Bölüm 10

23.2K 1.4K 300
                                    

Medya Maroon 5 She Will Be Loved

Offf... Resmen ter bastı arkadaşım. Kafama tüküreyim ben neden tutturdum ki bu kıza seksi olsun diye? Oldu işte al, ne yapacaksın oğlum şimdi? Yok yok.. Bu hiç iyi olmadı..

Işık gibi bir kızın nasıl benim talihime düştüğü hakkında hiçbir fikrim yok. Saadettin Bey bana bir gün geldi, asker arkadaşının kızıyla evlendiğim takdirde beni rahat bırakacağını söyledi ama kız asker arkadaşının değil peri padişahının kızı çıktı, ilginç değil mi? Ya ben bu olayın neresindeyim? Kız diyor ki, kıskanç kuzeni iftira atmış, babası mecbur bırakmış evlenmeye. Olabilir mi? Yani bu kadar basit mi bu işler? Ben bu hatunu dışarıda görmüş olsaydım da yapışır bırakmazdım. Dikkatinizi çekerim, benden bahsediyorum, Tan Şahinsoy yani, öyle alelade biri değil. Ben bu hale geldiysem sokakta rast geldiği her on erkekten onbirinin dibinin düşmesi lazım böyle afete. Peki, bu koşullarda bir kadın neden babasının uygun gördüğü herhangi biriyle evlenmeye razı olur? 

Yok arkadaş, bunlar hiç normal şeyler değil. Benim Işık'tan etkilenmemem lazım. Eğer ben yanarsam.. Ve eğer bu kız benimle Saadettin Bey onu okutsun, şirketin başına oturtsun diye evlenirse.. Ben dayanamam ki.. Düşünebiliyor musun, ne gurur kalır ne özgüven bende.. Yerle bir olurum oğlum. Hey Allahım... Sen aklımı bende bırak ne olur..

Ne yapmalı, bilmiyorum. Işık'la açıkça konuşsam bana karşı dürüst olacağını nereden bileceğim? Daha bugün tanıdım ki zaten on yıldır da tanısam kadın milletine fazla da güven olmaz. Saf bir şeye benziyor ama belli mi olur? Babamla anlaşmalı evlilik planlayan kız beni ayak üstü yer.. Çünkü Saadettin Efendi öyle kolay kolay kimsenin lafıyla iş yapacak adam değildir. O da Işık Hanım'ın rüzgarına kapılmış belli. Kıza bakarken gözleri parlıyor adamın, pek hevesli. Arada beni harcamaktan da zerre kadar pişmanlığı yok. Göz göze geliyoruz babamla, bana ters bakıyor. Yüzümün asıklığını hayra yormadığı açık. Yormasın da zaten, hiç memnun değilim çünkü halimden. Ah Saadettin ah.. Bir ateşin içine attın ki beni.. Yanıyorum da su verenim yok..

- Işık, su versene bana.

- Önünde ya, Tan..

- Olsun sen ver.

- Delirdin sen herhalde..

- Evet, biraz..

Kız uysal Allahtan.. Önümde duran bardağı alıp uzatıyor bana. Eli elime değiyor. Gözü gözüme değiyor. Ben ufaktan deliriyorum dostum. Ben tutuşuyorum temas eden yerlerimden. Su ver Leylam, su ver. Gözleri zümrüt gibi parlıyor, çekemiyorum gözlerimi. Işık alıyor bakışını benden, nazarım nazarında kalıyor. Geri ver kızım o gözleri bana. 

- Işık..

- Efendim, Tan? 

Hah şöyle, bana bak, başka tarafa bakma.

- Yakışmış elbise..

Bir süre yüzümü inceliyor, söylediğime anlam verememiş gibi. Güzel gözlerini çok az bir makyajla belirginleştirmiş. Konuşmak üzere dudaklarını araladığında.. Aklımdan geçenleri hiç anlatmasam daha iyi arkadaşım..

- Yüzün öyle demiyor ama..

Ah canım benim, dilim dışarıda ayaklarına mı dolanacaktım sev beni diye? O kadar da değil Işığım. Hemen kendimi açık edemem sana.

- Ne diyormuş yüzüm?

- Bilmem. Memnun değil gibisin.

- Yoo, normal halim. Elbiseyi beğenmediğimden değil yani. Sabahki halinden iyisin.

- Sağol yaa.. Yani iltifat ettin herhalde.. Pek anlaşılmıyor da..

Ben böyle kayıtsız konuşunca kızcağız kendini kötü hissetti galiba. Neyse, duruma göre nasıl davranacağımıza bakarız artık..

IŞIKTANWhere stories live. Discover now