18

2K 162 63
                                    

*Medya; Bars / Müzikleri dinleyip dinlememek size kalmış beybiler, alakalı sayılmaz ;)

****

Sallanan yatak ve üzerime binen ağırlıkla huzursuzca gözlerimi araladım.

Sikerim sen nasıl ponçik bi'şeysin, hakkaten ver bi sikiiym 

Bu kadar hızlı uyandığıma kendim dahil kimse tanık olmamıştır. Tarihte bir ilki yaşıyordum ve şaşırılmayacak olan tek şey bunu yaşatandı; Arslan. Duştan çıktığını kurutmadığı saçından damlayan sular izah ederken tabi ki üzerinde bir şey yoktu. Halime güldü, bir kaç kez daha gözlerimi kırpıştırmama sebep oldu.

"Güneşi gözüme soksaydın?" dediğimde daha çok gülüp kafasını sallayarak her tarafa sularını saçmaya başladı ve ben de onunda beraber gülerken bir yandan kaldırdığım ellerimle kendimi korumaya çalışıyordum. Güzel bir anın, yine zaman dursun dediğimiz klişenin içindeydik işte. İçimde yoğunlaşan duyguların bir şekilde Arslan'a ulaşması lazımdı, ellerim ulaştı önce. Salladığı kafasını yakalayıp ellerimi iki yanına yerleştirdim. Gözleri gözlerimi bulduğunda gülen yüzüne ciddiyet oturdu yavaşça, mavilerindeki derinleşmenin saniye saniye şahidi oldum.

Birine düşmek ve birinin size düşmesi. Ya da sadece düşmek, asla çakılmamaya inanmak, düşmeyi din bellemek. Sürekli düşmek istemek.

Arslan'ı kendime çekerken dudaklarımdan dökülen kelimeler o kadar sessizdi ki, Arslan'ın kulaklarından öteye gidemedi.

"Teşekkür ederim."

****

"Söylemeyecek misin nereye gittiğimizi?"

"Bu sabırsızlık niye güzelim?"

"Dikkatimi dağıtmaya çalışıyorsun ama inan belimin ağrısı bile bunu yapamıyor şu an." diyerek kollarımı önüme kavuşturup yola bakarken Arslan boğuk bir kahkaha attı.

Küçük bir otelde kalmıştık, tabi ben bunu oteli terk ederken fark etmiştim. Kahvaltı saatini kaçırdığımız için, küçük hoş bir mahalle fırınında karnımızı doyurup tekrar yola çıktık ama Eskişehir'e dönmüyor olduğumuzdan adım kadar emindim. Kollarımı biraz daha sıkılaştırıp tabelalarda gözlerimi gezdirmeye başladım. Tam olarak götümün üstüne oturamayışım nedense o kadar rahatsız etmiyordu. Ben, Bars, kendimi bildim bileli aktif olan ben, kabul etmiştim ki artık bu göt benim değildi. Bu sabahtan itibaren Arslan'a tapulayıp tamamen ona vermiştim götü, hayırlı olsundu, tepe tepe kullansındı; ki kullanacağına da inancım tamdı.

Acımı sökmek ister gibi sevişmişti benimle ama yerine başka bir acı bırakmıştı sonuç olarak. İlk birlikte olduğumuz gece bile bana karşı nazik olduğuna inanacaktım neredeyse. Acısıyı takmamamın bir diğer sebebi ise otelden çıkarken maruz kaldığımız bakışlardı. Bunu takan sadece bendim büyük ihtimalle. Nerede olduğumuzu bilmemek, sevişirken kendimi tutmamama ve dolayısıyla götümün Arslan tarafından tapulandığına bir de noteri şahit etmeme sebep olmuştu. Hatta, tüm otel çalışanlarını ve muhtemel diğer müşterileri sayarsak, noter heyeti demeliyim.

Amma çok tapu dedin siktimin sarısı ya! İstersen Arslan'ın imzasını al dövmesini yaptır popişçiğine, ne dersin? Zevkin arşına çıktın işte, sus otur.

Oturabilsem zaten oturacağım zaten diye iç çekerek hür-delimi kışkışladım. Bu sırada gözüme takılan bir tabeladan sadece bir kaç harf çarpmıştı. Kaşlarım havalanırken yan gülüşüyle yola odaklanmış olan Arslan'ı süzdüm.

"Çeşme? Gerçekten mi?"

"Hı-hım." sesli onayına bir de kafasını hafifçe sallayarak destek attı.

ASLANWhere stories live. Discover now