Bölüm 20

22.6K 1.6K 421
                                    


Billur'un ani çıkışıyla sinirlenen Saadettin, uyarıcı bir tonda "Billur" dediyse de kadın yüksek sesle konuşmaya devam etti.

- Her şey değişti, Saadettin Bey.  Madem ki benim oğlum senin gözünde hayal kırıklığı, madem ki ben de hayal kırıklığının annesiyim,  bundan sonra bana karım deme. Sen sana, ben bana.. Yeter artık! Sürekli beğenmezlik, sürekli hakaret, bir de Işık Hanım'ın pohpohlanmasını dinler olduk.. Madem ki oğlumu geri getirmek için hiçbir şey yapmayacaksın, ben de bu evde kendi hayatıma bakarım artık. Güleryüz, sıcaklık, ilgi falan umma..

- Billur, bunlar bütün ev halkının önünde konuşulacak şeyler mi? Tamam, dün gece de söyledin, anladık.. Getiremeyeceğim oğlunu geri. Hatta kendi kendine dönmeye kalkarsa da sokmayacağım kapımdan içeri. Nasıl biliyorsan öyle yap. Yeter be, otuz yılımı yedin kadın, dinlemiyorum artık.

- Eğer ben sebep oluyorsam...

Işık'ın huzursuz çıkışına Billur'un yanıtı oldukça beklenmedikti.

- Sen, bu evi terk etmeme sebebimsin. Yoksa Saadettin Bey'in oğluma ve bana karşı davranışları zaten beni yıllardır rahatsız ediyordu.

Kız şaşkınlığını gizleyemedi.

- Nasıl yani? Terk etmeme sebebim derken?...

- Bütün gece hem ağladım hem düşündüm. Senin burada kalman lazım ama bu ancak benim sayemde mümkün olabilir. Gelin kayınpeder bir evde durmanız tuhaf kaçar, ailen de müsaade etmez. Tan'ın gidişini öğrendikleri anda baban seni almaya gelir, hamile halinle okuluna da göndermez, siz de benim kadar farkındasınızdır herhalde..

Saadettin açık açık 'bana mecbursunuz' mesajı veren kadına merakla baktı.

- Allah Allah! Senin bu işten ne çıkarın var peki?

- Ne demekmiş o? Çıkar derdinde miyim ben? Oğulcuğumdan oldum senin yüzünden, toruncuğumdan da mı olayım? Tancığımın emaneti o bana..

- Çıldırtma kadın beni! Tancığın denen şerefsiz çocuğu reddedip gitmedi mi? Hangi emanetten bahsediyorsun sen? Kötü kötü konuşturma beni Billur, vallahi billahi sinirlerim tepeme çıktı..

- Sinirle öyle söyledi o. Öfkesi geçince gelir, yavrusuna sahip çıkar.

- Tabii tabii. Bekle, yarın gelir oğulcuğun, hatta belki az sonra girer kapıdan. Bana bak!.. Sen bu babaannelik işine heveslisin herhalde.. Eğer.. Bak bir kere uyarıyorum.. Eğer bu çocuğu da oğlun gibi şımartmaya, tembelliğe, haytalığa alıştırmaya hevesin varsa unut.. Işık akıllı kız, nasıl çocuk yetiştirileceğini öğrenir, ona göre davranır. Kızın disiplin anlayışından asla uzaklaşmak yok. Şimdiden söyledim, aksine bir hareketini görürsem torunsuz kalırsın Billur.

😕😕

O gün akşama doğru Işık ve Billur Hanım birlikte Doktor Meral Hanım'ın çalıştığı özel üniversite hastanesine gittiler. Bu sefer Işık aklını tamamen elli yaşlarında, sevimli ve her daim yatıştırıcı, güven veren bir ifadeyle bakan doktorun söylediklerine verdi. Ultrason esnasında da gözünü dört açıp oğluna iyice bakan genç kızın kalbine inanılmaz bir sevgi ve merak hissi dolmuştu.

Normalde içindeki varlığını hiçbir şekilde belli etmeyen bebeği ancak ekranda görünce gerçek anlamda kabullenebiliyordu. Bu garip bir histi. Birçok annede olan sabah bulantılarının kendisinde olmayışı iyiydi elbette ama böyle de kendini hiç hamile gibi hissetmiyordu işte. Zaten çocuğun varlığını öğreneli henüz yirmidört saat olmuştu ve o yirmidört saat içinde korkunç şeyler yaşanmıştı. Bu koşullarda kendini garip hissettiği için kimse onu suçlayamazdı herhalde.

IŞIKTANWhere stories live. Discover now