otuz sekiz

114K 6.7K 2K
                                    

[İbrahim Tatlıses - Sarhoş]

Medya:AnlamsızŞeylerVol31

Bu bölüm salak-okur ninjama ithafendir.❤

💬

"Cevabını almışmış. Gerizekalı. Haram mı ettin naptın? Ölüyordum az kalsın." Ağzımı silerken yerine oturan Masal'a ölümcül bakışlar atıyordum.

"Abartma alt tarafı bir öksürük. Gerçi sende hönskürük gibi oldu ya neyse."

Ağzımı sildiğim peçeteyi buruşturup yüzüne fırlattım.

"Niye bu kadar heyecanlandın? Harbiden sevgili yaptın da bana söylemiyorsan bozuşuruz bak ona göre."

"Masal salak salak konuşma ne sevgilisi?"

"Güzel kızsın yani olabilir."

"Sana göre herkes güzel."

Kaşlarını çattı. "Olması gereken bu çünkü. Güzellik kavramı görecelidir. Kimisi esmer sevdiğini söyler kimisi sarışın ama bir bakmışsın kumral biriyle sevgili olmuşlardır. Gönül bu karşındakini dış görünüşüne göre sevmezsin. Bazen onun bir bakışını seversin, bazense gülüşünü. Bazen saçını kulağının arkasına yerleştirişini seversin, bazense yutkunurken belirginleşen adem elmasını. Birini sevmen için o kişinin ultra süper yakışıklı yada aşırı çekici güzel biri olmasına gerek yoktur. Bu yüzden herkes güzeldir. Çünkü bir yerlerde onu güzel bulacak biri her zaman vardır. Hadi hepsini geçtim Allah'ın yarattığı hangi yüze çirkin diyebiliriz ki?"

"Çarpılırız tabi mazallah."

Başını sağa sola sallayıp yemeğine devam etti.

Şakaya vurmam dediklerinin doğru olmadığı anlamına gelmiyordu. Sonuna kadar haklıydı.

Yemeklerimizi bitirdikten sonra çıkıp Starbucks'a geçtik. Bu sefer ben ısmarlamıştım. Starbucks dediğime bakmayın onda da adı şekil şukul olan ama fiyatı 8 tl olan kahveler vardı ki onlardan almıştım.

Zaten şuraya gelip zengin takılanları da anlamıyorum. Bizde geldik yani noldu? Biran da zengin mi olduk? Yoo. Ülkecek mübalağayı seviyoruz arkadaş.

He bu arada mübalağa, abartma sanatı. Türkçemizi çok iyi biliyoruz (!) ya açıklayayım dedim.

Uzun adını aklımda tutmadığım için kısaca sütlü kahvemden bir yudum aldım. "Ee gıybet dedin geldik, konuşmuyorsun. Fazla zamanım kalmadı bak annem başlar birazdan aramaya."

"Onu seni evden çıkarmak için söyledim. Ayrıca kimin ne yaptığıyla ne zamandan beri ilgileniyorsun?"

Harbiden ya ben insanların ne yaptığını bırak kendilerini bile umursamayan bir insanım. Ne diye gıybetin gazına geldiysem.

"Haklısın aslında. Ne bileyim sen öyle deyince birden gaza geldim. Neyse sen ne için çağırdın o zaman?"

Parmaklarını birbirine geçirmeye başladı. Bunu genellikle heyecanlandığında falan yapardı ama bana bakarak heyecanlanması ne kadar normaldi orası tartışılırdı.

"Ya ben sana bir şey söyleyeceğim aslında."

"Bir şey esprisini yapmayacaksan söyle."

Göz devirdi. "Irmak ciddi ol biraz. Ben çok ciddiyim."

Elimdeki boş kahve bardağıyla oynamaya başladım. "En fazla ne kadar ciddi olabilirsin ki yani? Sonuçta adam falan öldürecek halin yok ya bana gelip ciddi ciddi nereye gömeceğimizi falan soracaksın. Bu arada bir adam Siri'ye bunu sormuş biliyor musun? Salak. İnsan bunu telefona sorar mı? Ee tabi haliyle polisler de basmış, almışlar adamı. Siri de az ırıspı değil ha. Hemen ispiyonlamış adamı polislere. Bi Siri vardı güvendiğiniz. O da fason çıktı. Görüyo..."

