11.BÖLÜM

17K 1K 115
                                    

Çıkarılan alçının ardından muayene de olup çıkmışlardı hastaneden. Deniz her ne kadar hemen eve gitmek istese de Yeşim yemek yemeyi teklif etmişti. Daha doğrusu zorla yemeğe götürmüştü. Geldikleri lokanta da sipariş edilen çorbalar gelince, Deniz ilk önce Barana yedirmeye başladı. Bir Baran bir kendisi derken çorbalar bitmiş, ana yemeğin gelmesini beklemeye başlamışlardı. Bu arada yine havadan sudan konuşmalar başlamıştı. Sohbet uzayıp giderken masaya gelip oturan adam, herkesi şoka uğratmıştı.

Hastane çıkışından beri takip ettiği üçlüyü bir restorantta bulunca biraz bekledi. Gidip gitmeme konusunda kararsız kalsa da en sonunda gidip masaya oturdu. Karşısında ona şaşkın şaşkın bakan iki kadına baktı. Ardından uyuklayan çocuğa. Çocuğun kim olduğunu şimdilik önemsemeden ayaklandı ve Denizi de kaldırdığı gibi sarıldı. Bu kız kardeşi olmuştu. Yüreği yaralı kızı kırıp dökmüşlerdi. Sımsıkı sarıldı, yavaşça akan gözyaşlarını Denizin omzuna döktü. Deniz olacakları hissetmişti. Oğlunun ondan kaparılacağını hissetmişti. Tepkisiz durdu. Abi gibi gördüğü adama kollarını dolamadı, onu itmedi. Tepkisi durdu sadece. Ağlamadı, gülmedi.

Karşısında Canın Denize sarılışını içi yana yana izledi. Canı kendinden bile kıskanırdı, Denizden de kıskanırdı. Ama ağlama sebebi bu değildi. Canı tanırdı. Kendi Deniz için nasıl herkesi karşısına aldıysa; Canda Ali için yapardı bunu. Yeşim de Deniz gibi anlamıştı. Denizin ölüm tarihinin yaklaştığını.

Uzunca bir süre sarıldı, 3 yıldır görmediği Denize. Ama kendisine tepki vermeyen Denizi farkedince yavaşça açtı kollarını. Karşısında ifadesiz şekilde duran kadına baktı. Bu kadın Deniz değildi. Deniz öyle güzel bakardı ki, kış günü yazı hissederdi insan. Öyle güzel gülümserdi ki, buz tutmuş yürekleri terletirdi. Bu Deniz o Deniz değildi. Karşısında ki kadın, ölü gibi buz kesmiş bir kadındı...

Uzun süren sessizliği, Can böldü.

"Deniz nasılsın, nerelerdeydin bunca zaman, ne yaptın ne ettin?"

Sakin gibi çıksa da sesi, telaş içeren sorular sormuştu. Deniz ifadesiz bakışını Cana dikti. Bir anneyi evladından ayrılma düşüncesi, bitirirdi. Denizde bitmişti ve bu yüzden acımadan bitirecekti herkesi!

"Çok iyiyim (!) Bunca zaman, Alinin beni attığı cehennemdeydim. Yandım durdum, başka bir şey yapmadım. Sen nasılsın?"

Sesinde ki imadan, yüzünde ki kızgınlıktan, gözlerinde ki acıdan irkilmişti Can. Cevap vermeye yüzü tutmadı. Sustu. Bu kez Yeşime dönüp konuşmaya başladı.

"Ne zaman buldun Denizi?"

Canım dediği adamın gözlerine baktı. Olacakları anlamıştı; kaçışı yoktu, yapacak bir şey yoktu. Sakince cevapladı

"Iki buçuk ay oldu"

Duyduğu ile kaşları çatılan Can biraz yüksek sesle konuştu bu kez.

"Iki buçuk ay oldu ve sen sakladın öyle mi? "

Sonuna doğru bağıran adama bu kez ateş açar gibi baktı

"Evet sakladım. Kardeşimin bir kez daha öldürülmesine izin veremezdim!"

Yükselen sesler ile sıçrayan Baran uyku mahmurluğu ile ağlamaya başladı. Deniz hemen kucaklayıp boynuna yatırdı. Oğlu yavaş yavaş sakinleşirken, kendisi ağlamaya başladı bu kez. Canın kendisine olan bakışlarına dikti gözlerini. Usul usul süzülen yaşları oğlunun minicik elleri sildi.

"Aylama anne"

Oğlunun sesi ile canı acıya acıya yumdu gözlerini. Baran sildikçe yenisi eklendi gözyaşlarına. Ağlamayı bırakan Baran da annesinin göz yaşlarına eşlik etmeye başladı. Kendisini bir türlü durduramadı acılı anne. Şu ana kadar çok ağlamıştı ama oğlu 'aylama anne' dedi mi susmuştu. Bu kez susmadı Deniz. Biliyordu bunlar belki de oğlunun sesini son duyuşlarıydı. Sessiz ağlayışı artık hıçkırıklara dönmüştü. Annesinin kucağında annesi ağladıkça ağlayan Baran da artık bağırarak söylüyordu annesine.

Deniz Yanıyor!Where stories live. Discover now