Bölüm 22 / Biz Gerçeğiz

10.2K 576 61
                                    

Eva elini çekmeye çalışıyordu ama sanki kilitlenmişti. Gözümün önünde çabalarının boşa gitmesi bana garip bir zevk veriyordu. Az önce söylediklerinin cezasını çekiyordu işte. Bunu Rade'in yaptığına şüphe yoktu tabii ama nasıl yaptığı konusunda bir fikrim yoktu. Uzaylı falan mıydı acaba? Bu iş bitince onunla bu konu hakkında konuşacaktım. Tuhaf biri olduğunu zaten biliyordum ama doğaüstü güçlerinin olması? Aklım almıyordu.

Rade'in sesi duyuluyordu, evet, ama kendisi görünmüyordu. Ona ait bir iz bulmak adına etrafıma, kitaplarla dolu raflara baktım. Ve onu gördüm. Hemen yan tarafımızda iki rafın arasında duruyordu. Sırtını rafa yaslamıştı ve elindeki kitabı sakince okuyordu. Buraya bile bakmıyordu kahrolası herif.

"Solyn'e son dokunan insanın kolunu koparttım, Eva. Seçimi sana bırakıyorum." Hâlâ bize bakmıyordu, hâlâ tepki vermemişti. Bu kadar sakin ve havalı olmayı nasıl başarıyordu? Kalp atışlarımın iki katına çıktığını hissettim.

Bir saniye. Jeremy'nin kolunu kopartan Rade miydi? TAN-RIM. Bu konuyu da sonra konuşmak üzere hafızamın bir köşesine kazıdım.

"Sen- Sen-" Eva'ya baktığımda konuşamıyordu bile. Gözleri doğrudan Rade'e odaklanmıştı. "Sen burada ne arıyorsun?" Son bir denemeyle kolunu çektiğinde bu sefer kurtarabilmişti.

Rade kitabın sayfasını sakince değiştirirken, "Bu soruyu benim sormam gerekirdi," dedi. "Köpeğini de alıp git."

O zamana kadar sakince ikisini izleyen Adam Eva'nın omzuna dokunarak onu yatıştırmayı denedi. "Gidelim."

Bir şey söylememek için kendimi zor tuttum. Onlara gitmelerini söylemek istiyordum ama nedensizce söyleyemiyordum işte. 

Eva omzunu Adam'dan kurtardıktan sonra bana arkasını döndü. Alaycı bir ses çıkardım. Fena bozulmuş olmalıydı.

Bir adım atacağı sırada ayağı az önceki gibi havada asılı kaldı. Bedeni kaskatı kesildi. Kollarımı göğsümün üzerinde kavuşturarak sırtımı dikleştirdim. Kendimi nedensizce onlardan üstün görüyordum. İkisinden de nefret ediyordum. Pek fazla ön yargılı biri değildim ama bu ikisinden de tanıştığımız ilk dakikadan beri nefret ediyordum.

"Sen Solyn'e sırtını mı döndün?" Nihayet Rade yanımıza gelebilmişti. Asıl sorunsa bunu bir saniyede yapmış olmasıydı. Bu zamana kadar yaşadıklarımızı kafamda tarttım. Her yerde ortaya çıkması, düşündüklerimi bilmesi. Gerçekten normal biri değildi. Buna inanıyordum.

Adam kendini Eva'ya siper ederek karşımıza geçtiğinde göz göze geldik. Ve ben yine o iğrenme duygusunu hissettim. Bana birkaç saniye boyunca baktıktan sonra Rade'e döndü.

"Bırak gidelim."

"Yanlış adamın alanına girdiniz, Adam. Yanlış adamın kadınına bulaştınız."

Yanlış adamın kadını? Ben mi oluyordum? Rade beni mi sahipleniyordu? Daha çok heyecanlandım. 

Adam da sinirlenmişe benziyordu. Yumruklarını sıkarak, "Kimseye bulaştığımız yok," dedi ama sesi tiz çıkmıştı. Rade'den korkmuşa benziyordu. Daha fazla bir şey söylemeden Eva'yı kolundan tuttuğu gibi beraberinde götürdü. Rade Eva'ya yaptığı şeyi düzeltmeseydi bu kadar kolay gidebileceklerini sanmıyordum.

Sinirli gözükmeye çalışarak -büyük ihtimalle başaramayarak- Rade'e döndüğümde elini havaya kaldırarak beni susturdu.

"Burada değil," dedi kafasını iki yana sallayarak. "Sana her şeyi açıklayacağım ama burada değil."

"Sen insan değilsin değil mi?" Sadece bu sorunun cevabını istiyordum. Vampir miydi, kurtadam mıydı ya da bir tür uzaylı mıydı bunu öğrenmek istiyordum. Hayır, bu beni korkutmak yerine heyecanlandırmıştı. Rade'in tehlikeli biri olduğunu biliyordum ama şimdi gözümde bir canavardı. Canavarları severdim. Tehlikeyi de.

Küçük yeşil gözlerini önce boynuma, ardından gözlerime çevirdikten sonra başını salladı. "Değilim."

"Kötü biri misin?" Boğazım kurumuştu. Bir yere tutunmak istiyordum ama etrafımda ne masa ne de raf vardı.

Bana iyice yaklaşarak ağzını kulağıma yaklaştırdığında nefesimi tuttum. Sevinçten ölebilirdim. "Tahmin edemeyeceğin kadar," diye fısıldadığında dudakları kulağıma değmişti. Vücudum elektrik çarpmışçasına irkildi ama o sözlerine devam etti. "Şeytanın ta kendisiyim." 

Kendimi geri çekmek yerine kollarımı boynuna doladıktan sonra parmak uçlarımda yükseldim. Aynı onun yaptığı gibi ağzımı kulağına yaklaştırarak, "Az önce çok karizmatiktin," dedikten sonra sesimi kalınlaştırarak onu taklit ettim. "Benim kadınıma bulaşamazsınız."

"Nasıl bu kadar sakin kalabilirsin?" Kendini geri çekerek meraklı bir ifadeyle bana baktı. "Az önce yaptıklarım seni korkutmadı mı? Neden yaptığımı, nasıl yaptığımı merak etmiyor musun?"

Ediyordum. Her şeyden çok hemde. Yinede bana sonra anlatacağını söylemişti. Şimdi onu zorlamamın ne anlamı vardı?

Düşüncelerimi dile getirerek, "Ediyorum," dedim. Maraton koşmuş gibi hissediyordum doğrusu. Az önce kolay kolay kimsenin şahit olamayacağı bir şeyi görmüştüm çünkü. Bir insan değildi Rade. Hatta görünüşe göre parmağını bile oynatmadan beni saniyeler içinde öldürebilirdi. Hayatım boyunca aradığım tehlike ve macera tam olarak karşımda duruyordu.

"Gözlerini kapat," dedi emir veren bir tonda. Dediğini ikiletmeden yaptım. Vücudumu önce sıcak bastı, ardından serinledi. Ne olduğunu anlamak için gözlerimi açtığımdaysa kütüphanede değildik.

"Nasıl-" Konuşmaya devam edemedim. Manzara nefesimi kesmişti. Bir gökdelenin tepesindeydik ve bütün Los Angeles ayaklarımızın altındaydı. Aslında gece gelsek daha güzel olurdu ama buna bile razıydım. 

"Lilith..."  

Tüylerimin diken diken olduğunu hissettim. Bu ses, bu ton, bu isim... Fısıltıdan farksız olmasına rağmen beni delirtmişti.

Etrafıma bakındım. Rade yoktu. Bir şey havada hızla uçuyordu ama ne olduğunu seçemiyordum. Etrafımda turlar atıyordu.

En sonunda önümde durduğunda yutkundum. Rade'di bu. Üzerinde bir şey yoktu, çıplaktı. Koltuk altından kalçasına kadar gelen bir dövmesi vardı. Bunun dışında adonis kaslarının hemen üzerinde güzel bir el yazısıyla bir şeyler yazılmıştı. Her şeyin ötesinde olan şeyse, Rade'in kanatları vardı.

Bu manzarayı biliyordum. Rüyamda da görmüştüm. Ama o zaman Eyfel Kulesi'ndeydik ve geceydi. Yinede Rade aynıydı işte.

"Evet, o rüya gerçekti." Sesi hâlâ fısıltıdan öteye gitmemesine rağmen rahatlıkla duyuyordum. "Ben gerçeğim. Sen ve ben gerçeğiz, Lilith..."

Bölümü geciktirdiğim için çok çok özürrrrr, annem bu hafta doğum yapacağı için telaştan yazamadım. :D Belki yine gecikir, bölüm pazar günü gelemeyebilir. Şimdiden üzgünüüm.

Röportaj yapmıştım geçen haftaa, external link'ten ya da profilimden ulaşabilirsiniz :D

Yorumlarınızı esirgemeyin lütfenn :D

KuralWhere stories live. Discover now