Bölüm 18 / Rüya mı Gerçek mi

10.6K 573 19
                                    

Gözlerimi açtığımda karşımda Rade'in dudaklarını bulmayı bekliyordum ama ortada ne bir dudak ne de Rade vardı. Hatta ben bir yatakta yatıyordum ve odadan çok değişik kokular geliyordu.

"Kahrolası bu koku da ne böyle?" Yüzümü buruşturarak doğruldum ama bir şeyler döndüğü kesindi. Bayılmış mıydım? "Bayıldım mı ben?"

"Nihayet. Raph, paslanmışsın kardeşim."

Rade'in sesiydi bu. Bir başka erkeğin kıkırtısını duyduğumda gözlerimin faltaşı gibi açıldığını hissettim. Ne kadar zamandır baygındım merak ediyordum. En azından birinin eve gelmesine yetecek süre kadar baygın olmalıydım.

Bakışlarımı yanıma çevirdiğimde Rade'i ayakta dikilirken buldum. Kollarını göğsünün üzerinde kavuşturmuştu ve delici bakışlarını üzerime dikmişti. Bakışlarının yoğunluğu öyle fazlaydı ki bir an nefes alamadım. 

"Nasıl hissediyorsun?" Bu başka bir sesti. Ama odada ben ve Rade'den başka kimse yok gibi görünüyordu. Başımı hızla hareket ettirerek bütün odayı taradım ama hayır, sadece Rade ve ben vardık. 

"Ah afedersin. Unutmuşum."

Bir an sonraysa burnumun dibinde yakışıklı bir genç belirdi. Korkuyla iç çekerek başımı yastığa gömdüm. Çocuk en fazla on yedi yaşında gibi duruyordu ve itiraf etmeliyim ki çok yakışıklıydı. Burunlarımız neredeyse birbirine değiyordu ve tam olarak ÜZERİMDE DURUYORDU.  HAVADA. ASILI ŞEKİLDE.

"Rade!" Çığlık atarak gözlerimi kapattığımda Rade bir küfür savurdu.

"Onu korkuttun!"

Evet gerçekten korkmuştum. Normal bir insanın bunu yapabilmesi mümkün değildi. Üstelik çocuğun bedeni pembe-beyaz bir ışıkla parlıyordu. Ve sonra kafama dank etti. Rüyadaydım.

"Rüya değil mi bu?" Gözlerimi tekrar açarak üstüme baktığımda sadece tavanı gördüm. Buna rağmen elim ayağım titremeye devam ediyordu. Hadi ama. Gözlerinizi açıyorsunuz ve bam! Tam üzerinizde bir erkek uçuyor. İki seçenek var. Ya kafayı tırlattın ya da rüyadasın.

"Rüyada olduğunu mu düşünüyorsun?" Aynı ses. 

"Elbette. Eğer bu odada bir erkek olsaydı muhtemelen Rade onu çoktan parçalamıştı."

Sözlerimden sonra ne Rade'in sesini ne de o sesi duyabildim. Hâlâ yatakta yatmakta olduğumu fark ettiğimde yorganı üzerimden atarak ayağa kalktım. Fark ettiğim ilk şey ellerimde kırmızı lekelerin olduğuydu. "Bu da ne böyle?" Vücudumdaki tüm açık kalan yerlere baktığımda aynı lekeleri gördüm. Şeye benziyordu. Kurumuş kana.

"Neden Rade'in beni parçalayacağını düşündün?" Aynı erkek birden önümde belirdiğinde bu sefer korkmadım. Nasılsa rüyadaydım. Rüyadaydım, değil mi?

"Bir şeyler hatırlıyor musun?" Bu sefer konuşan Rade'di. Kahretsin, çok karışıktı. Bir türlü ana odaklanamıyordum. Teker teker konuşsalar olmuyor muydu sanki!

"Uyanmak istiyorum." Başımı iki yana sallayarak kendime bir tokat attım. Bir daha. Bir daha. Bir daha. Lanet olsun canım acıyordu ve uyanamıyordum. Sonunda tüm gücümü toplayarak kendime tokat atacaktım ki Rade aniden bileğimi tuttu. Dönüp baktığımdaysa gözlerinde saklayamadığı bir şaşkınlık vardı.

