12

2.5K 148 64
                                    

*Medya Birkan ve Bars

/Bars/

Sami ve Nalan'ın fazla sensotik, erotik ve baş döndürücü dansı sonrasında Nalan'ın yanıma gelmesini beklerken, Sami tarafından onların oturduğu küçük locaya doğru götürüldü. Mal gibi kalmıştım ortada ve tekrar bir salsa parçası giriş yapmıştı.

Minyon tipli dalgalı saçlı bir kız şeridin önüne utangaç bir şekilde dikildiğinde hala daha gözlerimle onları taciz ediyordum. Arslan, Nalan'a kısa bir an gülümseyip sonra benim olduğum yere çevirdi bakışlarını, önümde duran sevimli kız bana elini uzattığında, Arslan'ın yüzünde o yan gülümseme belirdi.

Nalan'ın zoruyla geldiğimde, yine onun zoruyla bir kaç derse katılmıştım ama öteye gitmemiştim. Zorlandığımdan falan değil ama ben daha çok izlemeyi seviyordum. Ne yazık ki, böyle yerlerde çok geçerli bir sebebiniz olmadıkça, dansa davet edeni reddetmek büyük kabalık sayılırdı. Ne bir erkek kendisine elini uzatan kadını, ne de bir kadın bir erkeğin davetini reddetmezdi kısacası.

Bakışlarımı kıza çevirip gülümsedim ve elini elimin içine alarak yerimden kalktım. Basit ama kıvrak tutacaktım, Latin danslarında en çok hareketi kadın yapsa ve yapıyor gibi görünse de tüm olayı yönlendiren erkektir. Erkeğin elindeki narin el ve bilek, en küçük dokunuşu komut olarak algılar ve yönlendirmenizi harekete döker. Dansı yöneten erkek, gösteren ve zirveye taşıyan kadındır.

Yavaş adımlarla piste geçerken kıza doğru eğildim, "Ben iyi bir dansçı değilim, pek hareket bilemem."

"Ben de birinci kurum zaten, o yüzden çekindim biraz. İçim rahatladı." dedi.

Çalan parça oldukça tanıdıktı çünkü başlangıç seviyesiydi, üst üste o kadar çok dinlemiştim ki artık unutmama imkan yoktu. Chin Chon Chow, en iyi alıştırma şarkılarından biriydi. Adımları çok çabuk hatırlayıp, adını sormayı akıl edemediğim kızla bir uyum sağladık ve kısa parçada, ben ve kız gibi diğer birinci kur olan iki çift daha dansa kalkmıştı.

Arslan yüzündeki ifade değişmeden beni izliyordu. Adımlarımı şaşırmamak için büyük çaba sarfetmem gerekti ama elleri elimde olan kızcağız iyi komut alıyordu ve bir çok anda benim veremediğim konutları da tahmin edip dansı sonuçlandırdık. Çıkmam gerekiyordu buradan, acilen Arslan'ın bakışlarından kaçmalıydım. Nalan'a baktım. Josefina ve Sami'nin arasında kalmıştı, oldukça kırmızı görünüyordu.

Josefina Arturo, gençliğinden bu yana dansla ilgilenmiş ve alanında isim yapmış bir kadındı. Özel hayatını her zaman saklı tutmayı da, latin danslarındaki başarısından ayrı olarak bir başarı olarak değerlendirebilirim, çünkü oğlu olduğuna dair tek bir haber bulamamıştım. Uzun zamandır Türkiye'de yaşıyordu ve bir çok öğrencisini de ödüle taşımıştı. Nalan'ın kırmızılığı Sami'den mi yoksa, Josefina ile tanışmaktan mı kaynaklıydı emin değildim. Dışarı hava almaya çıkmak zorunda olduğuma emindim ama. Kızı eline bir öpücük kondurarak yerine gönderdim ve kapıya yöneldim.

Gözlerini bana diktiği her an, kafamda canlanan şeyler, nasıl diyeyim saçma hareketler yapıp, söylememe neden olacakmış gibi hissettiriyordu. Etrafında fazla durmak, bulamaç olan beynime de kalbime de iyi gelmiyordu. Hakkında adından başka pek bir şey bilmediğim bir adama tutulmuş olmak, nereden bakarsan bak bir siki tutmuşluk hatta sikin elinde kalmışlık durumuydu.

Mekandan çıkıp esintili havanın beni sarmasına izin verdim, kapının yanına geçip sırtımı cama yasladım. Ellerim istemsizce saçlarımın arasına gitti ve aklımı dağıtabilecekmişim gibi saçlarımı karıştırdım.

"Adımların çok savsak, yapacaksan tam yap ya da bilmiyorum de."

Arslan ağzına koyduğu sigarayı yakarken yanımda dikiliyordu. Kokusuna karışan birden fazla parfümü duyabiliyordum.

ASLANDonde viven las historias. Descúbrelo ahora