Bölüm-8

2.1K 436 1.1K
                                    

"Kızın babası mafya!"

           

Beynimin ücra köşelerine kar yağmıştı. Yurt kayıtlarında "babası trafik kazasında öldü, annesi bilinmiyor." yazıyordu. Ne yani baba sıfatının sadece sahibi olan kişi yaşıyor muydu? Eğer öyle olsa bile bunu Ulaş nereden biliyordu? Merakıma yenik düşerek dolabın kapağını ittirip, hızla dışarı çıktım. Balamir şaşkın şaşkın bakarken, Doktor Ulaş ile göz göze gelmek bile iliklerimi titretmişti. Sinirden kızaran gözlerin üzerine içimde ki ses "kaç Hazal kaç" dese de onu susturdum.

"Ne dedin sen?"

İşaret parmağını havada sallayıp "Bana emir kipli konuşma" diyen Ulaş'a üstün hazırcevaplığımla  "O cümle de emir kipi yok" diye cevabı yapıştırıverdim. Şaşırdığı her halinden belli olan Ulaş, Balamir'in kıkırdama sesini duyunca hızla ona döndü. Gözlerinde ki alev Balamir'in gülüşünü aniden söndürmüştü. Doktor Ulaş'ın Tayfa üzerinde kurduğu bu etkiden hiç hoşlanmıyordum.

Yaşı en büyük o olduğu için saygı gösteriyorlardı evet ama bu bazen can sıkıcı boyut alıyordu.

Sorumu tekrarlayan bakışlarla doktora bakınca gözlerini devirerek "Babanın mafya olduğunu anlatıyorum saf kardeşime" dedi. Bu saçmalık söylemi üzerine kahkahayı basmıştım. Uzun zamandır yani yıllardır hiç kahkaha atmamıştım. Bu evde yaşamaya başladığımdan beri çok nadir tabularımı yıkıp gülmüştüm. Ama kahkahayı ilk kez attığım için çocuğu ilk cümlesini kurmuş gibi mutfaktan koşarak gelen Aytekin, Timur ve Tunç hayranlıkla yüzüme bakıyordu. Onlara hafifçe göz kırparak Doktor Ulaş'a cevap verdim.

"Benim babam yok ki mafya olsun deli oğlan."

Biraz önce benim bastığım kahkahayı doktor basınca sinirlenmiştim. Tırnaklarımı yüzüne geçirmek şuan en büyük dileğimdi. Tok sesiyle "Baban olmasa sen olmazdın küçük kız. Çok da iyi olurdu ya." dedi ve sesini daha da ciddileştirerek "Baban Türkiye'nin en büyük mafyalarından birinin elebaşı." diye ekledi. Duyduklarımın şoku damarlarım da karınca etkisi uyandırmıştı.

"Bu..bu imkansız öldü yazıyordu. Yalancı(!)"

"Öldü göstermiş."

Bu ne saçma şeydi böyle. O kadar kolay mıydı bu işler.? Duyduklarımdan iyice beynim bulanmıştı. Şaşkınlıkla "İyi de neden?" diye bağırdım. Doktor alaycı bir gülümseme atarak "Senden kurtulmak içindir" dedi. Ha Ha ne komik çocuk(!).

"Seni mendebur yalancı senarist seni (!)"

Doktor, sinir hücrelerini tazeleyerek üzerime doğru yürüdü. Müdahale etmek isteyen Balamir ve diğerlerini eliyle yaptığı durun işaretiyle etkisi altına alıp oldukları yerde durdurmuştu.

"Siz kızlar hep böyle salak mı oluyorsunuz, yoksa bana mı hep salak denk geliyor."

En hassas noktam... Sinir kat sayım yükselince işaret parmağımı Ulaş gibi havada sallayarak ;

"Her şeye laf söyleyebilirsin ama cinsiyetime laf söyleyemezsin! Doktor olmuşsun ama adam olamamışsın Doktor Ulaş."

"Bende adamlığıma laf söyletmem!"

"Pardon? Hangi adamlık ben göremiyorum da."

Cümlem biter bitmez biraz daha üzerime gelerek aramızda ki mesafeyi kapattı. Gözlerini ayırmadan gözlerime bakarken "Çıkın dışarı" diye kükredi. Diğerlerinde hiç bir hareketlenme olmayınca "Çıkın dedim(!)" diye lider aslan gibi kükredi. Söylediklerime pişman olmasam da bu tırsmadığım anlamına gelmiyordu. Çıkmasından ye dua ederken, Doktor Ulaş hepsini kapı dışarı edip kapıyı kilitledi. İşte şimdi bittin Hazal...

TABUT Where stories live. Discover now