"Ne yapıyorsun? Bunlar gerçek." Diğer elini yanağıma koyup okşadığında acı aniden dindi. Yerine hoş bir serinlikle yanık kokusu geldi.

Hah. Rade rüyada bile aynısın canım. Gerçekçi, somurtkan, uyuz. Bir saniye. Nasıl olsa bunlar gerçek değil. Yani aslında söylemek istediklerimi şimdi söylesem rahatlarım. Sanırım.

"Biliyor musun Rade, uyuzun tekisin. Hiç gülmüyorsun. Herkese ezikmiş gibi bakıyorsun. Neredeyse iki yıldır aynı üniversitedeyiz ama hiç kimseyle konuştuğunu görmedim. Asosyalsin ve kız arkadaşın yok. Lanet olsun hiçbir çekiciliğin yok ama ben neden sana kapılmışım gibi hissediyorum?"

Sözlerimi öyle hızla söylemiştim ki nefes nefese kalmıştım. Sanırım buna o da şaşırmıştı çünkü gözleri fal taşı gibi açılmıştı. İçimden bir ses sanki yanıldığımı söylüyordu.

"Bu kız kafayı yemiş." Yine o erkek. Lanet olsun, daha ne zamana kadar burada kalacak? Rüyamda bile istediklerim olmuyor.

"Uyanmak istiyorum! Rade tam beni öperken bayılmış olamam. Hayır hayır hayır." Yüzümü ellerime gömerek pişmanlığın bedenimi ele geçirmesine izin verdim. Bir an önce uyanmak, Rade'in ne yaptığını görmek istiyordum. 

"Uykuda değilsin." Genç adam ellerimi tutup yüzümden çektiğinde havada süzüldüğünü gördüm. "Bana ne hatırladığını anlat." Gözleri sarı bir ışıkla yanıp söndüğünde kelimeler ağzımdan öylesine dökülmeye başlamıştı.

"Rade'le öpüşüyorduk ve sonra... Karanlık. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Ama vücudum biraz ağrıyor." Aslında bunu söylediğim an fark etmiştim. Gerçekten belim ve kollarım ağrıyordu.

"İşe yaramamış." Başını iki yana sallayarak biraz geri gitti. "Lucifer, sanırım neden ona hatırlatmak istemediğini anladım." 

Lucifer... Başım ağrımaya başlamıştı. Ama adam inatla konuşmaya devam ediyordu. Rade'e neden Lucifer demişti merak ediyordum. 

"Müdahale etmek istemedin çünkü böyle olacağını biliyordun. Micheal'ın onu cezalandıracağını biliyordun. Değil mi?" 

Micheal mı? Micheal da kimdi? Evet içkiyi fazla kaçırdığım gördüğüm rüyadan belli oluyordu. 

"Ne kadar ileri gidersek o kadar acı çekecek. Onu öptüğüm an ne hale geldi, baksana." Rade bana dönerek özür dilercesine bakmaya başladığında içim bir tuhaf oldu. "Bütün bunlar rüya, Solyn. Uyumaya devam et." Beni omuzlarımdan nazikçe tutarak yatağa oturttu. Elleri tedirgindi. Bir rüyaya göre her şey fazlasıyla gerçek görünüyordu. Duygularım, Rade'in dokunuşları, yanık kokusu, ağrılarım, acılarım...

Bir saniye. Rüyada acıyı hissedemezsin ki.

"Uyu Solyn."

Düşünmeye devam edemeden gözlerim kendiliğinden kapanmış, bedenim huzurlu bir uykuya dalmıştı.

Yeni bölümler haftada 1 gün gelecek. Pazar günleri. :D Neyse başka duyurum yok :D Ay çok az konuştum bu sefer. Neyse :D Yorumlarınızı esirgemeyiiin :D

KuralOnde histórias criam vida. Descubra agora