9.BOLUM

17.6K 915 75
                                    


Acı... insanı var eden en büyük duygudur. Acıyı hisseden insan, hayatı hisseder; kıymeti bilir.
Acıyı hisseden insan, yaşamayı bilir...

Ali ilk kez yaşamak istemedi. Bu eve adım attığı anda hissettiği tek şey ACI olmuştu. Iliklerine kadar hissetmişti o keskin duyguyu.

Ve içinde ki poyraz da savrulmuştu farklı farklı yerlere. Evet Ali savrulmuştu.
Geçmişe...

Aradan geçen iki ayda Ali gündüzleri kendini işe vurmuş, geceleri ise içkiye. Eve geldiği zaman denize sahip olduğu yatakta sürekli o günleri hatırlayıp durmuştu. Hiç bir şeye pişman değildi. Ne kovduğuna ne dediklerine. Sadece ona şiddet uyguladığı için çok pişmandı.
O anı hatırladıkça kendine kızıp durmustu. Nasıl yapmıştı böyle bir caniliği hâlâ anlayamıyordu. Ve aklına Denizin kanlar içinde ki hali geldikçe kızıyordu.

Bir de; birlikte oldukları gece, vücudunda geçmek üzere olan morlukları hatırlıyordu. Işte bu öldürüyordu Aliyi. Sadece buna pişmandı. Sadece...

Yeşim, geç bulduğu Baran ile olabildiğince fazla vakit geçirir olmuştu. Bunun en büyük mükafatını da, Baranın ona hala demesi ile almıştı. Alışmıştı küçük adam Yesime. Fazlası ile sever olmuştu. Gerçi nasıl sevmesin ki? Her gün gelirken küçük hediyeler getiriyor, saatlerce oyun oynuyor, parka götürüyordu. Böyle halayı kim sevmez ki?!

Elindeki küçük araba ile pastaneye adım attı Yesim. Baran bu arabaları çok sevmişti ve bu yüzden Yeşim yeğeni için bu arabanın her rengini alıyordu. Koleksiyon yapacaktı Baran için. Aradan yıllar geçince güzel bir şekilde anacaklardı bugünleri...
Pastaneye girince seslendi

"Baraaan!"

Ismini işitir işitmez arkasını dönmüştü küçük adam. Karşısında Yesimi görünce çığlık atarak koşmaya başlamıştı.

"Hayaaa!"

Yere dizleri üstüne çöküp kucağını açtı Yeşim, birazdan bu küçük adam onun boynuna atlayacaktı ve Yeşim ayağa kalkıp iki tur dönecekti. Bu onlar arasında bir çeşit selamlasma gibi olmuştu. Ama aradan geçen saniyeler içinde Baranın tiz çığlığı geldi kulaklara. Hızla ayağa kalkıp Baranın yanına koştu Yesim.

Bu arada mutfaktan Deniz de koşarak çıkmıştı. Can parçasının ağlayışını duydukça canından can gitmişti Denizin. Yeşim Baranı kucakladığında Denizde hemen yere çöküp oğluna baktı. Baran öyle içli içli ağlıyordu ki anladı canının çok yandığını, bir kaç dakika iki kadın da sakinleştirmek için uğraşsalar da becerememişti. En sonunda Deniz sormaya başladı.

"Baran, annem neren acıyor oğlum?"

Bir kaç kez tekrarlanan sorunun ardından, baran kolunu göstermişti. Ağlamaya devam ederken Yeşim dayanamayıp ayaklanmıştı bile. Kucağında Baran ile çıkarken, denize seslendi.

"Baranın kimliğini al gel hemen!"

...


Hastaneye geldiklerinde, Deniz kucağında oğlu ile hızla yürürken Yeşim acilin kayıt bölümüne koşmuştu bile. O kadar telaşlıydı ki, kimliği inceleyemedi bile. Kayıdı yaptırıp; muayene odasına gittiler. Anne oğul odaya girerken Yesim sandalyeye oturmuştu.
Can parçası iyi olsun diye dua mırıldanıyordu. Aradan geçen vakitte elinde ki kimliğe dikti gözlerini. Yutkundu.
Gözleri koskocaman olmuş şekilde bir kez daha baktı.

Bu nasıl olurdu?

...

Çekilen röntgen ve yapılan muayene sonrası kolunda çatlak olduğu anlaşılmıştı. Küçücük kolunu alçıya almışlardı. Allah'tan yaşının küçük olması avantajı vardı. 10 gün sonra çıkacaktı alçı.

Deniz Yanıyor!Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt