32

1.3K 96 33
                                    

*Medya Enes / *Medya; Two Feet - Quick Musical Doodles & Sex (Bass Boosted) Kulaklık tavsiye ederim.

****

/Enes/

Tanıdık koku, tanıdık ağrılar, göz kapaklarımdaki tanıdık ağırlık. Kısır döngüye girdiğim kabustan uyanmanın vaktiydi. Beynim uyanmıştı. Sırtımda taşıdığım tabuttan kurtulmak için koştuğum ve yorulduğum anda Bars'ın beni iki yana açılmış kollarıyla karşılaması; hemen ardından Hamdullah'ın kurşununun tabancayı terk etmesini dizlerimin üzerinde izleyişim. 

Sonumu kabullenmeyişimin tek sebebi her seferinde Bars'ın haykırışıyla başa saran kabusumdu. Bars'ın sesini her duyduğumda uyanmak isteyip uyanamak, her seferinde biraz daha ölümü kabullenmek istemem ve her seferinde ona kavuşmak için kendi cehennemimden kurtulmaya çalışmak.

Gözlerimi araladığımda kendimi nerede bulacağımı biliyordum. Hastane odasıydı, yanı başımda kokusunu aldığım Josefina'yı görecektim. Ama görmek istediğim sadece Bars'tı. Yatağın bir kenarında hissetiğim ağırlığa kafamı çevirmek istediğimde boynumun sağındaki kör edici acıyı yok sayamamıştım.

"Şş. Tamam." diyerek saçlarımın arasına giren el ile çabalamaktan vazgeçtim. Bozağım kupkuruydu.

"S..Su." diyerek inledim ama sanki konuşmayı yeni çözüyormuş gibiydim. Hastanede uyanmalarımdan alışkın olduğum şeylerdi. Dudaklarımı yoklayan pipetle tekrar gözlerimi açtım. Josefina'nın yumuşak dokunuşu ve sakinleştirici fısıltılarıyla her an biraz daha ayılıyordum. Açılan kapıdan sızan ışığa bekletiyle baktım ama beyaz önlüğüyle içeri giren kadını ve arkasından gelen Nalan'ı görmek sadece hayal kırıklığı yaratmıştı.

Doktor gözlerime ışık tutup bir kaç tetkik yaptıktan sonra Josefina'ya bir kaç şey söyledi ama gözlerimi halinden oldukça rahatsız olan Nalan'a dikmiştim. Doktor Josefina'yla birlikte odayı terk edince sol elimi zar zor kaldırıp yanıma gelmesini işaret ettim.

"Bars..nerede?"

"Ananın... Şimdi sırası değil. Burada değil ama güvende. Toparlanman lazım." dedi.

Uyuşukluğum ve ağırlığım yavaş yavaş dağılırken sinirlenmeye başlamıştım bile. "Nalan, Bars nerede?"

Derin bir nefes aldı ve kapıya bir bakış attıktan sonra anlatmaya başladı.

****

"Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz? Nasıl izin verirsiniz?"

Delirmek üzereydim. Beni zaptetmeleri zor olmamıştı çünkü canım kahretsin ki çok yanıyordu. Boynumun sağından aşağıya ve oradan da sırtımdan dışarıya çıkan kurşunun verdiği hasarı çok net hissediyordum. Cevap vermeden iki yanımda oturan kadınlara öfkeli bakışlar atmaktan başka bir bok yapamıyordum.

Benim Bars'ımı nasıl böyle bir tehlikeye atabilirlerdi. Sami bunu bana nasıl yapabilirdi anlayamıyordum. Uyandığımda ona bunun hesabını sormayacağımı nasıl düşünebilmişti.

"Ben biraz daha su alıp geleceğim." diyerek odayı tekrar terk eden Josefina'nın ardından yanmaya başlayan gözlerimi kapattım.

"Sami nerede? Ona ulaşabilir misin?" dedim Nalan'a.

"İstanbul'da. Ve hayır ona ulaşamam. Kendisi senin hakkında haber almak için her seferinde farklı numaralardan arıyor."

Hah, işte bu klasik Sami, benim bildiğim adam ama bu sefer sınırını çok aşmıştı. "Neden ulan..?" derken aklıma mantıklı bir açıklama kesinlikle gelmiyordu.

ASLANWhere stories live. Discover now