Bölüm Yirmi - Resim

179 38 70
                                    

Zihnimin her noktası seninle dolu. Bir zaman sonra kafam paramparça olacak gibi hissediyorum. Korkum bundan değil, o parçalar arasında seni kaybetmekten.

BÖLÜM YİRMİ - RESİM

"Emin misin?" diye sorup sürekli en başından anlatmasını istiyordu. Oğlundaki değişimleri ofiste masanın altına saklandığı sırada az çok kendi de duymuştu fakat şimdi Talha'nın anlattığı şeyler bambaşkaydı.

Tüm hastalığı atlatmış, normal, sağlıklı biri gibi bahsediyordu Can'dan. Duydukları mucize etkisi yaratıyordu, içi içine sığmıyordu Cemil'in. Hemen gidip oğlunun karşısına çıkmak istedi, yanından ayrılırken gerçekleşen kuru, yakıcı, boğazını tahriş eden o uğursuz veda hariç aylardır dokunamamıştı ona.

Âh nasıl da özlemişti kokusunu! Göz çukurlarına biriken mutluluk gözyaşlarıyla oğlunu düşünürken Talha'nın sesi duyuldu telefonun diğer ucundan.

"Cemil Bey, orada mısınız?"

Can yanından ayrılır ayrılmaz Cemil'i arayıp müjdeli haberi vermişti Talha. Aslında Can'ın iyi olması bu tiyatro oyununun bitmesi demekti ve bir oyuncunun en son isteyeceği şeydi perdenin kapanması. Oysa Talha perdesini çoktan kapatmıştı. Eğer perdesi yeniden açılırsa bunu Can'ın sağlıklı bir şekilde karşısında oturduğu bir salonda yapmak için yemin etmişti kendine.

"Buradayım." dedi Cemil.

"Sen şimdilik aynı şekilde devam et Talha'cığım. Ben Well ile konuşacağım, ne yapmamız gerektiğini bilmiyorum. Üstelik bu kadar ani bir şekilde iyileşmesi normal mi onu da soracağım. Eğer her şey normalse karşısına çıkacağım oğlumun. Hasta olan bizdik ve iyileştik diyeceğim! Sarılacağım doya doya."

Talha da umutlu fakat endişeliydi, çok ani gerçekleşen bu dönüşümü henüz tam anlamıyla hazmedebilmiş değildi. Bal rengi gözlerini kısıp Can'ın konuşmalarını hatırladı. Düzelmişti... Evet, kötü düşünmeyecekti. "Nasıl isterseniz. Umarım her şey istediğiniz gibi olur Cemil Bey." diyerek telefonu kapattı.

Ofisindeki masada geçirdiği on bir ayı düşündü Talha. Elini durmadan kısa saçlarına götürüp rahatlamaya çalışıyordu. Hiçbir final ona bu kadar zor ve heyecan verici gelmemişti.

***

Mutluluk ve heyecan karışımı hisleriyle evin içinde dolaşmaya başladı Cemil. Kafasındaki sonsuz cümlelerle birlikte bir sağa bir sola yürüyordu. Oğlunu, Elif'in acısının arasında kollarına ilk aldığı anı hatırladı. Ona nefretle bakışını, Can'ın ise kızıl bir çaresizlikteki yüzünü... Şimdi hepsini bir kez daha görüyordu. 

Ağlamamaya direniyor gibiydi Can. Kendinin dünyaya geliş biletinin, annesinin dönüş bileti olduğunu bilircesine bir rahmin yorgunluğu vardı küçük gözlerinde. 

Öyle çaresiz, öyle yanlış zamanda açan bir çiçek.

Cemil oğlunu hemşireye bırakıp odadan çıkarken Can'ın yüzündeki kızıllık ve suskunluğun ağırlığı devam ediyordu. Ta ki Cemil odadan çıkıp yeniden morga, Elif'in yanına inene kadar sürmüştü bu sancılı sessizlik.

Cemil yeniden Elif'in başında, soğuk metalin önünde ağlamaya başladığı sırada Can da ağlamaya başlamıştı. Boğazını patlatırcasına haykırıyordu çaresizliğini.

***



Birbirinden farklı düşüncelerle evinin ahşap merdivenleri ağır adımlarla çıkmaya başladı Cemil. Çok uzun süredir yapmadığı bir şeyi yapacaktı. Can'ın odasının önünde durdu...

SESLİ KİTAP - Cennet BeyazıWhere stories live. Discover now