Bölüm 44

20.2K 1.6K 327
                                    

İn kız tezgahtan.. Aaa! Pis!..

Işık uyandı.. Sırtında temas eden bir şeyin varlığını hissediyordu, bir el?.. Genç kadın bir anda gözlerini kocaman açtı, yalıdaki odasında, yatağındaydı evet, ama arkasında biri mi vardı?.. Geceyi hatırlamaya çalıştı, en son Tan'ın şiir okuyan sesi kalmıştı aklında.. "Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden? Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu? Pervane olan kendini gizler mi alevden? Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu." (*) Ya gerisi? Gerisini muhtemelen dinleyememişti çünkü uyuyakalmıştı.

Genç kadın endişeyle doğrulup arkasına baktı. Hareketle uyanan Güneş de gözünü açınca abla kardeş şaşkınlıkla göz göze geldiler.

- Ben neden buradayım?

- Terasta uyuyakalmıştın..

Güneş gerinerek uzun uzun esnedi, sonra mahmur mahmur ablasına baktı.

- Neden uyandırmadın? Gidip yerime yatardım. Buraya nasıl geldim?

- Bilmiyorum. Herhalde Tan getirmiştir..

- Bilmiyorsun.. Sen de mi uyuyakaldın? Tan'ın yanında..

- Olamaz mı? Ben de senin kadar yorgundum.

- Olur tabii, olmaz mı? Da.. Sabah kendini yatakta Tan yerine benimle bulduğuna şükretmen gerekiyor ablacığım.. Adamın insafına kalmışsın resmen..

- Güneş, benimle ahlaksız bir şey yapmışım gibi konuşuyorsun.. Tan hala benim nikahlı kocam..

Işık belki birkaç şey daha söyleyecekti ama odanın aralık duran kapısı tıklatıldı ve Tan'ın "Gelebilir miyiz?" diyen sesi duyuldu. Genç kadının başından aşağı kaynar sular dökülmüş gibi oldu, söylediklerini duymuş muydu? Güneş, 'al sana' der gibi gözüyle kapıyı işaret ederken Ozan cevap beklemeden füze gibi odaya uçtu ve yatağa gürültüyle kondu. Annesini yanaklarından kocaman kocaman öpen çocuk sonra teyzesinin üstüne atladı. İkisi epey zaman alt alta, üst üste boğuştular, öpüştüler, gıdıklaştılar.. Kahkahalar, çığlıklar havada uçuşuyordu. Tan ise kapının pervazına yaslanmış Işık'a bakıyordu. Otuziki dişi ortada sırıtışına bakılırsa, evet.. Hepsini duymuştu..

- Tan..

- Söyle nikahlı karıcığım..

- Tan, gıcıklık yapma.. Ben şey demek istemiştim..

- Benimle yatmanın normal bir şey olduğunu söylemiştin, duydum.

Güneş, Ozan'ı bırakıp nefes nefese Işık'a baktı.

- Direnişiniz buraya kadarmış Işık Hanım..

- O ne demek yaa, yok öyle bir şey..

- Her neyse, ben odama gidiyorum. Size mutluluklar dilerim Şahinsoy ailesi..

Tan kapıdan kendisine temas etmeden çıkmak için pervazın diğer tarafına sırtını veren Güneş'in tiksintiyle buruşan yüzüne baktı.

- Ablana laf etme, sen de işine gelince bana enişte diyorsun. Bizi bırak da git hanım hanımcık bir şeyler giy.. Müstakbel kayınvaliden biraz.. Nasıl desem?

- Ne kaynanası be! Kendi kendinize gelin güvey olmayın. Günhan Bey hem patronum hem de sevdiğim, saygı duyduğum bir insan olmasa burada olmazdım. Sarp'la aramızda bir şey yok.

Güneş hışımla çıkarken Tan arkasından "Düğününde iyi bir şey takmamı istiyorsan efendi ol!.." diye seslendi. Işık ise memnuniyetsiz bir tavırla konuştu.

IŞIKTANTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon