"Deniz!"
Odaya girdiği ilk anda, kanape de uyuyakalan kadını izlemeye başlamıştı, ipeksi saçlarının yüzünü gizleyişi, ellerinin yüzünün altına kapatışı... melekti bu kadın melek. Ama unutulan bir şey de şu ki, Azrail de bir melekti. Bu kadın onun meleğiydi ama Azrailliği seçmişti...
Dalıp gittiği melek yüzlü kadının yavaş yavaş kaşlarını çatışını izledi. Uğruna öldüğü yüzün gözyaşları ile ıslanışını, dokunmaya kıyamadığı saçlarını kendi elleri ile yoluşunu.
Gül kokan teninin boncuk boncuk terleyişini izledi. Ne olduğunu anlamadan sayıklayışını izledi.
Yapmayın diye yalvarışını dinledi. Tepki verme yetisini kaybetmiş gibi kapı eşiğinden uyuyakalan kadının acı içinde kıvranışına şahit oldu.
Çığlık çığlığa yardım dileyişine anlam veremedi, çırpınan bedenine baktı, kendi kendine saldırışına...En sonunda "Allah'ım al canımı " diyerek acı dolu yalvarışını duydu. Bu acı kokan dua ile girdiği transtan çıktı. Koşar adımlarla uğruna öleceği, ama nefreti ile öldüreceği kadının yanına ulaştı.
"Deniz, uyan Deniz!"
Sarstıkça ağlayışı derinleşti
"Deniz, uyan güzelim, Deniz"
Omzuna koyduğu el ile bağıran Deniz, iyiden iyiye korkutuyordu artık
"Deniz, uyan cennetim uyan n'olursun"
Ali' de farkında olmadan göz yaşı döküyordu artık. Denizin uyanmayışı kendini bu denli parcalayışı canından can alıyordu.
En son uyandırmaya çare bulamayınca hızla tokat attı Denize. Denizin yanağından çok kendi canı yüreği acımıştı ama buna mecbur hissetmişti.Uyanıp yaşlı gözlerle etrafına baktı ilk. Ardından gozlerini Aliye dikti. Korka korka kanepe de geriye doğru gitmeye çalıştı. Ama gideceği yer belliydi, sınırlıydı.
"Deniz, iyi misin?"
Çıkmayan sesi ile cevap veremeyince, kafasını sağa sola salladı hafifçe.
Yatağın kenarında bulunan küçük su şişesinden zorla bir yudum su içirdi. Ellerini omzuna yerleştirdiği kadın tir tir titriyordu.
Kışın ortasından, karlar için de çıplak kalmış gibi titriyordu..."Ne oldu? Ne gördün rüyanda?"
Bu kadarını diline getirmişti. Ama dahasını sormak isterdi.
'Ne oldu, ne gördün, ne gözünde ki incilere sebep oldu? Neydi senin gül yüzünü solduran...'Hala konuşamayan kadın kafasını öne eğdi, sanki utanılacak bir şey yapmış gibi...
"Anlat Deniz. Içinde sana dert olmasın, söyle derman olayım"
Derdin kendisi derman olur mu ki? Soramadı. Lâl olmuş dili, yara almış kalbi diyemedi. Sensin benim en büyük derdim diyemedi. Sensin benim can yaram, canımı yakan, canımı alan diyemedi..
"Ka-ka-kabus gör-gördüm"
Iki kelimeyi kekeleye kekeleye zar zor diyebildi. Deniz konuşamadı, Ali içinde çığlık kopardı. Deniz sustu, Ali hayata küstü. Deniz öldü, Ali gömüldü...
"Anlat Deniz"
Sanki saatler evvel kurallar koyan kendi değilmiş gibi, şefkat uyguluyordu. Sanki canını acıtan kendi değilmiş gibi acısını alıyordu.
Sanki acıttığı yerleri tek tek öpüyordu...
"Anlat, anlatta içini yaralamasın"
Ali her konuştuğunda bir hıçkırık koptu Denizin dudaklarından,
anlatsa anlar mıydı? Geçti ben varım yanında diyip sarar mıydı? Yaralarını bile öpüp okşar mı? Ali, Denizin yaralarına bile yar olup gözü gibi bakar mı?
YOU ARE READING
Deniz Yanıyor!
General FictionUğruna öl deseler düşünmeyecek kadar seven bir kadındı Deniz. Ama ölmekten beter edildi. Sevdiğinden ayrılırken ondan bir parça kalsın istemişti. En güzel parçayı aldı, oğlunu, Baranı.. 'Akşam üstü kucağında oğlu ile oturmuş karşısında ki denizi...