Bölüm-4

3.2K 561 1.8K
                                    

           

Yeni hayatıma attığım ilk adımların ardından, belki de bundan sonra ki hayatımda birlikte yolculuk edeceğim kişiler şuan karşımdaydı. Ya da ne saçmalıyordum ben? Bu yeni hayatın ilk gecesini birlikte geçireceğim hiç tanımadığım insanlar karşımda duruyordu.

Kapıyı açtığında beni Balamir'in yanında görünce ki şaşkınlığını biraz da olsa üzerinden atmış olan, Balamir'den hafif kısaca ve hafif de zayıf olanı artık birinin konuşması ve benim kim olduğumu sorgulaması ya da kim olduğumu açıklaması gerektiğini düşünmüş olacak ki "Bu arkadaş aramızda yeni mi?" dedi. Balamir küçük ve kısa şekilde öksürerek;

"Ben sizi tanıştırayım. Hazal ile hastane sokağında karşılaştık yardıma ihtiyacı var gözüküyordu bende yardım ettim. Bir süre bizim misafirimiz olacak."

Bir süre demesine takıldığımı anlamış olacak ki hafif bir gülümseme attı. Balamir tekrardan konuşmaya başlayacakken sabırsız olduğunu çokça belli eden atıldı hemen.

"Merhaba ben evin küçüğü gibi her işe koşturulan, kapıdır, ekmektir işlerine bakan Timur. Kapıcı Timur."

Oda da ben ve adını yeni öğrendiğim Timur hariç herkes gülmüştü. Açıkçası kendini tanıtma şekli benim de komiğime gelmişti ama şuan gülmem gereken bir ortamda değildim. Sanki yabancı ortamlarda gülmek savunma kalkanımı indirmek, güçsüz kalmak gibi geliyordu. Aralarında en uzun olduğunu düşündüğüm, esmer ve sakallı olan da "Bende Aytek, yani şey Aytekin." Dedi. Timur hemen ortaya atlayarak "Tekin olmayan Aytekin" dedi. Bu sefer odada ki ben hariç herkes gülmüştü. Kısa bir öksürükle gülmesini kesen, grubun tek sarışın bireyi olan "Bende Tunç, sadece Tunç" dedi.

İsminin Tunç olduğunu öğrendiğim kişi, şu grubun lakabı ve görevi olmayan, vasıfsız elemanı varya işte tam olarak o kişileri temsil ediyordu. Yeni tanımış olduğum bu üç kişi de sıcakkanlı ve iyi insanlara benziyordu. Bu iyi görünümün yanı sıra çetenin yakışıklılık seviyesi pek bir yükseklerdeydi. Sanki hepsi özenle seçilmiş ve arkadaş olmuş kişiler gibiydi. Lakin bir o kadar da psikopatımsı bir hava vardı, özellikle Aytek dediklerinde. 

Hepsi meraklı gözlerini üzerime dikmişti. Bu bakışlardan konuşup, kendimi tanıtmam gerektiği anlayarak kısaca kendimi tanıtım.

"Ben de Hazal. Bir adet yetimhane kaçkınıyım."

Yetimhane lafını duyunca hepsinin yüz ifadesi değişmişti. Eve geldiğimizden beri neşe saçan Timur'un neşesinin yerini garip bir hüzün, Tunç'un düşünceli halini burukluk, Aytekin'in ifadesizliği  yerini sinir almıştı. Onların da bir yetimhane geçmişi var gibi duruyordu.

"Artık o cezaevi tipli yerde yaşamak değil de hayatımı kendim yönetip kazanmak istiyorum."

Hep birbirine bakıp güldüler. Söylediğimde gülünecek bir şey yoktu. İçimden "açında kıçınıza gülün " demek geçse de bunu aralarından birinin konuşmasıyla dizginledim.

"Beyler bu sözler size de çok tanıdık gelmedi mi?"

Timur'un bu sözü üzerine hepsi bir ağızdan "Çok tanıdık" demişti. Sanırım bu odada ki ben dâhil herkes arkadaştı. Kader arkadaşı.

***

İçim de orman yangınında ki alevler gibi alevler olacak ki fil yavrusu gibi su içmiştim. Sürahide ki son kalan suyu da bardağa boşalttıktan sonra tam kaldırıp içecektim ki oldukça konuşkan olan Timur "Oha oha (!). Fil gibi su içiyor kıza bak" dedi. Haksız sayılmaz diye düşünmeden edemedim.

TABUT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin