Bölüm- 31

477 43 56
                                    

Gözlerimi birbirinden ayırmak için sarf ettiğim çaba alnımın boncuk terler dökmesine neden olmuştu. Bir yandan gözlerimi açmaya çalışıyor diğer yandan Bay Nane'nin gece benim için kazandığı pofuduk ayıyı kollarımın arasında sıkıyordum. Sanki ayıcık güç verecekte gözlerim açılacaktı.

Tek gözümü güç bela açıp yatakta doğruldum. Uzun uzun genleştikten sonra yataktan kendimi sıyırdım. Lavaboya gitmek için iki üç adım atmıştım ki bir iki saniye kuş olup yere çakılıp zemini adeta öptüm.

Bir şeyin inleyerek yanı başımda hareketlendiğini hissettiğimde az önce açılmamak için direnen gözlerimi araladım. Şaşkın ve birazda boş bakan koyu kahve boncuklarla karşılaşınca dudaklarım senkronize olmuş gibi yukarı kıvrıldı.

Yürüyen Nane birden füze görmüş gibi fırladı. Elini başımın altına koyup diğer eliyle de kolumu tutarak bedenimi yavaşça kaldırdı. Çenemde ve başımda sızlama hissediyordum. Başımda aynı zamanda sıcak bir sıvı hissi vardı.

Balamir elini sıcaklık hissettiğim yere dokundurarak "Başın kanıyor(!)" dedi.

Nasıl düştüğümü tekrar anımsadığım da "Yolumda ne arıyorsun Balamir?" Diye cıyakladım. Yere düşmemin sebebi benim sersemliğim değil onun yolunda olmasıydı elbette(!)

"Bilmiyorum! Sanırım uyurken beni yataktan attın Eroğlu." Dedi sitem edercesine.

Yüzümü buruşturarak "Ben atmadım sen düşmüşsündür Güleç." Dedim.

Ayağa kalkıp elimden tutarak beni de kaldırdı. Mutfağa getirip sandalyeye oturmamı söylediğin de dediğini yaptım. Ecza dolabından pansuman malzemelerini çıkartıp masanın üzerine bıraktı. Anlamsızca ona baktığımı fark edince bir bardak su doldurup yavaşça içirdi. Boş bardağı masaya koyduktan sonra başımdaki yarayı temizlemeye koyuldu.

Yürüyen Nane'nin sıcak nefesi yüzüme çarparken içimin kıpırdandığını hissettim. Dudaklarım bağımlısı olduğu dudaklara kavuşmak istercesine can atıyordu. Kendime ve şuan benden bağımsız gibi davranan dudaklarıma sakin olmam gerektiğini hatırlattım. Balamir gözlerimin içine bakıp gülümsedikten sonra yanağıma dudağıma oldukça yakın kısma bir öpücük bıraktı. Ona gülümsediğimde tekrar işine döndü.

Kanı temizledikten sonra ilaç sürerek yara bandı yapıştırdı. Balamir geri çekildiğinde mutfağa giren Timur gözlerini çeneme odaklayarak "Oha! Yemişin kızı Nane." Dedi muzip bir ses tonuyla.

Yanaklarıma pompalanan kan, basıncını artırırken Balamir Timur'a tekme atarak "Sadece çenesini yere çarptı hayvan herif!" Diye bağırdı.

Balamir ve Timur'u izlerken bir hıçkırık kulağımı çınlattı. Çenemi tutan soğuk eller başımı kendine çevirdi. Aytekin ile göz göze geldiğimiz de yeniden hıçkırdı.

"Sen nerden çıktın lan?" Diye sordu Balamir göz göze birbirine boş boş bakan bize yaklaşarak.

Aytekin çenemi bırakıp kafasını Balamir'e çevirerek "Ben hep buradayım. Sen nerden çıktın?" Dedi hıçkırıklarının arasında sordu.

Balamir bakışlarını Aytekin'den ayırıp yere dizili olan boş şişelere çevirdi. Bakışlarımı onunla birlikte bende şişelere çevirdim. Yer bir bakışta sayılamayacak kadar çok şişe ile dolmuştu. Şişelerin yanında birde topak haline gelmiş battaniye duruyordu.

"Sabaha kadar içip fayansa sızdın dimi?" Dedi Balamir kızgın bir ses tonuyla.

Araya giren Timur "Ayıltmak ve yatağa götürmek için üstün çaba sarf ettim fakat 'Beni benimle bırak' diye şarkı mırıldanıp yumruğu geçirince olduğu yere bırakıp üstüne battaniye attım." Diye açıklama yaptı.

TABUT Where stories live. Discover now