37

916 64 3
                                    

Medya, Nalan&Samuel / Medya; Nightcore - New Rules (Dua Lipa) [Male ver.]

***

/Nalan/

Ne demişti o, Enes ve Harun adamları oyalarken onu bir an önce çıkarması gerekiyordu. Öyle demişti. Onsuz kaçtığımı düşünen gerizekalı kardeşimse onu kapının sürgülü penceresinden bir salise görmemin ardından bayılmıştı. Öyle ki Harun kimdi diye soramamıştım bile.

Sanki işler daha karışabilirmiş gibi ha? Ne yapacağımızı bilemez halde Bars'ın ardından kayıplara karışan kız da kafamdaki sorulara soru katmıştı sadece.

"Bars'ı almadan gitmem biliyorsundur umarım?" dedim Sami'ye. Gülümsüyordu ve bu beni kaçırılmamdan daha fazla tedirgin etmişti o an.

Onlar yüzünden kaçırılmamdan daha da fazla. Bars'ın başına gelenlere üzülüyordum sadece. Enes de Sami de asla umurumda değildi ki benim. Hayattaki tek ailem oydu ve ben onsuz adım atmayı bile becerebileceğimi sanmıyordum.

Evin ön tarafı olduğunu tahmin ettiğim daha fazla ışıklandırılmış alandan bağırtılar gelmişti. Daha sonra ise iki el silah patlamıştı. Daha fazla bağırtının ardından açılıp kapanan kapılar ve tam gaz kalkış yapan bir aracın patinaj sesleri.

Bars'ın Feda ile ev arkadaşı oyununu oynadığı evde banyoya girmeden önce aynaya takılan gözlerim omzumdaki morluğa takıldığından düşünüyordum bunları. O anlarda nasıl bunun acısını hissetmemiştim diye sorguladığımda, yıllar yılı yediğim dayaklara sayıyordum sebebini. Sağ elimi sol omzuma koyup acıyı yokladım. Dayanamayacağım bir şey değildi. Hafifçe yan dönüp nereye kadar uzandığına baktım.

Isınması için açtığım su gitgide daha fazla buharlandırırken, kademe kademe buhular arasında kaybolan aksimi izledim. Sonunda tamamen siluet halini alan şekilden uzaklaşıp küvete girdim. Herkes hastaneye gitmişti, dinlenmek istediğimi hala dışarı çıkmak istemediğimi söylediğimde kimse üstelemediğinden rahattım. Tek kelime edemiyorlardı bana zaten, işime gelen buydu. Enes'i Bars'ın hayatından çıkarmamamın bir yolu yoktu, Bars'tan uzaklaşmak ise benim için kesinlikle bir seçenek değildi.

Sıcak su tenimi kızartacak kadar sıcaktı ama biraz canım yanmalıydı. Çünkü Enes'in etrafta olması demek, Sami'nin de hep etrafta olması demekti. Ve benim canım yanmalıydı, daha fazla yakabilirsem daha da iyi olurdu. Çünkü onu seviyordum.

İğrenmek için ne kadar kendimi zorladıysam da olaylar patlak vermeden önce, evime gelip saklanan o çaresiz adamı unutamıyordum. Canımı ne kadar yaktığı düşünüldüğünde ve sıçtığım boka bile ondan daha fazla güvenmem de hesaba katıldığında, canımı yakmalıydım ki başıma gelmiş ve gelecek olan acıları hatırlayabileyim. Acizceydi belki, korkakçaydı ama bu ülkede korkup kaçarak bu kadar uzun süre yaşayabilmiştim ben. Her kırıldığımda daha da uzaklaşarak insanlardan; ömrüm uzamıştı. 

Şampuana, sabuna bile dokunmadan dikildiğim kaynar suyun altından çıkıp, havluya sardım kendimi. Aynaya ikinci kez bakmaya çalışmadım bile. Sonra ne olmuştu. Hah evet.

Nefes denilen kız kendini Harun'un adamları ve annesinin adamları arasına atmıştı. Deli cesaretimi yoksa aptallık mı? Yoksa çaresizlik ve vazgeçmişlik mi? Umurumda değildi ama bana Bars'ı vermişti. Gerisi önemli değildi. 

Bars'ın yatağında öylece uzanırken kapı çaldı. Kalkıp açmaya bile mecalim yoktu. Omuzlarım ve göğüslerimdeki yanma hissine odaklanmayı tercih ederdim. Lütfen beni rahat bıraksınlardı artık. Kapı ısrarla çalmaya devam ettiğinde bunun kapıcı veya herhangi bir pazarlamacı olma ihtimali yok oldu kafamdan. Küfürlerle kalktım yataktan ve ulaştığım kapıyı bir hışımla açtım. Sadece hiç açmamış olmayı dilemek için. Neden buradaydı, neden?

ASLANWhere stories live. Discover now