Bölüm On Dört - Sancı

237 52 54
                                    


İnsan sadece bedenen mi aldatılır? Ruhen aldatılır, düşünerek aldatılır...

BÖLÜM ON DÖRT


Can'dan mesaj geldiğinden beri yüz ifadelerini kontrol edemiyordu Arzu. Karşısında durmaksızın konuşan erkek arkadaşını dinler gibi yapıyordu fakat bunda pek başarılı olduğu söylenemezdi. Defalarca cevap yazmaya çalıştı, yazamadı; ilgisini mesaja yoğunlaştıramıyordu.

Sevgilisinin yaklaşık bir saattir kendini dinlemediğini fark eden Koray sonunda dayanamadı. "Arzu neler oluyor? Bir garip davranıyorsun, dinlemiyorsun beni."

Arzu bunu da dinlememişti ama erkek arkadaşının yüz ifadesinden sinirli olduğun anlamak çok da zor değildi...

"Canım, özür dilerim, kadınsal bir mesele. Kalkalım mı? Eve gidip dinlenmek istiyorum."

Koray'ın gözleri Arzu'nun elinde oynayıp durduğu telefondaydı.

"Kadınsal mesele demek... Peki, öyle olsun."

Ellerini birkaç saniye sıktıktan sonra sertçe havaya kaldırdı. "Hesap lütfen!"

Ortamı daha fazla germek istemeyen Arzu telefonu çantasına koyup arabada Koray'la konuşmaya çalıştı. Her ne kadar, aklı İstanbul sokaklarında yolunu kaybetmiş bir sokak çocuğu gibi olsa da...

***

"Bu gece yemekten sonra, yarının planını konuşacaktık Arzu onu bile konuşmadık. Her ne olduysa lütfen eski haline dön güzelim. Yarın annemle saat iki gibi gelip nişan için elbiseleri almaya geçeriz, uygun mu? O zamana kadar normalleşirsin herhalde?"

Arzu bir an nefessiz kaldı. Kendini berbat bir psikolojide hissediyordu. Koray'la yakın zamanda nişanlanacaklarını yeni öğrenir gibi irkildi, sanki çok basit bir konu gibi nasıl unutmuştu bunu?

"Arzu, neden konuşmuyorsun, endişeleniyorum! İstersen bir doktora gidelim canım? Bitkin görünüyorsun!"

Toparlamaya çalıştı kendini genç kadın, bu sırada evinin önüne geldikleri için kapı kolunu asılarak birkaç saniye daha kazandı. "Canım, lütfen yarın konuşalım bunu. Eğer iyi olursam gelirsiniz annenle birlikte olur mu? Lütfen kızma bana, yarın eski Arzu olacağım, söz!"

Sözünü bitirdikten sonra cevap beklemeden ve erkek arkadaşını öpmeden indi arabadan. Koray sinirden dudağını kemiriyordu. Hiçbir şey söylemeden hızla uzaklaştı. Asfalttan çıkan teker sesi Arzu'nun hücrelerine dağıldı.

***

"Banka hesap bilgilerinin telefon numarası şeklinde olduğunu bilmiyordum doktor hanımefendi!"

Yatağın üzerine attığı telefonda Can'dan gelen mesaj açıktı. Yüzünün her noktasına ilişmiş pişmanlıkla aynada kendini izliyordu. Sabahki kalp çarpıntısının yerini almış koca bir pişmanlık... Koray'ı sevip sevmediğini sorguladı önce; seviyordu, evlenme yoluna girmişlerdi. Nişanlanmak üzereydiler!

Peki Can? Daha bu sabah tanıdığı garip adam karşısında yaptığı onca hareket de neyin nesiydi? Üstelik yüzünü dahi hatırlamıyordu. Eğer cevap verirse her şey daha da çıkmaz bir hal alacaktı. Aynadaki yansımasına dikti gözlerini.

"Saçmalıyorsun kızım! Altı üstü değişik bir adam ve ben de onu tanımak istiyorum. Hepsi bu."

Kendini rahatlatmaya çalıştı, başarılı olamadı. Çünkü yeniden dikmişti gözlerini aynadaki yansımasına.

"O yüzden mi zorla numaramı verdim? Aynı şeyi Koray yapsa ne hissederdim? Bir insan sadece bedenen mi aldatılır? Ruhen aldatılır, düşünerek aldatılır... Ben de böyle yaparak Koray'ı aldatmıyor muyum?"

Birden aynanın karşısından kalktı ve telefonu eline aldı. Can'ın açık duran mesajını bir kez daha okudu.

"Banka hesap bilgilerinin telefon numarası şeklinde olduğunu bilmiyordum doktor hanımefendi!"

Seçenekler bölümüne girerek mesajı bir saniye içinde sildi. Cevap vermeyecekti. Bir hata yapmıştı ve bunu kendince düzeltiyordu. Ya da düzelttiğini sanıyordu. Vakit kaybetmeden Koray'a bir mesaj gönderdi.

"Söz verdiğim gibi! Yarın, 2'de bekliyorum sizi, hatta şimdi de gelebilirsin! Kendimi affettireceğim! Gece henüz yeni başlıyor öyle değil m?"

Can'a mesaj atarak yaptığı hatanın üzerini olabildiğince hızlı bir şekilde kapatmak istiyordu. Telefonunu bırakıp elbiselerini çıkarmadan banyoya girdi. Sonuna kadar açtığı suyun altına yürüdü, elbiseleri vücuduna yapışıyordu. Güçlükle kurtuldu üzerindekilerden. Soyunmuştu günahlarından, ıslak ve çıplaktı. Beyaz tenini yüzünden kopup gelen makyajlar lekeliyordu. Kafasını kemirip duran türlü düşünceden arınıp kendini Koray'a hazırlamaya çalıştı.

***

Yaklaşık bir saat geçmişti, vücudu ve saçları banyo havlusuyla sarılı bir şekilde oturuyordu. Zil çaldığı sırada üzerini giymediği için kapıyı öylece açmaya karar verdi. Ruhundaki kararsız sancı, elbisenin vücuttan sıyrılırken verdiği hazzı ve huzuru yaşamasına izin vermeyecekti, biliyordu. Bir an önce zoraki bir gücün altına bırakmak istiyordu kendini. Ezilmek... Ezildikçe unutmak... Evin geneline hâkim olan beyaz rengi çoktan bulantıya dönüşmüş, huzursuzluk kusuyordu içeriye.

Arzu, kapıyı açmadan önce dürbünden baktı, beklediği kişiydi gelen, Koray'dı. Birkaç ürkek nefes çekti içine, kapıyı açıp hiçbir şey söylemeden içeri asıldı sevgilisini. Dudaklarını ısırırcasına öpüp var gücüyle kendine bastırdı. İlk anda ne olduğunu anlayamayan Koray da bıraktı kendini Arzu'nun enerjisine.

Üzerindeki banyo havlusu düştü genç kadının, tüm vücudu titriyordu. Koray'ın parmakları arasında ıslak saçları dağıldı.

İkisinin yükselen ve yükseldikçe derinleşen nefesleriyle biraz daha silindi Can'a dair düşünceleri. 

Kapattı gözlerini. 

Vücudunu ve hislerini küçük inlemeler arasında Koray'a teslim etti...

Titriyordu... 

Bölüm Sonu

SESLİ KİTAP - Cennet BeyazıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin