27. BÖLÜM

18.6K 1.2K 370
                                    

Insanlar çaresiz kaldıklarında tutunacak bir dal ararlar. Elini tutup kaldıracak bir el, yüreğini öpüp iyileştirecek bir yürek.
Bir çocuk düştüğü zaman, gelip onu kucaklayacak birini ister. Mesela kızlar en çok babalarını sever, ilk kahraman, ilk aşk, bazen de ilk yara. Ya da erkekler ilk annelerine aşık olur. Öyle ki annesi gibi olan kadınlara vurulurlar genelde. Bazen de en büyük hayal kırıklıkları olur anneler, oğullarının.
Bir bebek sevgiyi görebilmek için ağlar, bir çocuk anne babasının ilgisi için nazlanır. Bir genç kız, sevgilisi gelsin kollarını sarsın diye trip atar. Ya da bir kadın kocası beğensin tekrar tekrar sevsin diye süslenir. Yani insanlar hep sevildiklerini hissetmek için çabalar farkında olmadan da olsa...
Ama Deniz... Ahh Deniz. Ne bebekken onu kokusu ile sakinleştiren annesine ağladı, ne de ateşi azıcık yükselse ortalığı yıkacak babasına nazlandı. Yoktu çünkü. Onun anne babası yoktu .  Onun trip atacak sevgilisi yoktu. Bir Alisi oldu, ona da bırak trip atmayı, gülüşünü titretecek korkusu ile surat asmadı... Şimdi bir kocası vardı doğru, ama Denizde kocasının beğenen gözlerini görme  isteği yoktu. Denizde oğluna dolayacak kolları yoktu. Denizde artık sevgi taşıyacak yürek yoktu. Ölmüştü, bedeni inatla gömülmemiş bekletiliyordu.
Ve şimdi ölen kadını, adamın biri çıkmış, hayata döndermeye çabalar olmuştu. Günlerce bıkmadan usanmadan, Aliden yediği yumruklara bile aldanmadan gelip Denizle iletişime geçmeye çabalar olmuştu.
Ümit bu kızın olmayan abisi olmuştu sanki. Kardeşini korumaya çabalayan, kanatları altına alan, bir abi...

...

"Deniz, güzelim ne olur konuş."

Yaşanan o olayın ardından on bir gün geçmiş, ama Denizin ağzını bıçak açmamış, önüne gelen yemekten yememiş, sadece kuru ekmek ve su. Kendini cezalandırır gibi davranır olmuştu. Oğlu ile ilgilenmeyi geç, bir zamanlar girmemek için yıktığı odasından dışarı adım atmaz olmuştu.

"Abicim? Konuş, bak bugün gözlerin de farklı bir hüzün var. Ne oldu söyle?"

Dizlerini karnına çekmiş ve kollarını dizlerine dolamış kadın, oturduğu yerden sallanarak yine karşı duvara bakmaya devam etti. Yanında sabah beri konuşan adamın sesini duyuyor, ancak dediklerini anlamıyordu. Sahi ne diyor bu adam? Sadece abicim kelimesini algılayabildi ya başka?
Dinlemeye, dinlediğini anlamaya zorlasa da kendini yine fayda etmedi.

"Senden bir şey isteyeceğim ama Ali bilmeyecek söz mü?"

Bir şekilde öğrenmesi gerekiyordu; bunun içinde ne kadar utansa da Umitten yardım alacaktı.

"Söz güzelim söz"

Günlerdir konuşması için çabaladığı kadının ne isteyeceğini sormadan söz vermişti.

"Bana hamilelik testi getirir misin?"

Hâlâ adet olmamıştı. Ve artık ciddi şekilde korkuyordu. Imkansız denecek kadar küçük bir ihtimal demişlerdi ama ihtimal vardı işte.

"Tamam"

Sormadan sorgulamadan tamam demişti. Bir kadın bunu kocasından istemeliydi ama Deniz, yedi kat yabancı bir adamdan istiyor. Ali ne yapmıştı da bu kadın özel bir isteği bile yabancı bir adamdan istiyor diye düşündü?

"Ümit abi, Ali bilmeyecek  değil mi söz verdin?"

Yukarı tükürse bıyık aşağı tükürse sakal dedikleri durumdaydı. Hele sonuçlar çıksın o zaman düşünürüm diyerek gülümsedi

"Merak etme abicim, demeyeceğim. Ben gidip eczaneden alıp geliyim. Ulan Deniz, karıma bile ben almadım sana alıyorum, kıymet bil"

Sonunu biraz daha neşeli sesle söyleyerek Denizin  yanağını sıkıp çıktı evden. Hızla eczane bulup test aldı. Ne olur ne olmaz diye fazladan iki tane daha almıştı.
   Yeniden Denizin yanına geldiğinde onu  aynı pozisyonda bulması anlamsızca canını sıktı. Bu kadın neden böyleydi? Evliydi. Sevdiği adama kavuşmuştu geçte olsa, bir oğlu vardı dünyalara bedel olacak kadar güzel. Ama bu kadın neden bodrum katta kalıyordu? Neden bu şekildeydi? Neler oluyordu belli değil. Ali de anlatmamıştı, Deniz zaten sessizleri oynamaktaydı.

Deniz Yanıyor!Where stories live. Discover now