I

11.6K 303 95
                                    

~

Bir başka sabah olmuştu, bugün cumartesiydi o yüzden de okula gitmesi gerekmiyordu. Sonuç olarak diğer her bir öğrenci gibi, Jungkook da tüm gün boyunca uyumak istiyordu ama hayır, o tembel kıçını kaldırıp işe gitmesi gerekiyordu, bir kütüphanede ihtiyacı olan şeyleri kendi başına ödemek için çalışıyordu, hem okul hem de oturduğu apartman için.

-Ah bekleyin, ilk olarak her şeyi baştan anlatmama izin verin, ardından devam edebiliriz.

İleride gelecek şeyler sizin için yeterli olacaktır o yüzden ilk olarak her şeyi bir açıklığa kavuşturalım değil mi?

~

Ailesi onun evden taşınmasını sağladı, yani aslında buna 'evden attılar' diyebiliriz doğrusu. Hiçte şikayet etmedi aslında, ailesinin onun gereksinimleri için harcama yapamayacağını biliyordu ama en azından ona destek olmalarını istiyordu, ama hayır hiç olmadı.
'Evden atmalarının' bir diğer nedeni ise gay olmasıydı.
Aslında annesi kafasına takmamıştı fakat babası onu istemedi, yani onun evi terketmesini isteyen en çok babasıydı, annesi onun seçimini değiştirememişti.

Şimdi küçük bir apartmanda kendi başına yapayalnız yaşıyordu. Onun düşüncesine göre mekanı sıcak ve hoş karşılayan bir yerdi. Zamanını her zaman kendi başına film izleyerek, resim çizerek veya şarkı söyleyerek geçirirdi, ah evet bir de nadiren dans ederek. Annesinin gözünde çok yetenekliydi...yani artık değil diye tahmin ediyordu.

Hiç arkadaşı yoktu sadece çalıştığı kütüphanenin sahibi ve diğer iki çalışan dışında. Ondan büyüktüler fakat o kadar da değil. Kütüphanenin sahibinin adı Baekhyun ve diğer çalışanların adları ise Yugyeom ve Lalisa'ydı, kısacası Lisa. Onu ne olursa olsun sevdiler, o onların gözünde minik şirin bir tavşandı. 

Onu iğrenç bulmamışlardı çünkü hepsi aynı halttı. Aralarındaki tek sevgilisi olmayan sap oydu, ne şans ama değil mi? Her neyse.

Günleri onun için hiçte özel değildi. Sürekli yataktan doğruldu, okula gitti, kütüphanede çalıştı ve ardından mekanına döndü. Hayatını değiştirebilmek istiyordu fakat bunu yapamayacağını biliyordu. Hiç ilginç bir şey olmuyordu.

Yani bir şey dışında, bir şey ilgisini çekmişti, aylar sonra kütüphanede çalışmaya başladığında. Bu adam her zaman siyah bir maske ve cidden aşırı pahalı gözüken siyah bir takım elbise giyiyordu, ha bir de saçları simsiyahdı. Bu adam kalabalığın içinde çok fazla göze batıyordu.

Bu gizemli adam sürekli ama sürekli şirin, basit kütüphaneyi ziyarete gelirdi. Bu adamın gözleri gencin hiç bir davranışını kaçırmıyordu. Jungkook bu adamın onu öldürmek için veya ona başka bir şekilde zarar vermek için plan yaptığı üzerine yemin edebilirdi, bunları düşünmek onu çok korkutuyordu.

Bu adamın kütüphaneden ayrılmasından sonra, Jungkook bir arkadaşının yanına gider ve bir adamın onu gözlemlediğini söylerdi ama hepsi her zaman hiçbiri bile bu adamı ne gördüklerini ne de duyduklarını söylerdi ki, bu Jungkook'u daha çok korkutuyor ve kafasını karıştırıyordu.

Sonunda Jungkook pes etti, kendine durduk yere paranoyaklaştığını ve kafasında bir şeyler uydurduğunu söylerdi.
Eh o da bilmiyordu ki 'bu adamın' gerçek olduğunu, nefes alıyor ve durmadan onu gözlemliyordu.

〘TR〙「 All Mine - Taek∞k 」✓Where stories live. Discover now