31

1.2K 86 27
                                    

*Medya; Nefes / *Medya; Jynjo - How Do You Like It(ft. Spritely)

****

/Bars/

Kapıdan çıktığım anda gördüğüm aracın beni alamaya geldiğini gayet iyi biliyordum. Biliyordum çünkü şoför kapısı tarafında beni bekleyen takım elbiseli beden gayet tanıdıktı.

"Sana inanamıyorum Birkan." 

Kapıyı benim için açarken omuz silkti. Cevap vermeye tenezzül etmeden tekrar şoför koltuğuna geçerken işaret parmağıyla kulağını işaret edip, dikiz aynasından uyarıcı bakışlarını gönderdiğinde cevap vermeyeceğini de anladım. Araç dinleniyor olabilirdi.

Bir saatlik yolun işkencesi bittiğinde tahmin ettiğim gibi bir konağın bahçesindeydik. Kapımı açmaya koşan başka biriydi. Ben indikten sonra Birkan arabayı park etmek için uzaklaştı ve onu gün içinde bir daha göremeyeceğimi düşündüm. Yanımda ilerleyen genç adam konağın kapısına elini atmıştı ki, heyecanı gözlerinden taşan Nefes'le karşı karşıya gelmemiz bir oldu. Ben de heyecanlıydım, ama ne yazık ki Nefes ile aynı şekilde değil. Hafifçe elimi uzatıp yüzüne düşen saç tutamını geriye doğru atarken içimde Nefes'e karşı saf bir şefkat vardı.

Hayatı boyunca senden nefret edicek.

A, nerelerdeydin hür-delim; zaten bildiğim şeylerin böyle yüzüme yüzüme söylenmesini özlememiştim. Hiç özlememiştim.

Nefes biraz daha kızararak saçlarını düzeltti ve kapıyı iyice açarak beni içeri davet etti. "Hoşgeldin." derken sesi biraz titriyordu.

"Hoşbuldum." dedim ona anlayışlı bir bakış yollayarak. Tam o sırada diğer odadan uzun boylu, kumral tenli ve tabiri caizse taş gibi bir kadın yolunu bize doğrultmuş, gülümseyerek geliyordu.

Bana doğru uzattığı elini sıkarken konuştu, "Demek Bars Sürer sensin. Tanıştığıma çok memnun oldum. Lütfen bana Hülya de." Ellerimiz ayrıldığında bir şey demek için çenem çok fazla kasılmış durumdaydı. Midem bulantıyla dönerken kendimi kastığım için başıma girmeye çalışan ağrıyı görmezden gelmek zordu. 

Heyecanlandığımı sanarak bana tekrar gülümsedi ve "Evet hadi salona geçelim, yemek hazırlıklarının bitmesine az kaldı." diyerek arkasını dönüp ilerlemeye başladı.

Sami haklıydı. Bir kere görsen anlarsın dediğinde ne demek istediğini çözmüştüm. Gülümsemesinde bile şeytani bir şeyler vardı, hiç bir hareketi samimi değildi ve elleri korkunç derecede soğuktu. Duruşu kendinden haddinden fazla emindi. Yaşına göre fazla dinçti ve giyimi oldukça dar ve cüretkardı. Nefes'in aksine, Nefes daha klasik ve şeker giyiniyordu. Gözlerimi beni inceleyen Nefes'e çevirdim. Bana cesaret vermeye çalışan bakışları vicdanımı iyice zorlarken sonunda önüme dönüp bir adım attım ve devamı geldi.

****

Hülya

Nefes

Bars

"E, Nefes bana ev ofis çalıştığını söyledi. Tercümanlık şirketin varmış. Doğru mu?"

"Evet efendim."

"Efendim mi, Hülya demeni söylemiştim." Sesindeki emir tonunu hissetmemek imkansızdı. "Neyse, peki kazancın nasıl?"

ASLANWhere stories live. Discover now