Bölüm 16 / Sana Hatırlatacağım

11.5K 601 52
                                    

Rade'in evi iki katlı, kasvetli bir villaydı. Dışı ne kadar modern gözükse de içi ahşaptan yapılma ve eski modaydı. Bir ormanın içinde olması ve etrafta başka bir evin olmaması resmen tehlike sinyalleri veriyordu.

Titreyerek pencereyi kapattığımda kendimi biraz daha iyi hissetmiştim. Ormana baktıkça içim bir tuhaf oluyordu. Rade'le yapayalnızdık. Beni burada kesip biçse belkide cesedim asla bulunmazdı.

"Otur." 

Rade'in sabahki halinden eser kalmadığını belirten duygusuz, sert bir sesti bu. Arkamı döndüğümde elinde ansiklopediye benzeyen bir kitap tuttuğunu gördüm.

"O ne?" diye sordum pencerenin pervazına oturarak. Bana cevap vermeden kitabın kapağını gösterdiğinde geçen gün okulda bana gösterdiği kitap olduğunu fark ettim. Ama o kitap bendeydi. Eve gittiğimde çantamın içinden çıkmıştı. Şimdi onun elinde ne arıyordu? 

"Ama-" diye söze başlamıştım ki başını sallayarak beni durdurdu.

"Onu çantana koyan bendim," dedi sakince. Ama benim sormak istediğim bu değildi.

"Onu nasıl geri aldın? Evime mi girdin?" Bu düşünce beni ürperttiği kadar heyecanlandırmıştı da.

"Bu... Onun bir kopyası." Yalan söylüyordu. Apaçık yalan söylüyordu! Gözlerimin içine baka baka hemde. Yinede bir sebebi olmalı diyerek sesimi çıkarmadım. Ama bu konu kapanmamıştı.

Yatağa oturarak kitabın kapağını okşadığında nedense yanına gitme isteği duydum. Ve bunu yaptım. Gidip yanına oturduğumda o yanık kokusu yine etrafı sarmıştı. Aramızda iki karışlık mesafe olmasına rağmen kalbim delicesine atıyordu.

"Tanrı'ya inanır mısın?" diye sordu gözlerini bana dikerek. Bakışlarımı adem elmasına indirerek yutkundum.

"Evet."

"O zaman neden kiliseye gitmiyorsun?" dedi. Hadi ama Rade. İkimiz. Başbaşayız. Bir evde. Ve konumuz ne kadar kötü bir Hristiyan olduğum mu?

"Bana Tanrı'ya inanıp inanmadığımı sordun. Onu sevip sevmediğimi değil."

Sakin ol Solyn. O tırnaklarını içeri çek tatlım. Ama sivri dilim benden bağımsız olduğu için konuşmaya ara vermeden devam ettim. "Ondan nefret ediyorum."

"Neden? Sana ne yaptı?" Başını bana biraz daha yaklaştırarak mırıldandığında kendimi geri çekmek istedim ama yapamadım. 

"Bilmiyorum." Neden bunları konuşuyorduk, neden böyle şeyler söylüyordu bir türlü anlayamadım. Rade'in tuhaflaştığı zamanlar oluyordu ama şimdi daha bir garipti sanki. Benden ne istiyordu ki?

"Bunları konuşmak istemiyorum." Hızlı hızlı nefes alarak ayağa kalktığımda bileğimden tutarak beni tekrar oturttu. Bunu hiç zorlanmadan yapmış olması şaşırtıcıydı.

"Konuşacağız," dedi üstüne basa basa. Kendimi birkaç karış yana kaydırarak yumruklarımı sıktım. Bana emir mi veriyordu? Üzgünüm Rade, ne kadar baştan çıkarıcı olursan ol şu an gözümden düştün. Bir kıza emir vermemen gerektiği öğretilmedi mi sana? Özellikle benim gibi bir kıza.

O an ne yapsam bilemedim. Karşımda normal bir erkek olsa çoktan ağzının payını vermiştim. Ama Rade farklıydı. Onunla konuşurken gerilirdiniz. Ne söyleyeceğini, ne yapacağını bilemezdiniz. Esprinizi ciddiye alabilirdi, ya da gerçekleri şaka sanabilirdi. Onunla konuşurken dikkatli olmak zorundaydınız. Rade, taşmaya hazır bir nehir gibiydi. Söylediğiniz tek kelime her şeyi mahvedebilir ya da tam tersini yapabilirdi. 

"Hep benden konuşuyoruz. Birazda senin hakkında konuşalım o zaman." Bu bir soru değildi. Ona alttan alttan emir vermiştim.

"Ben mi?" Birkaç saniye boyunca bana baktıktan sonra boğazını temizledi. "Tamam."

KuralWhere stories live. Discover now