Yağmur&Ali

82.1K 4K 2K
                                    

Selamın hello ninjalarımcım🎈

Başlıktan anlaşılacağı üzere bu bölüm AlYa çiftine özel bir bölüm. Başta nasıl tanıştıklarını, daha sonra Ali'nin tatlı mücadelesini okuyacaksınız. Bakalım Ali, Yağmur'u sevgili olmaya ikna edebilecek mi?

Buyurunuz efenim, keyifli okumalar💚

📷

Ali'nin ağzından,

"Sıfır kilometre yeni bir araba alırım. Mahalle de kızlara ben havamı atarım. Sağ çek sol çek bir caka atarım. Gözlüğümü takar birden gaza basarım."

Torpidodan gözlüğümü alıp taktım ve gaza bastım. Kızların dikkatini çekmek yerine teyzelerin sövgülerine maruz kalmıştım ama olsun.

Fotoğrafçının önüne geldiğimde arabayı park edip aşağı indim. Yurt dışından yeni döndüğüm için kimliğimi yenilemem gerekiyordu. Bu yüzden biyometrik fotoğraf çektirecektim.

İçeri girdiğimde güler yüzlü bir amcayla karşılaştım. "Selamın hello amca."

Bana biraz kaşlarını çatarak baksa da cevaplamıştı. "Aleykümselam evladım. Ne vardı?"

"Ben mükemmel faceimin," derken yüzümü gösterdim. Sonuçta herkesin benim gibi pörfekt ingilizcesi yok. "Fotoğrafını çektirece..." devam edeceğim sırada duyduğum sesle susmak zorunda kaldım.

"Burada yok!"

Tezgahın arkasından bir şey yükselmişti ama ne olduğuna karar verememiştim. Gözüme çarpan tek şey pembe saçlardı.

Sinirle önüne döndüğünde saçları arkaya doğru dalgalanmıştı. Sanki ağır çekimde dönmüş gibiydi. Saçından yayılan koku buraya kadar gelmişti. Tamam biraz abarttım. Kokusu gelmemişti ama olsundu. Çatık kaşlarının altındaki yeşillikler dikkatimi çekmişti.

Elimi kalbime atıp bir adım geri çekildim. "Öyle ölmem ya sen füze at."

Kız orada olduğumu yeni fark etmiş gibi bana döndü. "Pardon?"

Gülümsedim. "Biyometrik resim diyorum, onun için gelmiştim."

Amca kızının omzuna vurup, "Tamam kızım sen beyefendiyle ilgilen, ben bulurum," dedi. Aferin pos bıyıklı amca. Sen bizi hep böyle başbaşa bırak.

"Beni takip edin," dedikten sonra arkadaki kapı tarafına ilerleyen kızın peşine düşüp cebimden telefonu çıkardım. "Tabi, hemen. Kullanıcı adını alayım?"

İçeri girdiğimizde kız kaşlarını çatarak bana döndü. "Bence ben sizi şöyle alayım." Eliyle odanın ortasındaki tabureyi gösterdiğinde itiraz etmeden gittim ve oturdum.

Küçük oda genel olarak karanlıktı. İki yanımda bulunan ışıklandırmalar aydınlatıyordu içeriyi ama yine de onun parlayan pembe saçlarını görebiliyordum.

Eline kamerayı alıp geldiğinde kollarımı göğsümde topladım ve bir elimi çeneme yasladım. "Saçlar doğal mı? Eğer öyleyse ben neden kahverengiyim diye depresyona gireceğim de."

Ona dünyanın en saçma şeyini sormuşum gibi baktıktan sonra, "Değil," dedi.

Kesin depresyona girmemi istemediğinden böyle söyledi. Düşünceli pembe panter.

KİMLİKSİZ | Texting ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin