Günaydın

109 8 0
                                    

Kalkar kalkmaz ilk iş pencereye doğru koşturup yeni arkadaşıma baktım. Evdeki yeni eğlencem bu olmuştu şimdi de.

Yanına inmek için üzerimi değiştirirken Fırat'ın sesi gelince panikleyip yerdeki pijamama takılıp yere kapaklandım. Dirseğim biraz sürtülmüştü. Şu sakar hallerimden nefret ediyordum. Hala tek parça halindeyken ayağa kalktım. Neyse ki yanıma gelmemişti. Sabahın köründe hayırlı bir haber için gelmezdi zaten. Yerdeki eşyalarımı katladım hemen.

Aşağıya inip sevimli dostumun yanına oturdum. "Günaydın ufaklık. Alışabildin mi buraya?" Diye sordum. "Yoksa sen de mi benim gibi hala yabancı hissediyorsun kendini?" Diye sordum. Dilini çıkarmış soluyup durunca bahçe hortumunu sürükleyip kabına su doldurdum. Suyu kapatmak için musluğa doğru giderken Fırat'ı gördüm. Demek buraya inmişti benim önümden.Havuz kenarındaki masada oturuyordu. Galiba kahvaltı yine oraya kurulacaktı.

Geri dönüp sevdim köpeği. Fotoğraf atmak istemiştim ama telefonumu çekmecenin derinliklerine gönderdiğimi hatırladım. Burak'tan alabilirdim telefonu. Yeni arkadaşımla ilk günümüzün bir hatırası olsun istemiştim çünkü. İnstagram'da hikayeme atacaktım.
Aşağıya inip Burak'ın kapısını çaldım. Kapıyı kendisi açtığında elinde havlusu vardı. Yeni duş aldığı hem odaya yayılmış kokudan hem de ıslak saçlarından belli oluyordu.

"Günaydın" dediğimde "noldu? Bir sorun mu var?" Diye sordu hemen.

"Yok. Telefonunu alabilir miyim? Geri vereceğim hemen." Dediğimde "ne yapıcaksın?" Diye sordu.

"Ya ben telefonumun sinirle hattını çıkardım da. İnstagrama girip fotoğraf atmak istedim onun için" dedim giderek alçalan ses tonuyla.

"Fırat Bey'e söyleyeyim de sana yeni hat alsın. Ulaşılmaz olmak istiyorsun demek" derken yatağına doğru geriledi. Saçlarını da bir yandan havluyla siliyordu.

"Al bakalım" diyip telefonunu uzattı.
"Kurcalarsan canını sıkacak şeylerle karşılaşırsın. O yüzden sadece dediğin şeyi yap. Bir de telefonum kimsenin eline geçmesin" dedi.

"Devlet sırrı var sanki" dediğimde. "Evet var" diyip kapısını kapattı.

Nasıl da karıştırasım gelmişti bak şimdi. Ama bunu yapamazdım.
Yeni arkadaşımla fotoğraf çekilip instagrama attım. Geri telefonu götürdüm.
"Teşekkür ederim" dedim.

Telefonu bir şey demeden alıp sadece göz kırpıp geri kapıyı kapattı. Bilerek onda instagramımı açık bırakmıştım. Yeni telefon gelene kadar herhangi bir bildirim gelirse bana söylerdi diye. Gerçi telefonumun kapalı olduğunu kim anlayıp da instagramdan ulaşmaya çalışırdı ki? Kimse kalmamıştı çevremde. İnsanın ailesi yıkılınca tüm hayatı yıkılıyormuş meğer. Ortada ap açık savunmasız öyle dağılmış bir halde kalmıştım.

Fırat'ın yanına gidip masaya oturdum. "Günaydın" dedi beni görünce.

"Günaydın. Zehra uyanmadı mı daha?" Diye sordum.

"İner şimdi" dedi Fırat. Asya ikimize çay doldurmuştu. Fırat yemeye başlamıştı bu yüzden Zehra'yı beklemeye gerek yok diye düşünüp ben de başladım kahvaltı yapmaya. Zehra da gelmişti zaten çok geçmeden.

"Günaydın Hüzzam" dedi masaya otururken.

"Hüzzam bugün Zehra ile alışverişe çıkın" dedi Fırat.

"Piyano kursum var" dedim. Olay çıkarma Hüzzam. Evet de Hüzzam. Burak'ı dinle.

"Şu piyano kursun canımı sıkmaya başladı. Sana başka kurslar ayarlayana kadar oyalan bakalım" diyince Fırat "başka kurs istemiyorum. Piyanoya karşı ilgim var. Bu kurs benim için yeterli" dedim bir çırpıda. İlgim mi vardı? Bu dediğime ben bile inanmamıştım. Benim ilgim piyanoya değildi de neyse. 

* YALNIZ KUŞ *        Where stories live. Discover now