Bölüm 43

22.1K 1.6K 261
                                    


Sarp, Şahinsoyların kokteyline gitmek konusunda kararsızdı, bu yüzden de ağabeyi ve yengesi çıkarken onlara katılmadı. İstanbul'a döneli bir gün olmuştu. Eski arkadaşlarıyla Bodrum'da birkaç hafta tatil yapmak genç adama çok iyi gelmişti ama geçirdiği keyifli zamanlar her fırsatta aklına düşen kızdan kaynaklanan huzursuz hisleri silemiyordu. Resmen baktığı her yerde, gördüğü her kızda Güneş'in çılgın ve baştan çıkaran enerjisini arıyor ama aklı o kızın kendisine hiç de uygun olmadığı konusunda ısrar ediyordu. Belki Güneş'i tekrar görse duyguları galip gelecek ve kendisini kalas diye çağıran biriyle ister istemez sevgili olacaktı.

Böylece Sarp, Güneş'in orada olacağını düşünerek lansmanda bulunmak istemedi fakat bir tarafı da görmek için yanıp tutuşuyordu. En sonunda kendine baskı yapmaktan vazgeçti çünkü pazartesi mecburen işe başlayacaktı ve korkunun ecele faydası yoktu.

Sarp, Yamaç ve Ezgi'den epey sonra yola çıkan Günhan Bey ve Mukaddes Hanım'ın peşine takıldı. Siyah ceketi üstünde mükemmel duran genç adam son derece dikkat çekici görünüyordu. Onun dikkatiyse sadece hemen girişteki masanın yanında duran, lacivert, vücudunu sarıp dizlerinin hizasında biten elbisesi ölçülü dantel ve taş detaylarla zenginleştirilmiş, saçlarının zarif topuzuyla fazlasıyla hoş görünen kızdaydı. Önden giden anne ve babası Billur Hanım'ın olduğu tarafa doğru yürürken kendisi geride kaldı.

Yaz gecesi, birbirinden şık ve elit konukları, yıldız ışıltıları ve hanımeline benzer mis kokularıyla romantizme bularken, Sarp hoşlanmaktan kendini alamadığı kadına yaklaştığı anda bir mahalle kavgasının tam ortasına düştü. Neyse ki Güneş'i gözüne kestiremeyen Saynur uzaklaşmayı tercih etti de mesele büyümeden kapanmış oldu.

- Güneş, görüyorum ki kendine yine bir eğlence bulmuşsun.

Sarp kızın bir anlığına irkildiğini fark etti ama hızla arkasına dönen Güneş'in öfke dolu elaları genç adamın soğuk bakışlarıyla çarpıştı.

- Ne iyi ettin de eğlenceme katıldın. Tüy misali böyle...

- Sende sürekli bir kavga etme arzusu mu var?

Kıyafetin v yakasının verdiği dekolte yüzünden bir anda tüm duyguları alarma geçen genç adamın sesi istediğinden daha sert çıkmıştı.

- Evet, eğer her gün birini dövemezsem yoksunluk belirtileri gösteriyorum. Böyle ellerim titriyor, kabus falan görüyorum.

Güneş'in son derece gergin cevabı genç adamı daha da germişti. O esnada Yamaç ve Ezgi de yanlarına yaklaştılar. Yamaç, öfkesini masadaki tartöletlerden çıkarmaya çalışan kıza yöneldi.

- Güneş, canım, biz o kadından uzaklaşırken sen neden yanında kaldın ki? Saçma sapan konuşup sinirlerini iyice bozdu değil mi?

Güneş terslenerek cevap verdi.

- Yoo, kızcağızın hiçbir suçu yok. Ben ona durduk yere saldırdım.

Yamaç şaşkın şaşkın kıza bakarken Güneş de buz gibi bakışlarını Sarp'ın yüzüne dikti. Genç adam bir şeyler söyleme ihtiyacı hissetti.

- Ben sana öyle bir şey demedim, bak ağabeyimle yengem ne güzel yapmış, uzaklaşmışlar.. Sen illa kalıp kavga etmek zorunda mısın?

- Siz ikiniz tanışıyor musunuz?

Yamaç'ın sorusunu kimse umursamadı, Güneş hararetle Sarp'a cevap yetiştirdi.

- Enişteme alenen asıldı, ablama hakaret etti..

- Eniştenle ablan dans ediyorlar baksana, umurlarında değil.. Lafı geçmişken Işık abla 'arkanı dön ve çık' modundan çıkmış herhalde. İyi görünüyorlar.

IŞIKTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin