Bölüm-5

2.7K 538 1.8K
                                    

           

"Neden takıldın bu kadar ?"

"Beni delirtme lan! Kız reşit değil. Başımızda yeterince bela var bir de bu mu eklensin ?"

"O belalar ayrı bu ayrı. Yardıma ihtiyacı var. Genç bir kız başına sokakta neler gelir en iyi sen bilirsin!"

Bir kaç yumruk sesi ve ardından  "Sakın bir daha onu karıştırma!" diye hırlayan Doktor Ulaş.

"Onu sana hatırlatmak istemezdim. Ama başka bir genç kızın da aynı durumda kalmasını istemeyiz değil mi?"

"Kız kendini toparlayınca, polise götür onlar korur. Seni ilgilendirmez o kız. Bir daha da onunla Gülpembe' yi bir tutma. "

Çarpılan kapı sesiyle eski olan evin duvarlarının titrediğini hissetmiştim. Aklımda bir sürü soru işaretleri oluşmuştu.

"Başlarında ne gibi belalar var?"

"Gülpembe kim ve ona ne oldu?"

"Doktor Ulaş neden bu kadar sinirli?"

"Balamir böyle pasta yapmayı nereden öğrendi?"

Hayde(!) Kayışlar yine boş dönmeye başladı. En iyisi şimdi uyuyup dinlenmek ve bu soruların cevabını daha sonraya bırakmak. Gözlerimi karanlık kuyuların sessizliğine doğru yolcu ediyordum. Alnıma bir sıcaklık dokundu ve hemen ardından kulaklarıma bir cümle doldu.

"Seni karanlığa bırakmayacağım Hazal."

Balamir'in ses tonunda ki tını ona güvenmek konusunda beni ikna etmeye çalışıyordu. Belki de haklıydı. Ona güvenip daha korumalı bir hayat yaşayabilirdim. Yurttan kaçmak için her planı yağan ben kaçtıktan sonrasını çok fazla planlamamıştım.

"Yuuuh(!) Havada aşk kokusu var."

Ortamın yaramaz çocuğu yine çok formundaydı. Gözlerimi hafifçe araladım. Balamir çoktan Timur ya dönmüştü bile.

"Timurcum"

"Buyur Balamirim"

Ve Balamir'den Timur'a nur topu gibi bir kafa... Ve ardından hayıflanan Timur.

"Ahh (!) En değerli organım. Yani şeyim. Burnum."

***

Burnuma dolan müthiş kokuyla gözlerimi açtım. Kalkmak için hareket ettiğimde kalkamayıp olduğum yerde kalmıştım. Kolumu tutan engele baktığım da Balamir'in kolumda uyuya kaldığını gördüm. Onu uyandırmak için saçlarına dokunduğumda irkilerek doğruldu. Nane kokusu odayı sarmış, içimi bir ferahlık kaplamıştı. Neden bu kadar yoğun nane kokuyor gerçekten anlam veremiyordum. Balamir yüzüme şaşkın şaşkın bakarken "Lavaboya gitmem lazım" dedim gözlerimi ondan kaçırarak. Hemen ayaklanıp kalkmama yardım etti. Benimle banyo kapısına kadar geldikten sonra "Burası" diyerek kapıyı işaret etti. Dönüp kapıyı açtım. Aniden beni kendine çeviren Balamir bir yandan da söyleniyordu.

"Sana yüz defa söyledim şu yazıyı doluya çevir diye !"

İçerden "Aceleden unutuyorum" diye Tunç'un sesi duyuldu. Neler olduğunu anlamaya çalışır şekilde baktığımı fark eden Balamir "Bizim banyonun kilidi bozuk, defalarca yaptırdık ama olmadı yine. Kapıya yazı astık." sesini biraz yükselterek "Dolu-Boş yazısını kullanmayı öğrenemeyen Geri zekâlı bize hep bu sorunu yaşatıyor. " dedi. Yaratıcı fikirleri hoştu. Ama üşengeç olduğunu tahmin ettiğim Tunç için zor bir işlemdi. Tabularımı kırarak hafifçe gülümsedim. Kulağına yükselerek "Beni o manzaradan kurtardığın için teşekkür ederim." diye fısıldadım. Balamir'in yüzünü sıcak bir gülümseme kapsarken Tunç içeriden çıktı.

TABUT Where stories live. Discover now