11

2.7K 142 58
                                    

*Medya Samuel. *Bölüm videosu: Cornel and Rithika(Elastic Heart- Bachata Versiyonu)

/Bars/

Tekrar otele dönüp villaya çıkana kadar normalden çok daha fazla zaman kaybetmiştim. Ama kendimce giriştiğim baş kaldırı açısından bakınca bunu önemsememiştim. Yoldayken ikinci çağrıyı alsam da ona geldiğimi, yolda olduğumu haber veremedim, çağrılar için kullanılan kısa kodları anlayacağını sanmıyordum.

Kartı kullanıp odaya girdiğimde giderken nasıl bıraktıysam o halde olduğunu gördüm. İçeri de kimse yoktu. Eskiden yaptığım işi yine yapmak koymazdı ama geçirdiğimiz dört saatin izlerini ellerimle temizlemek delilleri yok etmek gibiydi. Biraz fazla acı verici olacaktı. Yine de başkasının yapmasına da izin veremezdim. İkimizin terlerinin karıştığı yastığa, yatağa küçük bir iç geçirerek baktım.

Gerekli malzemeleri getirmesi için çamaşırhanede nöbetçi çalışana yazdım ve mutfağa yöneldim. Yemeklerin yarısından çoğu yenilmişti, benim tabağımsa nasıl bıraktıysam öyleydi, karaager hafiften yağını salmış, tempura ise ilk piştiği canlı görünümünü kaybetmiş ve süngerimsi bir hal almıştı. Bütün bulaşıkları servis arasına dizip kapının önüne bıraktım.

Banyoya ilerledim ve ihtiyatla kapıyı çaldım, içeriden ses gelmeyince sabah tezgaha bıraktığım lavanta özünü dolaba kaldırıp, jakuzideki suyu boşalttım, yarın ovulup temizlenmesi için birilerini çağırmayı aklıma not ettim.

Evet çalışmak, benim ilacım buydu. İlk günden beri giydiğim maskeyi hiç çıkarmamış gibi devam edecektim. Belki Birkan'ı da sırtındaki yüklerin birazdan kurtarabilirdim. Kesinlikle öyle yapacaktım. Eski rutinimden bir şeyler yapmak bana Arslan'ın geçiciliğini en iyi hatırlatacak olan şeydi.

Kapı kendini anons eden görevlinin sesi eşliğinde vurulduğunda açıp temiz çarşak, kılıf ve havluları alıp adama teşekkür ederek kirlileri verdim. Kendi izimi kendim silecektim, bedenimdekini ve beynimdekini silemesem de elimde daha kolay alt edebileceğim somutluklar vardı. Çarşafı serip kenarlarını zarf yöntemiyle kitlediğim sırada gürültüyle içeri birilerinin girdiğini duyup kafamı eğdim.

Deli dana gibi etrafına bakınan Arslan ile gözlerimiz buluştuğunda, başımla selam verip işime devam ettim. Gürültülü adımlarla yanıma gelip kolumdan kavradı, ona dönmemi sağlarken hiç nazik değildi.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?"

"İşimi yaptığımı sanıyorum, yapıyorum da." dedim ve silkeleyerek kolumu ondan kurtardım. Genişleyen burun deliklerine hayran hayran bakmamak için tekrar işime döndüm. Bana öyle sert bir ifadeyle bakıyordu ki, amacıma ulaştığımı anladığımda dudaklarımın kıvrılmasına engel olamadım. Yastık kılıflarını tek hamlede yastıklarıyla buluştururken Arslan uzaklaşmış ve sigarasını yakmıştı bile. İşimi bitirip son kez kontrol ettikten sonra beğeniyle kendimi onayladım.

"Başka bir isteğiniz var mı?"

"Senden odayı toplamanı isteyen olmadı Bars." konuşurken dönüp bana bakmamıştı.

"Odaya geldiğimde yoktunuz, ben de işimi yaptım."

"Evet, işini yaptığını gayet iyi anladım." sesindeki acımasız alaycılık yine oradaydı.

"Anlamanıza sevindim." dedim, "Başka bir isteğiniz yoksa çıkabilir miyim?"

"Çık Bars, hatta defol."

Gözlerim dolarken bana bakmaması çok iyi olmuştu. Biraz önce görmeyi istediğim maviliklerin, şu an beni görmesi hiç iyi olmayacaktı. İşimi yapıyorum derken, Arslan'ın anladığını tahmin ettiğim şeyi kast etmemiştim. Onu memnun etmek işimdi ama bunun için altına girecek ve kendi sınırlarımı aşacak değildim. Sadece; Arslan'ı sistemimden atacaksam, bunu böyle bilmesinde bir sakınca yoktu, öldürecek kadar acıtması dışında.

ASLANWhere stories live. Discover now