4

2.6K 175 61
                                    

*Medya Sami/Samuel

/Bars/

Sami'nin, bu arada adındaki a uzatılarak telaffuz edilmiyordu ve sebebini tam olarak anlamamıştım, beni arkasında bırakarak odayı terk etmesini izlerken bacaklarımı harekete geçmeleri için zorladım.

Hızlı adımlarla, hatta Sami'ye göre bakınca koşar adımlarla, asansöre yetiştiğimde Arslan aynada saçını düzeltiyor, Sami de bıyık altından bir gülümsemeyle onu izliyordu.

Ne varmış sevgili değillerse, senin bu adamla işin olamaz ki. Nokta. Bitti. The END.

Arslan, arkadaşının söylediğinin aksine gayet de ısıracak, hatta ısırdığı yeri koparacak bir adam gibi duruyordu. Pardon, gibisi fazla. Üstelik, manevi babasına bile kafa tutabilen bir baskınlıktan söz ediyorum. Tek gecelik zevkim için bile ipleri eline vermek istemeyeceğim bir karakterdi.

Kulak patlatmayan ding sesiyle zemin kata ulaştığımızda, açılan kapılardan kendimi hemen yana doğru atıp, geçmeleri için öncelik sağladım.

"Kırılacak lan bu da kibarlıktan." dedi Sami.

"Rahat bırak." diyerek keskince konuyu kapattırdı Arslan. Bunu söylerken bile bıkkındı. Otel lobisindeki erkek kadın ayırt etmeden tüm bakışlar bize döndüğünde ben hala işimi düzgün yapmanın peşindeydim. Terminali ve kulaklığımı resepsiyona teslim edip, acelesiz adamlara yetişmem zor olmamıştı. İşin tek kötü yanı, telefonumu da ofisimde bırakmış olmamdı. Üzerine fazla düşünmeden, valeden anahtarını almış ve arabasına yerleşmekte olan Arslan'ı takip ettim. Sami ön koltukta yerini alırken ben de sağ tarafa iliştim.

"Evini tarif et." dedi Arslan.

"Siz ciddisiniz?" dedim, "Cidden gerek yok, ben böyle de iyiyim."

"Evini tarif et."

Aynadan üzerime düşen bakışları hükümdarım oldu. Kafamı sallayıp sakince evimi tarif ettim. On dakika süren yolculuktan sonra hızla üzerimi değiştirip, yanıma da gövdeden bağlamalı yan sırt çantamı alarak aşağı inme planları yapıyordum.

"Burası." dediğimde iki hamleyle park ettiği arabadan benimle beraber indiler.

Neden indiler, niye indiler, niçin indiler derken, soruyu yöneltmenin doğru bir yolunu bulamadığım için dairenin kapısında benimle dikiliyorlardı. Ellerim gerginlikten titrerken ikinci denemede anahtarı deliğe sokmayı başardım.

"Ağzına sıçtığımının piçi!" 

Nalan'ın sarı saçları kadraja girmeden hemen önce Arslan tarafından kedi yavrusu gibi ensemden tutulup geriye doğru çekilmem, Sami'nin olduğu yerde bir tur dönüp tek bacağını havaya kaldırışı ve Nalan'ın elindeki bir leğen suyu Sami'nin suratına boşaltması. Bunların hepsi aynı anda gerçekleşirken, Deadpool filmine düşmüş gibi ağır çekim izlemiştim olanları.

"Nalan!!" Arslan'ın elinden olabildiğince kıvrak bir şekilde kurtulup hemen Sami'ye yöneldim. Nalan Sami'ye, Sami tek ayağı havada tekme atmaya hazır bir şekilde birbirlerine kitlenmişti. Beni görmüyorlardı.

Harika!

"Sami Bey, iyi misiniz?" dedim endişeyle. Öfkeli gözlerini,ona aynı şekilde bakan Nalan'dan ayırmadan kafasını salladığında, endişeyle Arslan'a döndüm. Hafif bir şaşkınlıkla gülümsüyordu.

"İçeri geçsek mi artık?"

Şaşırmış olmasaydı ellerinin arasından kurtulamayacağımı farkettiğimde, aklıma düşen metafor kuyruk sokumuma şöyle bir saplayıp çıktı. Rahatsızca eve girip kapıda dikilen Nalan'ı itekledim. İçeri geçtiklerinde de salonu gösterdim.

ASLANWhere stories live. Discover now