Bölüm 36

22.7K 1.6K 417
                                    

CEO'ya ihtiyacımız yok mu? Aman ne kadar güzel.. Tan Bey ilk günden her şeyi kendi eline almaya niyetliydi demek ki. Ama Işık'ın dizginleri bırakmaya zerre kadar niyeti yoktu. Savaşsa savaş..

- Tan, ben öyle düşünmüyorum. Serhat Bey işlere hakim, piyasayı biliyor, herkesi tanıyor, senin bunları öğrenmen zaman alır. Hem her işi üstlenmek seni de çok yorar. Maazallah yine hasta olursun. Ayrıca bu bir parti, iş konuşmayalım, Pazartesi şirkette görüşürüz bu konuyu.

Işık'ın sakin bir ifadeyle söylediği sözler Tan'ın ilgisini çekmemişti. Bu adamı etrafta görmek istemiyordu, zerre kadar hoşlanmamıştı.. Bir şekilde gitmesi lazımdı. Çocuğun doğum günü arıza çıkma ihtimali için uygun bir yer olmadığından şimdilik konuyu kapatmakta sakınca görmedi.

- Işığım, dediğin gibi olsun, Pazartesi konuşalım.. Yani yanlış anlama Serhat, seni istemediğim için değil, sadece CEO'yla çalışma gereği görmüyorum.

Serhat, kendisine teklifsizce sen diye hitap eden yeni patronuna umursamaz ve soğuk gözlerle baktı.

- Neden yanlış anlayayım? Sonuçta holding sizin. Ne isterseniz yaparsınız. Benim için zaten sorun değil. Değerlendirebileceğim çok iyi teklifler var, sırf Işık Hanım'ın hatırı için düşünmüyordum bu zamana kadar.

- Ne güzel, biz de referans oluruz elbette.

İki erkek arada elle tutulur bir gerilim olduğu halde en sahte gülücüklerini havaya saçmakta sakınca görmediler. Şimdilik ikisi de alttan alıyordu ama açıkçası Serhat da bu zamana kadar hayalinden kurtulamadığı adamın gerçeğiyle yüzleşmekten memnundu. Tan'ın Işık'ı boşanmaya mecbur bırakacak kadar büyük bir hata yapması an meselesiydi, Serhat'ın aklında oluşturduğu imaj böyle söylüyordu. Senelerdir ilişkileri sabitti, adam ortada yoktu, kız duruma uyum sağlamıştı ve rahatsız değildi. Ama şimdi kızın ne kadar sinirini bozarsa kendi ipini o kadar çekmiş olacaktı. İşine karışarak bunu yapmaya başlamıştı bile. Işık sinirlendikçe Serhat destek olacaktı. Bu da kızın gözündeki değerini arttıracaktı.

Tan, Serhat'ın kendinden emin hallerinden hoşlanmamıştı. Böyle adamları iş dünyasında çok görmüştü. En ufak bir hatasını dahi bulup çıkarması, o alaycı gülümsemeyi suratından silmek için gerekliydi ve Tan bunu çok istiyordu. Adamın eli yanındaki sarışının beline dolanmış olsa da, bakışları, bedeninin Işık'a yönelimi, bambaşka şeyler anlatıyordu, Tan o mesajları okumakta zorlanmıyordu. İlk bakışta dahi kendini ele veren bir hali vardı ve muhtemelen kız arkadaşının varlığı sadece bu durumu maskelemek içindi. Genç adam meseleyi söz verdiği gibi şirkette görüşülmek üzere erteleyip Sevil'in bebeğiyle ilgilenmek üzere başını çevirdi.

...

İlerleyen dakikalarda Tan, Ozan'ın öğretmeni Nermin Hanım'la da tanışma fırsatı buldu. Partiye eşiyle birlikte gelen genç kadın, Tan'ı gördüğü için hem çok heyecanlanmış hem de içtenlikle mutlu olmuştu ve coşkusu konuşurken sesine de yansımıştı.

- Bu gerçekten çok güzel bir haber, umuyorum ki bir daha hiç ayrılmazsınız. Ozan'ın bütün sorunlarının kısa zamanda ortadan kalkacağını düşünüyorum.

- Ozan'ın sorunu mu var? Ne tarz sorunlar?

Tan'ın tedirginliği kadının kaşlarını çatmasına yol açtı. Böyle damdan düşer gibi sorun falan demese miydi acaba? Ama babasız büyüyen bir çocuk bu durumu hiç problemsiz atlatamazdı ki zaten..

- Dikkat dağınıklığı had safhada. Rehber öğretmenimiz ve Işık Hanım'ın Ozan'ı götürdüğü psikoloğun desteğiyle çözmeye çalıştık ama pek ilerleme kaydedememiştik. Şimdi aklını daha çok derslere vereceğine eminim ben.

IŞIKTANWhere stories live. Discover now