5.BOLUM

17.6K 1K 120
                                    

Aradan geçen iki hafta da, Yeşim her gün pastaneye gelip Deniz'i beklemişti. Ama ne Denizi ne de Denizden bir haberi elde edemedi. Burdaydı Deniz hissediyordu bunu. Dün garson çocuk tarafından yaka paça atılmıştı resmen, bugün sırf bu yüzden sokağın karşı tarafında arabadan izliyordu. Bugün tüm gününü buna ayırmıştı. Şirkete uğramayacağını Aliye sabah demişti, Ali de pek umursamamış tamam diyip kahvaltısına devam etmişti zaten.
Elindeki su şişesinin kapağını açıp bir yudum daha içti. Gelmeliydi Deniz. Gelsindi artık, aradan dakikalar geçti, saatler devrildi Yesimin ümidi artık zedelenmeye yüz tuttu. Öğle saatlerinde dolu dolu olan pastaneden siyah eşofmanı, üstüne mavi kısa kollu t-shirtü, ayağında parmak arası terliği ve kucağında uyuyan bir bebekle bir kadın çıktı. Hemen bir kaç adım yandaki bina apartmanına girdi. Ve Yesim tanımıştı, aradığı kişiyi. Sadece biraz daha kilo almıştı yoksa aynı Deniz vardı karşısında. Saçının boyu bile değişmemişti. Gözyaşını silip indi hemen arabadan. Hızla binaya girip bekledi, kaçıncı katta oturuyordu acaba. Merdivenleri çıkmaya başlayınca önüne gelen ilk kapıyı çalıp sormayı akıl etti. 18 basamağı çıkıp birinci kata gelince eli önündeki kapının ziline gitti. Basarken içindeki sevinci hissetti, yüzünde 3 yılın sonunda aradığını bulmanın az da olsa sevinci vardı. Zile basıp kapının açılmasını beklemeye başladı...

....

Geçen günler içinde bir daha ugrayamamıstı o pastaneye. Baranin çekiminden korkup, gidememisti bir daha. Ama her gün şirket şoförü uğrayıp mutlaka alıyordu ona o kurabiyeleri. Bunu alışkanlık haline getirmişti artık. Her gün Denizi anımsadığı gibi... Hızla açılıp kapanan kapıya baktığında, Canı görmesi ile kaşlarını çattı

"Sizin köyde kapı çalma diye bir şey yok mu kardeşim"

Can gülüp cevap verdi

"Valla benim köyüm bile Yok, adetlerini ne biliyim"

Canın cümlesi ile gülüp eli ile geç işareti yaptı.

"Hayırdır niye geldin yine"

Can bozulmuş ayağına yatıp kırgınca konuştu

"Aşk olsun, Bende geçerken uğrayım demiştim, cık cık cık"

Uzayıp giden sohbette şirketin davaları ile ilgili gelişmeleri konuşmuşlardı. Can her ne kadar istemese de şirketle ilgili davaları üstlenmiş olarak buluyordu kendini,

"Yeşim nerelerde, alacağım dosyalar vardı ama odasında bulamadım?"

Ali başını sallayıp cevapladı

"İşi varmış bugün gelmeyecek"

Can son günlerde Yesimin davranışında ki garipliği fark etmişti. Daha isyankar daha umursamaz olmuştu. Biraz da boşlamıştı işleri. Acaba dedi içinden , ' acaba biri mi var hayatında'...

...

Çaldığı kapının açılmasını beklerken heyecanı git gide artmış, saniyeleri saymaya başlamıştı. 9. saniyede açılan kapı da, gördüğü suret ile donup kaldı. Tıpkı karşısında ki Deniz gibi...

Karşısında Yesimi görmek tahmin edebileceği bir şey değildi. Nasıl bulmuştu kendisini? Niye bulmuştu? Gözlerinden akan bir damla yaş ile kendine geldi, hemen kapıyı kapatmak istese bile Yesim araya ayağını koymuş bunu engellemişti.

Acı dolu bir fısıltı geldi kulaklarını

"Deniz!"

Ve ardından hızla kendisine sarılan bir çift kol. Tepki vermeden durdu Deniz, gözünden süzülen yaş ile bekledi. Yeşim kollarını çözüp içeri girdiğinden mecburen oturma odasına ilerledi. Dakikalardır süren sessizliği Yesim bozdu.

Deniz Yanıyor!Where stories live. Discover now