Bölüm 24 / Nihayet

9.4K 555 45
                                    

Odam efsanelerle doluydu. Onlarca kitap yatağımın üstünde açık vaziyette bekliyorlardı. Hiçbirinde karnımda ne yazdığını çözebileceğim bir şey yoktu ama ben anlamıştım. Lucifer yazıyordu. Ve Rade Lucifer'ın ta kendisiydi.

Asıl sorun bundan sonra başlıyordu.

Bana Lilith diye sesleniyordu. Hatta Adam ve Eva da böyle söylemişti. Efsanedeki Lilith ben miydim? Ama hayır. Bu saçmaydı. Belkide benim o Lilith olduğumu sanıyorlardı. Görünüşüm benziyor olabilirdi. Ama yanılıyorlardı işte. Ben yirmi yaşında sıradan bir kızdım. Değil bir efsanenin parçası olmak, daha adam akıllı bir iş bile yapamazdım. Ama yinede mantıksız gelmiyordu aslında. Sonuçta Rade şeytanın ta kendisiydi. O Lucifer'dı. Ve ben doğduğum andan beri bir kez olsun Tanrı'ya inanmamıştım, daima şeytana yakın hissetmiştim kendimi. Taki birkaç hafta öncesine kadar. O zaman kiliseye gidip Tanrı'ya dua etmiştim. 

Titrek bir nefes alarak gözlerimi ovuşturduktan sonra saate baktım. Gecenin üçüydü. Önümüz haftasonu olduğu için sorun değildi. Esneyerek kahve kupamı elime aldım ve efsaneleri karıştırmaya devam ettim. Bu gece uyku yok gibiydi.

"Uyusana artık."

İrkilerek sesin geldiği yere baktım. Sağ tarafımdaki penceredeydi. 

Rade. Penceremde oturuyordu. Gözlerini dikmiş beni izliyordu?

"Ne zamandır oradasın?" 

"Sen bu eve taşındığından beri her gece buradayım."

Titredim. Kahve kupamı tekrar yerine bıraktıktan sonra yatakta bağdaş kurdum. Başını hızla başka yere çevirdi.

"Öyle oturma."

Kendime baktığımda yanaklarım kızardı. Üzerimde iç çamaşırım ve askılı dar tişörtümden başka bir şey yoktu çünkü. Hızla düzgünce oturarak boğazımı temizledim. "Tamam. Kusura bakma."

"Senin için söylüyorum. Sana dokunduğumda ölecek gibi oluyorsun."

Bakışlarımı indirdim. "Üzgünüm."

İç çektikten sonra odanın içinde yürümeye başladı. "Üzgün olma. Senin suçun değil."

Neyin benim suçum olduğu neyin olmadığı muammaydı. Şu an biri çıkıp 'sen aslında vampirsin biz seni kandırıyoruz' dese inanırdım gerçekten. Şu dakikadan sonra neye inanıp inanmayacağım tamamen ruh halime bağlıydı. Acaba tek boynuzlu atlar var mıdır ki?

"Adının Lucifer olduğunu biliyorum," dedim dikkatini çekmeye çalışarak. Ama nedense hiç ilgilenmemişti. Hatta tepki bile vermemişti. Dolabımı açarak içini karıştırmaya başladı. Bense sözlerime devam ettim. "Beni Lilith sanıyorsunuz ama değilim."

Dolabın içine eğilerek kıyafetlerimi karıştırmaya başladı. Eğer biraz daha uğraşırsa...

Kırmızı bir elbiseyi çıkartıp sallamaya başladığında bir küfür savurdum. O elbiseyi görmek canımı sıkıyordu. Ama bende anısı olduğu için atamıyordum.

"O lanet şeyi bırak!" diye tısladım sinirle. O ise kıs kıs güldü ve elbiseyi üzerine tuttu.

"Ayyy elbiseme bira döküldü!" dedi sırıtarak. 

Kahrolası beni taklit ediyordu. O elbiseyi ortaokul mezuniyetimde giymiştim. Gecenin en güzel ergeniydim şüphesiz. Tabii o zamanların bir numaralı sürtüğü Alice gelip üzerime bira dökmüştü ve lise hayatım boyunca alay konusu olmuştum. Bu yüzden o elbiseden nefret ediyordum ama atmayada kıyamıyordum.

Ama bir saniye. Rade o olayı nereden biliyordu?

"Sen nereden biliyorsun?" Sesim meraklıdan çok korku dolu çıkmıştı. Aynı ortaokula gitmiş olabilir miydik? Ya da aynı liseye? Hayır. Rade gibi birini unutmam mümkün değildi. Onunla bir geçmişim olsaydı mutlaka hatırlardım.

"Doğduğun andan beri daima senin yanındaydım." Elbiseyi sakince dolaba geri koyduktan sonra kapakları kapattı. Ama bana dönmedi. "Uyurken, gülerken, ağlarken. Hep yanındaydım."

Sözlerinden sonra bir sessizlik oluştu. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Yani şimdi yirmi yıldır dibimde miydi? Banyo yaparken, ağda yaparken falan. Bok beyinli.

"Küfür etmek sana hiç yakışmıyor," diyerek başını iki yana salladığımda gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Kendini açıklama yapmak zorunda hissetmiş olmalıydı ki, "Ayrıca düşünce okuyabiliyorum," dedi. Yapamadığı bir şey var mıydı acaba? Tabii buna da cevap verdi. "Yok."

Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. Acaba aklını kaçırmış bir uzaylı olabilir miydi? Hadi ama, biri karşınıza geçip 'selam kardeş ben Lucifer'ım' dese ne yaparsınız? Gülüp geçersiniz herhalde. Ama nedense Rade doğruyu söylüyormuş gibi hissediyordum.

"Tamam diyelim ki ben Lilith'im," dedim farklı bir taktik düşünerek. "Kanıtın var mı?"

İşaret parmağını karnıma doğrulttu. "Kanıtım orada. Dövmende Lilith yazıyor."

Lütfen Rade. Yalvarırım mantıklı konuşma yoksa işler benim için çok daha karmaşık bir hal alır.

"Bu yeterli değil." İnanmamak için direniyordum. Hayatımın yirmi yılını sakinlik ve sıradanlıkla geçirdikten sonra tüm bu şeyler fazladı. Hayır. Ben Lilith değildim. Değildim!

"Kanıtlamam için bir yol daha var," diyerek dudaklarını büzdü. "Ama işe yaramazsa canın çok yanacak."

Beni uyarsa da yapmak istediği her halinden belliydi. Acaba ne yapacaktı? Kanımı falan alıp test mi yapacaktı ki? Ya da ona benzer bir şey.

"Sen cesur bir kızsın," dedi güven vermeye çalışarak. Her saniye biraz daha korkuyordum çünkü bakışları değişmişti. Gözlerinin yeşili biraz daha koyulaşmıştı ve seside boğuk geliyordu. "Canın acımaya başlarsa bırakırız."

Gaz veriyordu galiba. Cesur kız falan. Haklıydı aslında. Ben cesurdum. Güçlüydüm. Benim adım Solyn Morgan'dı. 

"Kabul." Ah evet. O lanet yola girmiştim bile. Aslında içten içe ona inanıyordum zaten. "Ne yapacağız?"

Daha sözlerimi bitirmeden siyah tişörtünü başından çıkarıp attı. Mırıldayarak, "Nihayet," dediğini duydum. Ardından bana döndü. "Bu anı yıllardır bekliyorum."

Demek heyecanının sebebi buydu. Piç kurusu. Benimle yatmayı planlıyordu.

Yorumlarınızı esirgemeyin lütfeeen. :D Bu arada söylemeden geçemicem matematikten yine 0 almışım yav dfjjfsdk :D Gene kurtarmaya kaldık :D 

KuralWhere stories live. Discover now