#31 - Dünya

250 34 131
                                    


Can'lar, bölümden önce sizi bugün katılabildiğim gruba davet ediyorum. Dileyen gelsin. Facebook arama bölümüne Yuzarsif Kitapları yazarsanız çıkıyormuş.

Keyifli okumalar...




Bir hayat kadını olsa da asla annesi kadar güzel kokmuyordu yurdun yatakları, hiç sevmemişti burayı. Çünkü anne beyazın en güzel tonuydu...



BÖLÜM OTUZ BİR – DÜNYA




                 Cemil başını sallayıp "Hatırlamıyormuş." dediği anda yaşlı müdürün ağzından tek bir kelime çıktı. Cemil'in ve Wellbeck'in kulaklarını sağır eden tek bir kelime.

"DÜNYA"

Titreyerek yaşlı adama döndü ikisi de. Cemil'in gözlerinden bir damla kopmuştu, boğazına nefes almasını engelleyen bir ket vurulmuşçasına zorlandı konuşurken.

"Ne dedin sen az önce?"

Adam yaşlı hafızasını biraz zorlayıp kadını hatırlamıştı.

"Elif'in annesinin ismini sormadın mı sen bana?" Dünya idi ismi."

Saniyeler içinde iki kez 'Dünya' ismini duyan Wellbeck de tercümeye gerek kalmadan anlamıştı adamın söylediklerini.

Zaten duymak istemediği, korktuğu cevap buydu.

"Artık ben ne biliyorsam sen de aynısını biliyorsun Cemil. Sana sürekli sözünü ettiğim ve şu kana adar içimde tuttuğum, inanmak istemediğim şey buydu. Karının annesinin ismi Dünya. Oswald bunu da söylemişti bana. Çünkü gerçek nüfus bilgilerinde bu isim çıkıyormuş, sizdeki kimlik bir nevi sahteymiş. Şimdi anladın mı neden bu kadar ısrar ettiğimi?"

Cemil boş gözlerle yere bakıyordu. Hangi kelimeyi seçse yine de içindeki anlamsızlığı anlatamazdı.

"Ama... Dünya, Can'ın ananesi mi oluyor şimdi? Nasıl olur bu?"

Wellbeck için kilit nokta da bu kısımdı zaten.

"İşte buradan sonrasını beraber bulacağız Cemil. Lütfen önce kendini toparla ve Dünya hakkında bildiği başka şeyler varsa anlatmasını rica et beyefendiden, işimize yarayabilir."

Cemil içinde hiçbir duygu belirtisi olmayan bir şekilde konuştu.

"Özür dilerim az önceki çıkışım için. Dünya hakkında bildiğiniz duyduğunuz başka ne varsa anlatın lütfen bize."

Yaşlı adam, Cemil'in neden birden renginin attığını ve asabileştiğini anlamadı. Boğazını temizleyip bitkin sesiyle bildiklerini ve parçalar halinde hatırladıklarını anlatmaya devam etti.

"Pek bir şey bilmiyorum. Ama dediğim gibi, hayat kadınıymış. Bir adamla kavga edip intihar etmiş. Kızının gözleri önünde... Zaten o olaydan sonra geldi Elif yurda. Hep annesini aradı... Her zaman ve her yerde."

***




        Koyu yeşil boyası dökülmüş, kirli duvarlarına çeşit çeşit anı sinmiş bir oda demekti yalnızlık. Herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda küçük bir kız çocuğu ağlayacak olsa önce burada duyulurdu gözyaşının kokusu. Beşinci kattaki evin üç odası da birbirine kan davalıydı; ayrı ayrı kirlenmişti hepsi. Kapı girişindeki büyük odada, birkaç parça elbiseyi koymak için kırık bir dolap ve hemen yanında üzeri muhtelif lekelere bürünmüş yatak vardı. Bir de içinde hiçbir zaman yemek pişirilmemiş küçücük ve iğreti bir mutfak bulunuyordu, büyük odaya tutkun. Diğer odalar bomboştu, pencereleri gazete kâğıtlarıyla kapatılmıştı. Nemli taban tahtaları aylardır hasretti gün ışığına.

SESLİ KİTAP - Cennet BeyazıWhere stories live. Discover now