştı. Koskoca mekanda sadece o ve ben kalmıştık.

Parlak yeşil gözleri hızla beni bulduğunda nefesim kesildi sanki. Bakışları bıçak parçaları gibi keskindi. Olduğum yerde titredim. Biraz fazla sıcak mı olmuştu bana mı öyle geliyordu emin değildim.

"Kahrolası!" Çok sessiz söylemiş olmasına rağmen rahatça duymuştum. Yutkunarak geriye doğru bir adım attığımda bir şeye çarptım ama ne olduğu o an için önemli değildi. Rade'in gözleri hızla omzumun arkasına sabitlendiğinde çarptığım şeyin hoşuna gitmediğini anladım. Çünkü bedeni gerilmiş, çenesi kaskatı kesilmişti.

"Solyn buraya gel." Bana bakmadan sertçe konuştuysa da beni ikna etmeyi başarmıştı. Ona doğru titrek bir adım attığım sırada biri hızla elimi tutarak eski yerime çekti. Dönüp baktığımda o kişinin Adam olduğunu gördüm. 

"Ona emir verme." O da doğrudan Rade'e bakıyordu ama onun aksine sinirli değildi. Oldukça sakin görünüyordu.

"Solyn buraya gel dedim." Çenesini dikleştiren Rade beni yanına çekmekte kararlı görünüyordu. Elimi Adam'dan kurtarmaya çalışsam da o kadar güçlü tutuyordu ki canım acımıştı. 

"Bırak beni," diyerek çırpındım ama Adam beni umursamadı. Yalvaran gözlerle Rade'e baktığımda onunda kenetlenmiş ellerimize baktığını gördüm.

"Bırak onu," dedi tüyleri ürperten bir sesle. Aradan geçen birkaç saniyeye rağmen Adam'ın beni bırakmadığını görünce gözleri değişik bir parıltıyla yanıp söndü. Hemen ardından acı bir haykırışla Adam beni ittirmiş, kendini birkaç adım geriye atmıştı. Canı yanmış gibi elini ovuşturuyordu.

Fırsattan istifade Rade birkaç uzun adımda yanıma geldi. Hızla kolumdan tutup barın çıkışına sürüklemeye başladığında insanların bize korkuyla baktıklarını gördüm. Hepsi bir köşeye sinmişti ve nedense Rade'e canavarmış gibi bakıyorlardı.

Aslında haklılardı. Bende onu ilk defa böyle görüyordum.

   Rade'in beni sürükleyerek götürdüğü ara sokak karanlıktı.

Boş ve karanlık.

"Ne yaptığını sanıyorsun?" Bağırarak kolumu elinden kurtardığımda neden bağırdığım hakkında hiçbir fikrim yoktu.

"Asıl sen ne yaptığını sanıyorsun?"

Acaba bilmeden kötü bir şey mi yaptım diye düşünmedim değil hani.

"Ne yapmışım?" Çenemi kaldırarak yüzüne baktığımda allak bullak oldum. Yüz ifadesinin hiçbir açıklaması yoktu. Anladığım tek şey inanılmaz sinirli olduğuydu. Ateş saçan yeşil gözleri ve boynunda beliren damarı bunun kanıtıydı.

Sorum onu biraz afallatmış gibiydi. Gözlerini kırpıştırarak biraz geri çekildiğinde etrafı yanık kokusu sarmıştı.

"Ne?" diye sordu hafif şaşkın bir ses tonuyla. Onu alt ettiğimi düşünerek cesaretlendim.

"Neden buradasın Rade? Neden bu kadar sinirlisin?"

Dudaklarının arasından bir küfür mırıldandı. Birkaç saniyelik bir sessizliğin ardından biraz daha sakin konuşmaya başlamıştı.

"Kitabım sende kalmış."

İyi bir bahaneydi. Ama buralara kadar gelmesine sebep olacak kadar değil.

"Buraya bu yüzden mi geldin?" Tek kaşımı kaldırdım. Gecenin başından beri içtiğim şeyler yüzünden fazla düşüncesiz konuşuyordum.

"Tabii ki!" Sert bir soluk vererek kollarını göğsünde kavuşturduğunda deri ceketi hışırdamıştı. "Kitap nerede?"

"Evde."

Şaşırmadı. Hatta tepki bile vermedi. Dudaklarımı gergince yaladığımda havanın baya soğuduğunu fark ettim. Serin rüzgar kollarımı üşütmüştü.

Sanki üşüdüğümü anlamış gibi üzerindeki ceketi çıkarıp bana uzatığında resmen dilim damağım kurudu.

"Hava soğuk," dedi sakince. "Giy şunu."

Yüzüne dik dik bakmaya devam edince bıkkın bir nefes verdi. "Aptal."

Daha ben ne olduğunu anlayamadan üzerime eğilmiş, ceketi omuzlarıma bıraktıktan sonra aynı hızla geri çekilmişti. Etrafı yoğun bir Rade kokusu sarmıştı ve nedense bir anda harika hissetmeye başlamıştım.

"Parfümün ne?" Sorduğum soruya ben bile şaşırmıştım ama cevabı merak ediyordum. Çünkü Rade... Değişik kokuyordu. Yanık gibi.

Evet daha öncede onunla yakınlaşmıştık, bu yüzden koku tanıdıktı. Ama içimden bir ses sanki işlerin bu kadar basit olmadığını söylüyordu. Sanki bu koku... Aklıma kazınmıştı.

"Kapa çeneni." Elimden tutup ileriye doğru bir adım attığında nedensizce gitmek istemedim. 

"Nereye gidiyoruz?" Soğuk elime rağmen sıcacık olan iri eli aklımı başka yönlere çekiyordu. Soruma cevap vermeden yürümeye devam ettiğinde bende mecburen peşinden sürüklendim. Ben bara gideceğimizi sanarken tam aksi yönde ilerlemeye başladık. Jamie'nin yanında Uriel olduğu için endişelenmeme gerek yoktu ama Uriel aynı zamanda patronum olduğu için azar işiteceğimi biliyordum. Jamie'yi böyle dışarı çıkardığım için çok kızmış olmalıydı.

"Nereye gidiyoruz?" İkinci kez sorduğum soruya soruyla karşılık verdi.

"Adam'ı nereden tanıyorsun?"

"Asıl sen nereden tanıyorsun?"

Ana caddeye çıktığımızda bir şeyi arar gibi etrafa bakmaya başladı. Bir yandan bana nasihat veriyordu.

"Ondan uzak dur." Nihayet emin adımlarla bir yere yürümeye başladığında az önce aradığı şeyin arabası olduğunu anladım.

"Lanet olsun Rade beni nereye götürüyorsun dedim!" Sokaklar kalabalık değildi. Bu yüzden bağırmamda bir sakınca yoktu. Açık hava kafamı toparlamama yardımcı olmuştu. Üzerimden hafif sarhoşluğumu atmıştım.

Arabanın kapısını hızla açarak beni içeri ittirdiğinde boş bulunarak koltuğa düştüm. Kapıyı kapatarak arabanın etrafından dolaştı ve kendi de sürücü koltuğuna yerleşti. Bunların hepsini sadece on saniye içinde yapmıştı.

Aniden gaza bastığında bir çığlık attım. Hızı severdim ama midemde o kadar alkol varken hiç iyi olmuyordu.

"Ceza yiyeceksin salak!" Kendimi koltuğa yapıştırarak eteğimi avuçladığımda hayatımda hiç bu kadar korkmadığımı fark ettim. Çünkü göremesemde Rade en az 200'le gidiyordu. Gözlerimi sımsıkı kapatarak bu anın bitmesini diledim. "Kusacağım!"

"Lanet olsun dayan biraz!"

"Seni gerzek herif sağa çek! Arabana kusmamı mı istiyorsun?" Ama o sağa çekmek yerine daha da hızlandı. 

Tam küfür etmek için ağzımı açacaktım ki arabada gürültüyle Psychosocial çalmaya başladı. O an bir gaza gelmişim var ya anlatamam.

Daha sonra o müziğin Rade'in telefonu olduğunu anladım. İşte ondan hoşlanmak için kocaman bir sebep daha. 

Telefonu açıp ardarda küfürlerini sıralamaya başladığında içimden bir ses Uriel ile konuştuğunu söylüyordu. Çok hızlı konuştuğu için pek bir şey duyamamıştım. Söylediklerinden anladığım tek şey "evime gidiyoruz" olmuştu.

Rade'in.

Evine.

Gidiyoruz.

Uzun bir aradan sonra herkese merhabaaa :D Çiftimizi özlediniz mi bakalım, ben çok özlemişim yazmayıı :D Neyse. Geri döndüğümü belirteyim kısaca. Devam ediyorum hikayeye. :D

Kısa kesiyim en iyisi. Bu bölümden sonra işler değişecek haberiniz olsun :D Ayy cidden çok özlemişim burayı ya :D Neyse :D Yorumlarınızı bekliyoruum :D

KuralWhere stories live. Discover now