"Ben Mert'ten hoşlanıyorum!"

"Hah işte bende onu diyorum. Adam Siri'den hoşlanıyor...Ne?" Dediği şeyi sonradan fark edip duraksadım.

"Deminden beri saçmalıyorsun. Bende sana burada laf anlatmaya çalışıyorum." İlk defa bana bu kadar kırgın baktı. "Ne var biliyor musun? Boşver. Sen, heyecanımı paylaşmamı haketmiyorsun. Hala lisedeki o kızsın, aş artık kendini. Etrafına bak ve gerçek dostluğun ne olduğunu gör." Ağzımı açmama fırsat bırakmadan montunu ve çantasını alıp hızla yanımdan uzaklaştı.

Lan şimdi durduk yere niye posta yedim ben?

Durduk yere değildi. Kız bana özelini anlatıyordu ben saçmalıyordum. Ama ben hep saçmalarım yani ne bileyim böyle ciddi bir şey söyleyecek?

Sonra Irmak neden arkadaş yapmıyor?

Al işte bundan.

Kendime saydıra saydıra AVM'den çıktım. Minibüse atlayıp eve geldim. Annem, Işıl'a sataşmadığım için kanser olduğumu düşünüp ne olduğunu sormuştu ama yoruldum deyip odama kaçmıştım.

Kendimi yatağın üstüne bırakıp tavanımla bakışmaya başladım. Kendimle mükemmel bir muhakemeye girip mağlup olduktan sonra kalkıp mutfağa indim. Annemlere çaktırmadan stokladığım cipslerimi ve jelibonlarımı aldım. Dolaptan da sütü aldıktan sonra tekrar odama çıktım.

Tarihe bakayım.

11.02.2018, Pazar.

Depresyona girmek için güzel birgün.

Laptoptan damar bir şarkı (medyada) açtıktan sonra sütü alıp kafama dikledim. Ne? Ben mümin bir kızım öyle Jack Daniels falan içmem. Günah. Hem süt de bende kafa yapıyor. Cips paketlerini ve jelibonları açıp saçma sapan triplere girerek yemeye başladım. Süt mısır cipsi havaya atıyor, ağzımla tutmaya çalışıyordum. Başaramayınca da sütten büyük bir yudum alıp efkarlanıyordum.

Bu ne biçim depresyon lan?

Telefona baktığımda hiçbir hareketlilik olmadığını gördüm. Kimliksiz de bana tripli herhalde. Bana görüldü yapmıştı.

Bana!

Sinirle ve biraz da sütün vermiş olduğu kafayla mesaj yazdım.

Irmak: Sen neden bana görüldü yapıyorsun?

Irmak: Neden yapıyorsun sen bana görüldü?

Irmak: Görüldü yapıyorsun sen bana neden?

Kimliksiz: Anlaman bu kadar zor mu?

Bak, bak birde laf sokuyor. Kafam güzel olmuş olabilir ama laf soktuğunu anlamayacak kadar da salak değilim.

Irmak: Aptal kene!

Kimliksiz adlı kişi engellendi.

💬

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

💬

Vee bölüm sonu.

Benim güzellerim,
Hepiniz kusurlarınızla ve hatalarınızla güzelsiniz. Şimdi nerede olursan ol kalk ve aynanın karşısına geç, ayna bulamıyorsan ışığınla aydınlatacağın karanlık bir telefon ekranı veya güzelliğinin yansıyacağı bir yemek kaşığı al eline. Bak kendine. Somurtma, gülümse. Şimdi çok daha güzelsin.
Ne olursa olsun gülümsediğiniz sürece siz çok güzelsiniz.

Sevgilerimle,
Ninjalarını seven ponçik yazarınız♥

KİMLİKSİZ | Texting ✔Where stories live. Discover now