15.BÖLÜM

16.6K 976 79
                                    

   Aradan geçen günler boyunca Deniz ne evden çıkmış ne de eve başka birini almıştı. 22 gün boyunca evde sadece Baranla vakit geçirmişti. O gün hastane de DNA örnekleri verilmiş, Ali yeniden Deniz ve Baranı eve bırakmıştı. Eve çıkmak istediğinde Deniz durdurmuştu onu.

"Yakında tamamen  alacaksın, bari son zamanlarda bırak benimle kalsın"

Ne kadar karşı gelmek istese de arkasını dönüp yürüyen kadına baktı sadece. Az zaman sonra hep onda olacaktı ne de olsa. Bu yüzden Denizin dediği gibi yapmıştı. Bir daha hiç gelmemişti yanlarına. Ama bina kapısına bir adam dikmişti. Güvenmiyordu bu kadına. Kaçma ihtimaline karşın böyle önlem almıştı.

   Anne oğul son gününü yaşıyordu. Günlerdir deli gibi Baranla ilgilenmişti. Her gün onun istediği yapılmıştı. Ne isterse o olmuştu. Bugün de mutfakta pasta yapıyorlardı(!) Yanlış anlaşılmasın un savaşı değil, pasta yapıyorlardı. Ama Baran önce yumurtayı alıp Denize fırlatmış, annesinin saçını yumurta yapmıştı. Normalde kızacağı bir şeydi belki ama bu kez kahkahalarla güldü Deniz. Sonra üstüne atılan unla şaşırıp kaldı. Kendisi de avcuna aldığı unu Barana attı. Anne oğul tamamen bembeyaz olduklarında ikisi de kahkaha atıyorlardı. Mutfak aşırı batmış olsada, onlar çok eğlenmişlerdi. Hele Baran! Annesine olan aşkı arttıkça artmıştı. Her aşkın sonunda ayrılık vardı ama, ölüm de ayrılıktı. Eninde sonunda ayrılırdı insan yani. Baran çok yakında ayrılacaktı annesinden, ilk aşkından...

    Una bulanan oğlunu alıp banyoya gitti. Güzelce yıkadı oğlunu, tüm yaramazlıklara rağmen. Banyodan sonra üstünü giydirdi, saçlarını kuruttu. Saçları kurutulurken yorgunluktan uyuyakalmıştı Baran. Hemen yatağa yatırdı oğlunu ve kendi yıkandı bu kez. Saçlarını tarayıp hafif kuruttu, oğlunun yanına uzanıp izlemeye başladı Baranı.
    Ne güzel bir çocuktu bu! Kendi evladı olduğu için mi öyle geliyordu acaba? Yok yok Baran gerçekten çok güzel bir çocuktu.
  Elleri hafif hafif oğlunun saçlarında gezinirken başladı konuşmaya.

"Affet anneyi oğlum. Affet. Ben böyle olsun istememiştim. Ben senden ayrılmak istememiştim. Belki sende kızacaksın büyüdüğünde, baban gibi. Kendi yalnızlığından kurtulmak için beni babasız bırakmak istedin diyeceksin belki. Ama ben böyle olsun istemedim annecim. Ben senin iyiliğinden başka hiç bir şey istemedim. Bana kızma oğlum olur mu? Sende baba gibi kıyma anneye. Sen kızarsan dayanamam ben. O pislik babana bile dayandım ama sana dayanamam. Sessizliğe dayanamayacağım gibi. Seni çok seviyorum oğlum. Seni ölecek kadar çok seviyorum"

Doğru demişti Deniz. Baranı ölümü göze alacak kadar çok seviyordu. Hamileliğinde ki sıkıntılar bitmeyince  almak istemişlerdi bebeği. 'Seni öldürebilir ' demişlerdi. Ama kabul etmedi Deniz. Öleceksem bile bu yüzden ölürüm demişti. 9 ay boyunca her gün ölmüştü sanki. Çok ama çok kötü dönemlerdi. Kanaması oluyordu ve bu yüzden hastanede yatmıştı sürekli. Hiç durmadan kusmuştu. O kadar çoktu ki bu yüzden damar yolu ile beslemişlerdi kaç kez. Bunların hepsi geçmişti. Ama doğum. Ah o doğum anı bitmişti Deniz. Çektiği acının haddi hesabı yoktu. Saatlerce acı içinde kıvranmıştı. Ama her şeye değerdi Baran. Ölmeye bile değerdi...

  

...


Ertaşlar da ise işler karışıktı. Eve dönmüş olmasına rağmen kimseyle konuşmayan Anıl, kendini hem Denizin yaşadıkları hem de kendi yürek yangınından ötürü soyutlayan Yeşim, eve uğramayıp kimseyi de kendi evine almayan Ali. Ve üç çocuğunun haline içi kan ağlayan Hülya Hanım. Aile paramparça olmuştu, Deniz denen kadın yüzünden. Böyle düşünüyordu artık yorgun anne. Kendilerinin yaptıklarını görmeden...

"Kızım, yemeğe inmeyecek misin?"


Yine koca bir sessizlik olunca çaresiz çıktı odadan Hülya Hanım. Söylene söylene aşağıya indi. Sofraya oturmadan eşini bekledi. Ama merdivenlerden inen abi kardeşi görünce gözleri ışıldadı. Anıl ve Yeşim sakince masaya gelip oturdular. Peşi sıra da Yusuf Bey geldi. Koskoca adam da şaşkındı. Beklemiyordu masada iki çocuğunu. Çorbaları içerken Yeşim bozdu sessizliği

Deniz Yanıyor!Where stories live. Discover now