Bölüm On Beş - Sağanak

239 55 59
                                    

Dün gece ölmüştü ruhundaki küçük kız, boğulmuştu pıhtılaşmış bekâret kanının ortasında...

BÖLÜM ON BEŞ - SAĞANAK

Telefonu hiç vazgeçmeden, dört seferdir aynı melodiyle çalmaya devam ediyordu. Nihayet gözlerini güçlükle açtı. Yatağın yanına çevirdi başını, Koray yoktu. Sonra kendi çıplak vücuduna ilişti gözleri. Ayaklarının ucuna toplanmış ince yatak örtüsünü göğüslerine kadar çekerek masanın üzerindeki telefonu beşinci kez aynı melodiye başlıyor olmanın verdiği işkenceden kurtardı.

"Efendim?"

Koray erkenden uyanıp işlerini ayarlamak ve günün planını yapmak için çıkmıştı evden.

"Sonunda uyandın sevgilim! Bir saat içinde hazır olursun değil mi? Ayrıca dün sana ne oldu bilmiyorum ama arada böyle olabilirsin, benim için mahsuru yok! Harika bir gece yaşattın bana, teşekkür ederim!"

Konuşmasının sonuna gevrek bir kahkaha ekledi. Koray'ın sözüyle dün gece geldi gözünün önüne, pişmanlığını bastırmak için yaptığı şey yeniden pişman olmasına sebep olmuştu: kan, karanlık, huzursuzluk!

İnsanlar aynı döngünün palyaçosuydu ne de olsa. Sadece isimler, olaylar ve zamanlar değişiyordu. Bir hata yapılmışsa yıldırım hızıyla yeni bir hata ile eskisi örtülüyordu. Çivi çiviyi insanlar üzerinde sökmüyordu, aksine, iki çivi birden yara veriyordu!

Cinsel olarak daha önce hiç gitmediği kadar ileri gitmenin, kadınlığını teslim etmenin verdiği rahatsızlığı hissediyordu şimdi içinde. Dün gece ölmüştü ruhundaki küçük kız, boğulmuştu pıhtılaşmış bekâret kanının ortasında.

"Arzu, orada mısın?"

"Buradayım. Tamam, bir saat içinde hazır olurum."

Arzu'nun ses tonu Koray'da yeniden endişe uyandırdı ama üzerine gitmek istemedi. "Peki canım, seni seviyorum. Görüşürüz."

"Ben de. Görüşürüz Koray."

Telefonu kapattıktan sonra bir elinde tuttuğu ince yatak örtüsüyle beraber ayağa kalktı. Önünde makyaj malzemelerinin ve çeşitli kutuların bulunduğu aynanın karşısına geçti yeniden.

İnce beyaz örtüyü bıraktı elinden, yumuşak teninde kayıp yere düştü yatak örtüsü. İğrenerek seyrediyordu vücudunu. Bir damla yaş süzüldü gözlerinden, yanaklarına kadar indi. Yanaklarından boynuna; boynundan göğüslerine...

Sonra bir damla daha. Bir daha... Bir daha...

Hıçkırarak ağlamaya başladı. Üstelik ne için ağladığını bilmeden... Yüreğinde başlayan sızı kasıklarına kadar iniyordu.

Gözyaşlarını eliyle geçiştirip ruhsuz adımlarla banyoya yürüdü. Bir an önce kendini toparlaması gerekiyordu.

***

Ciğerlerine güçlü bir nefes çekerek zile bastı Koray. Üzerine tam oturmuş beyaz bir gömlek, özenle taranmış koyu sarı saçları ve kahverengi gözleriyle damat olma ihtimalinin mağrurluğunu asaletle taşıyordu. Kapı on saniye içinde açıldı. Koray'ı o halde gören Arzu gözlerini birkaç saniye şaşkınlıkla açıktan sonra gülümsemeye çalıştı.

"Harika görünüyorsun!"

Aynı his Koray için geçerli değildi. Arzu, erkek arkadaşının özeniyle ters orantılı bir özensizlikte kilitliydi. Bol bir kot pantolon ve beyaz tişört giymişti üzerine ve kıvırcık saçlarının kıvrımlarına ihanet edip özensiz bir topuz yapmakla yetinmişti. Bu elbiselerle nişan alışverişi bir yana dursun; barbunya, bebek bezi ve yoğurt alınabilirdi en fazla.

SESLİ KİTAP - Cennet BeyazıWhere stories live. Discover now