yirmi beş

131K 7.7K 4.3K
                                    

[Luis Fonsi - Despacito]

Medya: Yılın Özeti

Bu bölüm nonfictionpanda ninjama ithafendir.❤

🎄

"Anne baksana şuna ince olmuş mu?"
Elimdeki sarmayı anneme uzatırken pek umutlu değildim. Nitekim öyle de oldu. Annem sarmayı tencereye atmadan kenara koydu. "Kızım biber dolması yapmıyoruz, sarma sarıyoruz."

"Biliyorum."

Annem incecik sardığı sarmayı tencereye koyarken bana alttan bir bakış attı. "Hiç öyle davranmıyorsun da."

Göz devirdim ve önümdeki yaprakları anneme uzattım. "Dedim sana sarmayayım diye. Ben yemesini biliyorum sarmasını değil."

"Irmak! O sarmaları sana çiğ çiğ yedirmeden çık şu mutfaktan. Hayrın yok bari zararın olmasın. Senin yüzünden misafirlere rezil olamam. Ahsen kabak gibi dolma sarmış dedirtmem o sümsük Hatçe'ye."

Sümsük Hatçe dediği kişi amcamın eşi, anneminde biricik (!) eltisiydi. Yengemin adı Hatice'ydi ama herkes Hatçe diyordu. Üşengeçlik seviyem. Sarma sarmak ise annemin kırmızı çizgisiydi. O yüzden onu sarmalarıyla baş başa bırakıp mutfaktan çıktım, salona geçtim.

Bugün yılın son günüydü. Her sene olduğu gibi bu sene de ailecek bizde toplanacaktık. O yüzden annem döktürüyordu. Sarmalar, börekler, poğaçalar...Akşama doğru amcamlar ve dayımlar gelecekti. Annem ve babam kardeşler arasında en büyükleri olduğu için her sene bizde toplanıyorduk. Diğer kardeşleri burada oturmadığı için bize katılamıyorlardı. Bizim için maksat yılbaşını kutlamak değil de bir arada olmaktı. Herkes birbirine hediyelerini verdikten sonra oyunlar oynayıp sohbetler ediyorduk derken zaman gece yarısını geçiyordu. Daha sonraysa herkes evlerine dağılıyordu ve evi toplamak her zamanki gibi bana kalıyordu.

Son bir haftadır kimliksizle konuşmamıştık. O akşam whatsappdan engellemiştim, smsden yazdığı mesajlara da cevap vermemiştim. 2 sene ciddi bir zaman dilimiydi ve bu süre zarfınca adını dahi bilmediğim birinin beni seviyor olması ürkütmüştü. Yine de ona sormak istediğim yığınla soru vardı.

Onun dışında bu bir haftada derslerime kafa yormuştum. Masal ile yeniden konuşmaya başlamıştık. Hatta bizim sınıftan bir kızla yerini değiştirmişti artık önümde oturuyordu. Mert ise hala benimle arkadaş olduğunu sanarak konuşma peşindeydi. Terslemiyordum ama yüz verdiğimde söylenemezdi.

Saat akşamı bulduğunda gelen misafirleri karşılamıştık. Gürkan amcamın yaramaz ikizlerini bana postalamışlardı, sohbetlerini bölüyorlar diye de ikizlerle beraber Işıl'ın odasına yollanmıştım. Işıl da kendi yaşıtını bulduğu için salonda onunla oynuyordu. Anlayacağınız yaramaz veletler başıma kalmıştı.

İkizler odanın içinde koşuştururken bende onların peşinde koşuyordum. 3 yaşındaydılar ve hiç rahat durmuyorlardı. "Hasan vazodan flüt olmaz bırak onu yerine!" Elinden vazoyu alıp yerine koydum. İçindeki çiçeklerin nerede olduğunu bilmiyordum ama inşallah Hasan'ın midesinde değildir. Kafamı çevirmemle gördüğüm manzara beni çıldırtmıştı. "Nisan! Kızım eteğini niye indiriyorsun?! Orospu mu olcan kız başımıza?" Gülümseyerek eteğini aşağı çekiştiren küçük cadıyı son anda durdurmuştum. Bana bakıp o mükemmel soruyu sordu. "Oyosbu ne demek?"

Sektir!

"Yok öyle bir şey Nisancım aa nereden duyuyorsun sen böyle şeyleri? O kelimeyi kullanmak yok, özellikle de babanın yanında anlaştık mı?"

KİMLİKSİZ | Texting ✔Where stories live. Discover now