3.BOLUM- KURABİYE

18.7K 1K 84
                                    

O günün gecesi, Denizin korktuğu gibi Baran hastalanmıştı, gece yarısı çocuğun ateşi ile baş edemeyen Deniz hemen hazırlanıp hastaneye gitmek için evden çıktı. Koskoca yoldan bir tane bile taksi geçmez mi diye düşünürken oğlu bir yandan kendi bir yandan ağlayarak koşmaya başlamıştı bile, yaklaşık 10 dakika kadar koştuktan sonra, taksi bulabilen deniz, hemen hastaneye sürmesini söyledi. Taksici adam arkada kucağında ki bebek gibi ağlayan kadını görünce içi cız etmiş, daha hızlı sürmeye başlamıştı.  Hastanenin önünde duran taksiden, parayı adama uzattığı gibi hastaneye koşmaya başlamıştı bile. Anne yüreği oğlunun canı yandıkça kendi canı çekiliyor gibi hissediyor, onun yerine acı çekmeyi diliyordu. Nöbetçi hemşire hemen gelip bebeği kucağından aldığında boşluğa düştü gibi hissetti, bu  Baranın ilk hastalığı değildi 1 yaşına kadar kaç kez hastaneye yatmıştı ama anne yüreği alışamadı. Hemşirenin ardından giderken hala endişe içinde bakıyordu, gelen doktor hemen Baranı muayene edip hemsireye serumun içine katacağı ilaçları diyip, reçeteye de kullanması gereken ilaçları yazıp denize verdi.  Hemşire serumun hazırlayıp geldiğinde minik elinin üstünden intraketi taktı, giren iğne ile çığlık çığlığa ağlayan Baranın alnını öperek sakinleştirmeye çalıştı ama pek de başarılı olamamıştı. Ilaç etki ettikçe baran uykuya teslim etmişti kendini.  Serum bitene kadar başından bir dakika bile ayrılmamış dalgınca oğlunu izlemişti. Şimdi Ali yanlarında olsaydı, gece gece taksi aramak zorunda kalmazdı. Babası yanında olsaydı, belki bu kadar acı çekmezdi. Ahh! Şimdi Ali yanında olsaydı hiç bir şey böyle olmazdı. Bu kadar acı, keder olmazdı.  hamileliği zulüm gibi gelmişti, hemen hemen yatarak geçirmişti 9 ayı. Hele doğumu, öldüm demisti, burdan sağ çıkamam ben demişti, hatta bu yüzden hemsireye Alinin telefonunu vermişti, burdan sağ çıkamazsam bu adamı arayın gelsin demişti.  Ama doğumdan sonra kalbi dursa  bile kalp masajı ile kendine gelmişti. Ahh ilk önce Ali için sonra Alisizlik için ölmüştü.  Ahh şimdide bu bebek uğruna ölüp ölüp dirilmişti.

Biten serumu çıkaran hemşirenin gidebilirsiniz demesi ile oğlunu sarıp sarmaladı ve kucakladı. Hastanenin karşısındaki eczaneden ilaçları alıp taksi ile evine döndü. Sabahın ilk ışıkları ile gözlerini kapatmaya başlamıştı ki aklına Burcuya mesaj atmak geldi, bugün pastaneye inmeyeceğini, merak etmemeleri gerektiğini bildiren bir mesaj atıp oğlunun yanına yatarak uykuya teslim oldu...

...

  Sabah erken kalkan Ali gidip o pastanede kahvaltı yapmayı istedi, aslında kahvaltı tamamen bahane, onun istediği Denizi hatırlatan kurabiyeleri yemekti. O kurabiyeler Denizdi. Oraya kurabiye almaya degil de sanki Denizi almaya gitmişti. Pastanenin  önüne arabayı park edip indi, pastaneye girince dün ki kızı gördü ve gülümsedi, hemen girişteki masaya  oturduğun da, gelen kıza siparişini söylemişti bile

  "Dün ki kurabiyelerden istiyorum"

  Burcu, Denizin yaptığı kurabiyelerden isteyen adama gülümsedi, herkes bu kurabiyeyi çok seviyordu ama deniz tarifini kimseye vermiyordu ki kendi de yapsın

  "Üzgünüm beyfendi o kurabiyelerden yok suan"

Ali duyduğu şeyle huzursuz oldu bi an

  "Neden?"

Burcu sorgulayan adamı anlamasa bile cevap verdi

"Onları patronumuz yapıyor, ve patronum bugün gelemediği için yapılmadı"

  Duyduğu ile morali bozulan Ali ayaklanıp iyi günler diyerek çıktı pastaneden. Arabasına atladığı gibi şirkete gitti. Odasına girmeden sekreterine sert kahve istediğini söyledi ve dosyalara gömüldü bile.  Gelen kahvesini sıcak sıcak içerken yine aklına Deniz gelmişti.  Dünden beri onu anımsayıp durmuştu. O soğuk içerdi kahvesini, Aliye de sorardı her seferinde 'dilin yanmıyor mu?' Diye. Gözlerini acıyla yumdu Ali.  Kahvesinden bir yudum daha aldı, dilinin yakması hoş bir tat veriyordu ona göre, ve mırıldandı sessizce

Deniz Yanıyor!Where stories live. Discover now