33.BÖLÜM

18.1K 1.1K 213
                                    

Akşam üzeri anne oğul tartışa tartışa girdiler  evden içeri. Bugün şirkete gitmeyip evde dosyalarla uğraşan Ali yükselen sesler ile ayaklanıp kapıya doğru ilerledi

"Bir daha götürmeyeceğim bu eşşek sıpasını bir yere, sen bak o zamanlar da"

Çatık kaşlara,  kızarmış surata, ateş eden gözlere sahip Denizi, ve suçlu olduğu için yere bakan oğlunu görünce anladı Ali. Baran yine durmamıştı

"Hem söyle bakalım Baran Bey, niye üzdün beni o kadar?"

Kızgın sesini az da olsa yumuşatıp sormuştu. Ali hemen, kendisine bakan oğluna başı ile işaret vermişti burda. Yoksa Deniz azarlayacaktı.

Yukarı koşan Baranın ardından Aliye baktı

"Senin yüzünden böyle oldu bu çocuk"

Taş yine kendisine gelince hafifçe gülümsedi

"Abartma Deniz, çocuk o, yaramazlık yapacak elbet"

Yorgunca omuzlarını düşüren Deniz salona doğru ilerlerken söylenmeye devam etti

"Çocuk tamam ama, dur diyince 'babama derim' ;yapma diyince 'bana kimse kızamaz '; ayıp diyince ' babam var bir şey olmaz' diyor. Ali böyle gitmez bu, birbirinize bağlısınız ama çok şımarıyor, iki gün sonra baş edemez olacağız"

Haklı olduğunun farkındaydı ama oğlunun o boncuk boncuk bakan gözlerine kıyamıyordu ne yapsın?

"Tamam Deniz, bir daha buluşma günlerinizde Barana ben bakacağım, evde ya da şirkette ilgilenirim ben oğlumla oldu mu?"

...


Günler geçerken Ali dediği gibi yapar olmuştu.  Denize iyi geldiği için Sıla her çarşamba,  buluşma günü gibi ayarlamış, Yeşim, Deniz, Sıla buluşup konuşur, alışveriş yapar olmustu. Ve Ali artık her çarşamba Baranı şirkete getirir olmuştu. Işin aslına bakılırsa Baranla burda ilgilenmek daha kolaydı. Kız güzeli denilecek kadar güzel, ve çok tatlı olan bu çocukla şirketteki her çalışan ilgilenir olmuştu. Baran da fazla ilgiyi sevdiği için şirkete gelmek için çabalamaya başlamıştı günler geçtikçe. Denizin ilk başlarda pek gönlü olmasa da sonradan kabul etti ve Baran pazartesi çarşamba cuma babası ile şirkete gitmeye başladı. Şirkette o kadar rahattı ki, Ali yeri gelince şirkette bırakıp dışarıya çıkabilecek kadar rahatlamış ve güvenmişti. Bu sırada Denize de iyi geleceği için kurs ayarlamış ve o günlerde pasta kursuna gitmeye başlamıştı. Her şey fazla düzenli ve güzel ilerliyordu.
Mehmetin arama çabaları işe yaramaya başlamış, kredi başvurusu yapan Alp'in Konya da olduğu anlaşılmıştı. Konya da bir tanıdık savcı ya da hakim olmadığı için arkadaşlarını işin içine girdirip, Konya da kendisine yardım edebilecek birisini bulmuştu.
Ve şimdi uçakta, Konya'ya ilerliyordu...



....





Yatakta, cenin pozisyonun da uzanan Deniz, yatağın diğer tarafının çökmesi ile Alinin yanına geldiğini anladı. Uzun zamandır düşündüğü şeyleri konuşmak için arkasını döndü.  Tavana bakan adamı izledi kısa bir süre. Çöken yüzünü, hafif moraran göz altlarını, kirli sakallarını inceledi.

"Ali?"

Başını hafifçe sağa çevirip Denize baktı Ali

"Efendim güzelim?"

Yutkunan Deniz, desem mi demesem mi diye tereddütteydi ama başladı konuşmaya

"Sana bir şey demek istiyorum ama, yeniden eskisi gibi zorba olacaksın diye korkuyorum"

Fısıldayarak konuşmuştu resmen ama Ali tüm algılarını Denize odakladığı için anlamıştı dediklerini.
Elini kaldırınca gözlerini kapatan kadın yüreğini ağrıtmıştı. Kaldırdığı elini şefkatle Denizin yanağına koyup  baş parmağı ile oksamaya başladı. Gözlerini titreterek açtı Deniz

Deniz Yanıyor!Where stories live. Discover now