26

1.5K 112 22
                                    

*Medya; Samuel / *Medya; Adam Jensen - I Can Hold A Grugde Like Nobody's Business

****

/Samuel/ *Y.N: Lan Sami'nin ağzından yazmayı ben bile beklemiyodum yalnız. Abv

Yataktan çıktığımda Nalan evde yoktu ve deliye dönmek üzereydim. Evden çıkamıyordum. Hamdullah manyağının ne zaman nereden çıkacağını asla bilemezdim. Eve girerken izlenmediğimden bile emin olamıyordum. Peşime taktığı adamlarla işim çok zor olmuştu, sol tarafımdan yediğim darbe yırtılan derim hala sızlıyordu. İşin kötü yanı sövemiyordum da. İlk defa sövemiyordum.

Ev baskınından sonra asla kendime gelememiştim, ne yaptıysam işe yaramamıştı. Kendimi dövdürmek de, sebepsiz yere olay çıkarmak da, annem ve dans bile işe yaramamıştı. Her gece her uykuda aynı çocuğun aynı çarpılmış ölü bedeni düşüyordu üzerime her seferinde boğulacağımı sanarak uyanıyordum.

Böyle bir zamanda ne yazıktı Nalan'ın hayatıma girmesi. Bu olaylar olmadan önce bokluğu benimle yarışır ve bana denk olurdu. Ama şimdi öyle değildi. Dans gecesinde benden gerçekten etkilendiğini fark ettiğimde değişmişti her şey. Tüm düşüncelerim yine sallanmıştı. Bir hayale kapılıyordu ve ben onun sadece eğlenmek istediğini sanmıştım. Kafamı dağıtmak için onunla konuştuğum her an eskisi gibi neşeli olmaya çalışıyordum. Enes'in yanında kendimdeymişim gibi davranmak da bunlara dahildi.

Arada sanrılarım tutuyordu ve bunu kimse bilmiyordu, bazen oturduğum yerden üzerime birden bire ölü küçük bir beden düşüyordu. Uyanık olduğumdan emin olmasaydım yine rüya görüyorum diye otelin ortasında, lobinin göbeğinde ağlardım. Her seferinde Nalan'a tutunmaya çalışmam bu yüzdendi.

Kaçmaya çalıştığım kuyudan Nalan'ın eteklerine tutunarak kurtulmaya çalışıyordum ve yok saymak istediğim sanrılarımı onun gerçekliğiyle sonlandırmaya çalışıyordum. Bana karşı gerçek bir şeyler hisseden tek kişi o değildi ama, şimdiye kadar ki aptallardan, yüzeysellikte çığır açanlardan farklıydı. Onun da yaşadıkları vardı. Benimki gibi kanla ve şiddetle örülü değildi ama o da temiz değildi. Sadece; onun kiri benim kirimi temizlerdi belki.

Onu depoya çektiğim gün tam da bunu istemiştim. Gömülmek ve sadece Nalan'ın kokusuna sarınmak istemiştim. Saniyeler önce önünde oturduğum lobi barının tezgahından ayaklarımın dibine yine düşmüştü o minik beden. Katlanma ve hayal gerçek ayırdını kaçırma sınırlarındaydım.

Ve belki de her şeyi bok etmiştim. Ağlamamak için kendimi kastığım ve Nalan'ın benim için çabaladığını gördüğüm her anı unutulmazdı benim için. Kendimi belli edemediğimi biliyordum. Öyle olması gerektiği zihnimde yankılanmıştı. Nalan beni sevmemeliydi. Gözlerimden akmasına izin vermediğim yaşı öyle bir hapsetmiştim ki içime, umursamaz ve gaddar görünmek zor olmamıştı Nalan'a karşı. Tutunup ona sarıldığımda, bedenini hissetmek için, sıcaklığına sığınmak için o kadar acele ettim ki, o an fark ettiğim duygularla başladığı hızda bitti sevişmemiz.

Benden nefret etmeye hakkı vardı ve sadece bu hakkı sonuna kadar kullanmasını istiyordum. Onun kiriyle arınmaya çalışırken, kendi pisliğimle onu sona sürüklemek istemiyordum.

Enes'i şimdi anlıyordum. Ama yine de cesaret edemiyordum. Bilmiyordu. Hep benden daha güçlü olduğunu bilmiyordu. Hep daha çabuk atlattığını, hep daha çabuk koşabildiğini, hep daha çabuk ulaşabildiğini bilmiyordu. Ben yapamıyordum. Benim ona güç verdiğimi sanıyordu ama devam etmemin tek sebebi aslında Enes'ti. Şimdi yanımda değildi ve ben benim olmayan bir evde, benim olmayacak bir kadını ararken delirmek üzereydim.

ASLANDove le storie prendono vita. Scoprilo ora