10.BOLÜM "DENİZ!"

17.9K 971 44
                                    

  Sabah erken saatte kalkıp kahvaltı bile yapmadan şirkete geçti Yeşim. Bugün iki toplantıya katılacak ardından Baranın yanına geçecek. Radyoda çalan şarkıya bir yandan eşlik ederek geldi şirkete. Asansöre binip 6.kata çıktı ve hemen odasına girdi. Koridor sonunda onu gören Canı görmeden...

  
Uzun zamandır görmediği, ara sıra uğrayıp imza atıp giden sevdiğini görünce bir garip oldu Can. Sanki soluduğu hava bir anda gül kokmuş gibi hissetti. Kan pompalayan kalbinde bir an huzur hissetti. Kanayan yarasının biran iyileştiğini hissetti.
  Katılacakları toplantıyı bahane edip Yesimin odasına doğru ilerledi. Sessizce odaya girdiğinde arkası dönük bir şekilde hararetli hararetli konuşan kızı gördü. Bir kaç saniye sessiz kalıp dinledi Yesimi.  Duydukları ile kaşı çatılsa bile bekledi , sabırla...

  "Halil Bey, nasıl halledersiniz bilmiyorum ama bugün saat 11 e kadar bana 250 bin lira getirin! Size çal demiyorum ki! Bankadan al gel parayı diyorum!"
 
Duydukları ile rahatsız olan Can kendinden beklenmeyecek şekilde sabırla bekledi.

  "Eğer 11 e kadar o parayı getiremezseniz, Ertaş holdinge veda edin!"
Ve ardından kapatmıştı telefonu. Yeşim bir insanı işi ile tehdit etmezdi. Buna imkan yoktu. Ne için istiyordu o kadar parayı şüphelendi Can. Zaten son zamanlarda iyice başına buyruk yaşar olmuştu. Biri mi vardı acaba hayatında? Aklına gelen ihtimalle bir an yüksek sesle sordu.

"Sen ne yapacaksın o kadar parayı?"

Duyduğu gür sesle yerinden sıçramıştı. Hışımla arkasını dönüp Cana baktı

"Sen ne zamandır laf dinliyorsunuz?"

Bu adamı sevdiği kadar kimseyi sevmemisti. Ama olmayınca olmuyordu işte. Sevdiği adam onu hiç sevmemisti

"Sana soru sordum Yeşim! Ne ya-pa-cak-sın o kadar parayı?"

Bastıran bastıra sorduğu soru ile hilal gibi kaşlarını iyice çattı Yesim.

"Sanane Can!"

Biran da bağırdı Yeşim de. Bu adama bırak sesini yükseltmeyi, gözlerini bile devirmeye kıyamazdı. Sırf Baran ve Deniz uğruna, gerekirse Candan bile cayardı .

"Kimle yiyeceksin lan o kadar parayı?"

Dişlerinin arasından tıslayarak sordu Can. Laf ağzından çıkınca farketti bir an da ne dediğini. Tam ağzını açıp düzeltecekti ki karşısındaki kızın dolan gözlerini görüp sustu.

   Sırf Cana olan sevgisinden, çocukça bile olsa sevgilisi olmamıştı Yeşimin. Bırak Canın imasını, o başka bir erkekle el ele bile tutuşmamıstı. Şimdi Can, canını almıştı.

  "Sanane Can! Sen kimsin de bana  hesap soruyorsun? Istediğim ile istediğim gibi yerim paramı. Sana mı soracağım?"

Insanı çileden çıkaracak bir ses tonu ile konuştu Yesim.

  "Ben öyle demek istemedim Yeşim-"

Bağırarak kesmişti Canın sesini Yesim.

"Yeşim değil! Yeşim hanım diyeceksin! Ben, senin ÇALIŞTIĞIN şirketin SAHIBIYIM!"

Bağırarak kurup bir iki saniye Canın yüzüne baktı. Biliyordu çok ağırdı bu dedikleri ama kendisi  de hafif şeyler işitmemişti.

"Ve hiç bir çalışanım, sende dahil; bana hesap soramaz"

Sinirden kıpkırmızı kesilen Can, elleri yumruk halinde bekliyordu. Karşısında ki kız zehirlerini çıkartmıştı ortaya belli. Kendisini de Canı da zehirlemeden duramayacaktı.

"Şimdi, odamdan çıkın Can BEY"

Hızla  arkasını  dönüp çıktı odadan Can. Toplantıyı düşünmeye çalışıp, kafasını dağıtmayı hedefledi. Ama Yesimin sesi kulaklarından bir türlü silinmedi....

Deniz Yanıyor!Where stories live. Discover now